Paylaş
- Türkiye’nin özellikle Suriye krizinin en başında sınırından yabancı savaşçı geçişine en azından müsamaha gösterdiğini söylüyor muyum? Evet.
- Türkiye’nin Esad’ı devirmek hayaliyle ve arzusuyla krizin en başında içsavaşı kızıştıranlar arasında yer aldığını öne sürüyor muyum? Evet.
İyi ama durduğum yer burasıdır diye...
Rusların ortaya attığı başta “Türkiye IŞİD’den petrol alıyor” saçmalığı olmak üzere diğer saçmalıkların tümünü hiç ses etmeden kabul mü edeceğim
*
Geçen gün bir tiyatro çevirdi Rus generaller.
- Arkalarına kurdukları ekran devdi.
- Generaller gayet ciddi ve asık suratlıydı.
- Basın açıklamasında organizasyon mükemmeldi.
- Görsel malzemeler için hiçbir masraftan kaçınılmamıştı.
Ama gelin görün ki...
Ortaya attıkları iddialar, tamamen sallamadan ibaretti.
*
Sallamayı kanıtlamak için tek bir örnek bile yeterli.
*
Rus generaller, o açıklamada IŞİD petrolünün, Batman’daki TÜPRAŞ tesislerine aktarıldığını iddia ettiler.
İyi ama TÜPRAŞ kimin?
Koç’un.Yani bu asık suratlı Rus generallerine inanacak olursak...
Koç Grubu’nun IŞİD’den petrol aldığına inanmış olacağız.
*
Ruslar, palavra ve sallamaya o kadar abanıyorlar ki...
Bilal Erdoğan’ın IŞİD’in finansal kurucusu ve askeri beyni olduğu palavrasını sıkıyorlar ve buna kanıt olarak da Bilal Erdoğan’ın sakallı kebapçı çalışanlarıyla çektirdiği fotoğrafları gösteriyorlar.
O fotoğrafların altına “İşte Bilal Erdoğan ve IŞİD’liler” diye yazıyorlar.
*
Bu tür durumlarda bizim buralarda “Hadi len oradan, yürü git” derler adama.
AHMET Şık ile Nedim Şener tutuklandıklarında Ruşen Çakır, köşesinde “Ahmet ve Nedim şu kadar gündür tutuklu” diye bir bölüm açmıştı.
Sonradan öğrendim ki...
Ruşen Çakır’ın köşesinde açtığı o minicik bölüm, Ahmet ve Nedim için tutunacak bir dal olmuş.
Unutma bahçesine atılmadıklarını düşünmüşler o takip sayesinde.
Bugün artık Ruşen Çakır’ın köşesi yok.
O nedenle nöbeti ben devraldım.
Ve bu kez ben Can Dündar ile Erdem Gül’ün tutukluluk günlerinin çetelesini tutuyorum.
İlk çetele bugün.
- BİR: Bırakın konuşsun. Bırakın hevesini alsın.
Bırakın havasını atsın. Bir süre sonra susacaktır.
*
- İKİ: Onun “Göreceksiniz çok kötü ısıracağım” şeklindeki tehditlerine hiç kulak asmayın. Isıracak olsa tehdit etmez.
*
- ÜÇ: Delil diye ortaya koyduklarının sayısını arttırmasını bekleyin.
Uydurmasyon delillerinin sayısı arttıkça daha hızlı madara olacaktır.
RUSYA’nın Türkiye ile ilgili palavrasına dünyadan ilk ciddi itiraz ABD’den geldi.
ABD, “Rusların iddiası yalan” diyerek...
Türkiye’ye ve Türkiye’yi yönetenlere tam destek oldu.
*
Hey AK troller!Hiştt...
Aman dikkat...
- Sakın şu sıralar “üst akıl” falan demeyin.
- Sakın şu sıralar “ABD’ye bile kafa tutuyoruz” demeyin.
