Paylaş
“Olmasaydı da olurduk/1881–1938”
*
Bir insan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gibi düşünmeyebilir.
Ve şöyle demeyebilir:
“Türk milletinin onurlu ve şerefli bir millet olarak yaşaması Atatürk’ün hayatı boyunca en önemli hedefi oldu. Demokratik, laik bir yönetim yapısının benimsenmesini sağlamasının önemi de bugün çevremizde yaşananlar dikkate alındığında daha iyi anlaşılacaktır.”
(Gül’ün 10 Kasım mesajından alınmıştır)
*
Bir insan, Başbakan Tayyip Erdoğan gibi düşünmeyebilir.
Ve şöyle demeyebilir:
“Gazi Mustafa Kemal’in en büyük ideali İstiklal Savaşı’nda muzaffer olmak ve Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarabilmekti. Bütün manialara, yavaşlatma çabalarına rağmen Türkiye, Gazi’nin bu idealini kavramıştır.”
(Erdoğan’ın 10 Kasım konuşmasından alınmıştır)
*
Bir insan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gibi düşünmeyebilir.
Ve şöyle demeyebilir:
“Her ne kadar onun vücudu toprak olsa da fikirleri ve eserleri yaşamaktadır. Bizler onun yaşayan en büyük eseri Cumhuriyet’in mensuplarıyız. Mustafa Kemal Atatürk bu devleti yaşatacak olan, milletin eşit, bir arada kalmasını sağlayacak olan ilkeyi ortaya koymuştur. Bu ilke Türk milleti kavramı için yaptığı tarifle belirlenmiştir.”
(Arınç’ın 10 Kasım bildirisinden alınmıştır)
*
Ama bir insan, başkalarının önem verdiği, değer verdiği, sevdiği, saydığı bir ulusal kahramanın ölüm yıldönümünde gazeteye bu tür ilanlar vermez.
Verirse yaptığına “bariz saygısızlık” ve “açık kışkırtıcılık” denir.
Fikr-i takip: ‘Gavat’ meselesi
-KAVAS: Sokak ortasında vatandaşa “gavat” diyen Adana Valisi, “Gavat dememişimdir, kavas demiş olabilirim” diye bir açıklama yaptı. Bunun anlamı şudur: Vali’nin hem edep ve adap sorunu var, hem de herkesi aptal yerine koyan bir kurnazlık anlayışına sahip. Kendisinden haysiyetli bir istifa çıkışı falan beklemiyoruz... Ama keşke “Öyle dememişimdir, böyle demişimdir” türü kurnazlıklara başvurmak yerine susmayı deneseydi... Hiç değilse “Galiba utandı” falan diyerek kendimizi avuturduk.
*
-İNCELEME: Kızlı-erkekli meselelerde ahlak adına ardı ardına açıklamalar yapmaya gayet meyyal olan devlet ve iktidar katlarındaki büyüklerimiz, Adana Valisi’nin ahlakın tamamlayıcı bir parçası olan edep ve adap ihlali karşısında suspus oldular. Sadece İçişleri Bakanı Muammer Güler, “Asıl kabahat vatandaşta, ama Valimiz de öyle dememeliydi” tadında bir açıklama yaptı. Ardından da “İnceleme başlatacağız” dedi...
*
-SONUÇ: Bizler oturmuş, “Devletimizin Vali hakkındaki incelemesinden nasıl bir sonuç çıkar acaba” diye düşünürken... Vali de boş durmadı... Kendisini protesto edenleri yakalattı, para cezaları kestirdi falan... Vali Bey, bu davranışıyla “Siz misiniz benim gavat sözcüğünü kullanmama yol açan gavatlar... İşte böyle cezalandırırım sizi” mesajını vermiş oldu... Kısacası bu Vali, sanıldığından daha yaman bir Vali...
*
-PARA CEZASI: Vali’yi protesto ettikleri için para cezasına çarptırılan vatandaşların ödedikleri toplam para cezası bin 674 lira imiş... Böylece bir Vali’yi protesto etmenin parasal karşılığı ortaya çıkmış bulunuyor... Bakalım “gavat” demenin parasal karşılığı ne olacak? Veya bir karşılığı olacak mı? Ya da vatandaşın yaptığı anında cezasını görürken Vali’nin yaptığı “unutma bahçesi”ne mi terk edilecek?
*
-SON DAKİKA: Vali yeni bir açıklama daha yapmış... Yaptığı bu son açıklamada kendisini protesto edenlere “marjinal” demiş... Önceki gün “gavat” dediklerine bugün söylediği söz bu... Bu arada kendisini protesto edenleri bir güzel eleştirmiş... Hatalarını saymış, dökmüş... Ama ne hikmetse çuvaldızı protestoculara batırırken kendisine bir iğnecik bile batırmamış... “Ben de keşke öyle demeseydim, ayıp ettik” falan dememiş... Bu Vali, gerçekten de yaman adam doğrusu.
