Seçim gecesi nasıl hayal kırıklığına uğranmaz

*

Haberin Devamı

Seçim gecesi hayal kırıklığına uğramamanın bir yolu var.

Şöyle:

*

 Sadece çevrendekilere...

 Sadece kendin gibi düşünenlere...

 Sadece kendi çoluk çocuğuna...

 Sadece sosyal medyada takip ettiklerine...

 Sadece eşine dostuna...

 Sadece kendi mahallene...

 Sadece kendi gazetelerine...

 Sadece kendi kanallarına...

 Sadece kendi yorumcularına...

 Sadece kafa dengin olanlara...

 Sadece aynı kafeye takıldıklarına...

Bakarak...

“Herkes şöyle diyor abi, bu sefer kesin öyle olacak” falan diye seçim tahmini yapmaktan vazgeçersen...

Seçim gecesi hayal kırıklığına uğramazsın.

*

Unutma:

Sadece çevrendekiler, “herkes” değildir.

Seçim gecesi nasıl hayal kırıklığına uğranmaz

Haberin Devamı

BEN YENİ ZELANDA’NIN YENİ BAŞBAKANI SANDIM

FOTOĞRAFI gördüğümde...

İki ihtimal belirdi zihnimde:

*

 BİRİNCİ İHTİMAL: Yeni Zelanda, yeni başbakanını buldu galiba.

*

 İKİNCİ İHTİMAL: Kuzey Avrupa dolaylarından bir politikacı galiba.

*

İkisi de değilmiş.

Bilecik’imizin Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı’ymış.

*

Fakat gerçekten de çok Avrupai bir karizması var Başkan’ın.

İNSAN TUTARSIZDIR

“Hem başını örtüyor hem dudağını boyuyor. İnanılır gibi değil” diyerek...

 “Hem sosyalistim diyor hem marka giyiyor. Olacak şey değil” diyerek...

 “Hem rakı içiyor hem de Reisçi. Şu işe bakın hele” diyerek...

Şaşıranlar, yadırgayanlar var.

Bir tutarlılık arıyorlar, bulamayınca da şaşırıyorlar.

*

Oysa entelektüellerin, ideolojik bir yola baş koyanların tutarlılık çabası olabilir. Sıradan insanlardan tutarlılık beklenmez.

*

Sıradan insanların düşünceleri, yaklaşımları bir kolajdır. Oradan onu alır, buradan bunu alır. Keyfi öyle istediği için yapar bunu.

Rakı içen şahıs, Reis’in egemen güçlere posta koyuşunu sevebilir. Başını örten bir kadın, canı öyle istediği için ruj kullanabilir. Sosyalizmin bazı yönlerinden hoşlanan bir delikanlı, aynı zamanda şeytanın giydiği markaya yönelebilir.

*

İnsan sanıldığından daha karmaşık bir varlıktır. Tutarsızlık insana özgüdür. Yadırgamamak gerekir.

Haberin Devamı

Seçim gecesi nasıl hayal kırıklığına uğranmaz

JET FADIL

GAZETECİLİĞE başlamadan önce Jet Fadıl vardı hayatımızda.

Gazeteciliğe başladım: Jet Fadıl vardı. Gazetecilikte ilk 10 senem: Jet Fadıl vardı. Gazetecilikte 20 senem: Jet Fadıl vardı. Gazetecilikte 30’uncu seneme girmek üzereyim: Jet Fadıl yine var.

*

Aşırı karamsarım: Ömrüm bitecek ama sanırım Jet Fadıl yine olacak.

Seçim gecesi nasıl hayal kırıklığına uğranmaz

ÜÇLÜ MASA OLSAYDI

ALTI çok abi...

Altı lider var, altı parti var, altı farklı beklenti var, altı farklı yol var.

*

Altı olunca paylaşım zorlaşıyor.

Altının her biri kendine özen gösterilmesini istiyor.

Hiçbirine, “Senin oyun kaç birader?” denilemiyor.

*

Oysa üç olsaydı...

Kılıçdaroğlu, Akşener, bir de Temel Dede...

Hem aday daha rahat saptanırdı hem alınacak oyda farklılık olmazdı hem de paylaşım daha kolay olurdu.

Haberin Devamı

Seçim gecesi nasıl hayal kırıklığına uğranmaz

LALE ORTA

MERKEZ Hakem Komitesi, ülkenin en tartışılan kurumu.

Böyle bir kurumun başına Türkiye’nin ilk kadın hakemi Lale Orta’nın getirilecek olması, muhteşem bir karar.

*

Çok erkeksi bir yer olan Merkez Hakem Komitesi’ni bir kadının yönetecek olması...

Çok ama çok büyük bir fark yaratacaktır.

HEMEN İŞTEN ATMAYIN

YENİ Şafak gazetesinde bir editör, internette yayınladığı bir haber metninde Kudüs için “İsrail’in şehri” demiş.

Gazetenin bakışına, ilkelerine ters bir ifade bu.

Gazetenin bunu “büyük bir hata” olarak algılamasını anlarım.

*

Anlamadığım şu:

Editörün işine hemen son verilmesi.

*

Bizim sektörde bu tür hatalar karşısında “işten atma” seçeneği, ilk devreye sokulan seçenek haline gelmeye başladı.

Haberin Devamı

Uyarı yok, eğitim yok, başka türlü yaklaşım yok.

“Tak” diye işten atılıyor meslektaşlarımız.

*

Yapmayın, etmeyin böyle.

KALANTOR KIYAFETİ

ESKİDEN kalantor adamlarda şu iki kıyafete rastlanırdı:

*

 BİR: Robdöşambr. (Bakınız: Hulusi Kentmen)

*

 İKİ: Fular. (Bakınız: Kenan Pars)

*

Robdöşambr diye bir şey kalmadı artık. Fular da en son rahmetli Hıncal Uluç’la gitti.

*

Artık kalantoru da garibanı da aynı şeyi giyiyor:
Bir tişört, bir kot.

Yani kıyafette bir demokratikleşme söz konusu. Çok uzun zamandan beri.

Farklılık kalmadı artık.

Patron da çalışan da aynı şeyleri giyer oldu.

*

Gerçi kalantorun giydiği tişörtün parası, tişört giyen garibanın maaşının en az beş katı falan ama neyse...

 

Yazarın Tüm Yazıları