Tuzaklara gelesin ey CHP
CHP artık iyice paranoyak oldu.
Her olayda, her meselede, her gündemde...
Başbakan’ın kendisine “tuzak” kurduğunu düşünüyor.
*
Başörtüsü özgürlüğü için bir adım atılıyor.
Bakıyoruz CHP’ye...
Söyledikleri şu:
“Başbakan bize Meclis’te başörtüsü düşmanlığı yaptırmaya çalıştı... Ama biz bu tuzağa düşmedik, bu oyuna gelmedik.”
*
Başbakan “kızlı-erkekli” meselesini ortaya atıyor.
Bakıyoruz CHP’ye...
Söyledikleri şu:
“Başbakan ‘CHP, kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmalarını destekliyor’ demek için bize tuzak kurdu... Biz kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmalarını desteklemiyoruz.”
*
-Bir parti “İsteyen istediği gibi giyinebilir, kıyafet zabıtası değiliz, başörtüsüne özgürlük” derse... İsterse dünyanın en büyük tuzakçı başının tuzaklarına maruz kalsın, zerre miskal etkisi olmaz.
-Bir parti “Reşit insanların hayatlarına karışamayız, evlere polis zoruyla giremeyiz” derse... İsterse yeryüzünün bütün tuzakçıları bir araya gelsin, o tuzakların tümü yer ile yeksan olur.
*
-İlkeli olmaz ve ilkeli davranmazsan...
-Özgürlük meselesini içselleştiremezsen...
-“Polis zoruyla ev basma” ihtimali karşısında dehşete düşmezsen...
-Ahlakçılık taslayanın karşısına ilkeler adına çıkmaya cesaret edemezsen...
-“İlkeli davranırsam bana ahlaksız derler” diye korkarsan...
-“Herkesin ahlakı kendine” demeyi bile beceremezsen...
-“Mahallenin namusu” diye tutturanlara etkili bir yanıt geliştiremezsen...
Sadece Başbakan değil, önüne gelen sana tuzak kurar ve tuzaklara maruz kalmaktan bir an bile kurtulamazsın.
Her nefis bir gün ‘darbeci’ suçlamasını tadacaktır
ADAMIN teki şöyle bir muhakeme yürüttü...
Hem de gayet ciddi bir şekilde:
“Başbakanımız darbelere karşı mücadele etmiştir ve etmektedir. Kim ki onu yalnız bırakır, onu eleştirmeye kalkar, onunla arasına mesafe koymaya kalkar... O darbecidir. Bülent Arınç bunu yapmıştır. O halde... Yoksa o da bir darbeci midir?”
*
Hey gidi “darbeci” suçlaması hey!
Çok değil daha birkaç yıl öncesine kadar adın geçtiğinde muhatabının kimyasını bozar, fiyakasını indirir, mahpushane rüyaları görmesine yol açardın...
Şimdi ise bu tür şaklabanların bu tür şaklaban muhakemeleri nedeniyle...
Milletin karnını tuta tuta gülmesine yol açıyorsun.
Neydin, ne hale geldin.
Hey gidi hey!
Kemal Sunal nasıl bir oyuncudur?
KEMAL Sunal’ın doğum günü vesilesiyle...
*
-En olgun ve katı muhafazakârı da, en zıpır ve hoyrat yeniyetmeyi de aynı anda güldürebilen bir oyuncudur...
-“Halk” denilen büyük ve zor çoğunluğu çok kısıtlı iletişim imkânlarına rağmen avucunun içine almayı başarmış bir oyuncudur...
-İyi senaryo ve iyi yönetmen elinde harikalar yaratabilen, kötü senaryo ve kötü yönetmen elinde ise kendisini ezdirmemeyi başaran bir oyuncudur...
-“Bir bakışı güldürmek için yetecek” şeklinde özetlenmesi mümkün bir sonucun doğmasını sağlayabilmiş bir oyuncudur...
-Çok tutmuş, çok popüler olmuş bir tiplemenin, üzerine yapışıp kalmasından kurtulmayı başarmış bir oyuncudur...
-Televizyonda yüzünü gördüğümüz anda kumandayı elimizden bıraktırmayı başaran bir oyuncudur...
-Dedelerin sevdiği ama torunların da bayıldığı... Yani kuşak farkı nedir hiç ama hiç takmayan bir oyuncudur...
-Ortak paydanın gitgide daha çok azaldığı bir Türkiye’de ortak payda olmayı hâlâ sürdürebilen bir oyuncudur.
Paylaş