- Sakın şu sıralar “Alayı bir olmuş Reis’i yemeye çalışıyor” demeyin.
- Sakın şu sıralar “Ey Amerika!” falan demeyin.
- Sakın şu sıralar “Paralel’in arkasında ABD var” demeyin,ABD, şu sıralar en yakın dostumuz ve müttefikimiz.
Katar iki numaramız ise, ABD bir numaramız.
*
Seçim zamanı geldi mi yine dersiniz diyeceğinizi.
Ama şimdi biraz sakin...Hişşşt... Aman ha aman!
- İSTANBUL’da trafik sıkışıklığını aşmak isteyen bazı ünlüler, sürücülü motosiklet kiralıyorlarmış.
Motosikletin arkasına atladıkları gibi istedikleri yere hızlıca ulaşabiliyorlarmış.
Bu yöntemi deneyenlerin arasında Hande Ataizi gibi ünlülerin yanı sıra bazı işadamları da varmış.
*
- “Karşıda esaslı bir mekân yok azizim” diyenlere duyurulur:
Ataşehir’de “Bistro Kabana” diye süper bir yer var.
Geniş ve rahat tasarımı, yüksek tavanı, enfes yemekleri, ehven fiyatlarıyla “Burası Karaköy’de olsa acayip tutardı” dedirtiyor.
Üstelik kaliteli canlı müzik de var.
Mekânda Güvenç Dağüstün sahne alıyor ve muhteşem bir performans sergiliyor.
*
- Adı: Ramazan... Torna ustası... Yozgatlı... Bir bağlama üstadı...
Ünlü sanatçı Ender Balkır’ın arkadaşı...
Ramazan’ı dinleyince şunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz:
Neşet Ertaş mezarından çıkmış, genç olmuş ve türküler söylemeye başlamış gibi...
Bir “Gönül Dağı” söylüyor ki...
Gözünü kapat, sanki 23 yaşındaki Neşet çığırıyor.
Bir “Zahide’m” söylüyor ki...
Neşet’in tıpkısının aynısı...
Bir oyun havası çalıyor ki...
Bağlamayı Neşet’in taklit edilmesi neredeyse imkânsız çalışı gibi çalıyor.
Üstelik Ramazan’ın hali, edası, tavrı da aynı Neşet Ertaş...
Onun gibi bir derviş!
onun kadar mahcup, onun kadar mütevazı, onun kadar efendi.
Ey Neşet Ertaş hayranları!
Unutmayın, orada bir yerde bir Neşet Ertaş yaşıyor!
Ne yapın edin torna ustası Ramazan’ı dinleyecek bir imkânın ortaya çıkmasına katkı sunun.
“AVRUPA Birliği’ne Kızmamın 7 Sebebi” başlıklı yazıma Kemal Derviş’ten itiraz geldi.
Gönderdiği mektubu aynen yayınlıyorum:
*
- Sayın Ahmet Hakan...Yazılarınızı çok beğeniyor ve hep okuyorum. Ama Avrupa ve mülteciler konusundaki yazınız bence çok yanıltıcı ve gençlerimize dışlayıcı ve aşırı milliyetçiliği kabartan bir mesaj veriyor.
- Elbette Avrupa Birliği’nde milyonlarca ırkçı, dışlayıcı insan var. Ama mültecilere kucak açanları da gördük. İsveç, toplam nüfusuna göre Türkiye’den daha fazla mülteci kabul etti. Merkel, kendi sağcılarına karşı açık sınır politikasını savunmaya devam ediyor ve Almanya son iki yılda iki milyona yakın insana kapılarını açtı.
- Bu arada unutmayın ki Suriye’nin yanı başında ve çoook zengin olmasına rağmen Suudi Arabistan, hiç mülteci kabul etmedi.
- Aşırı ve başkalarını dışlayıcı milliyetçiliğin Türkiye dahil her yerde kabardığı bugünlerde sizin gibi herkese kucak açan, insancıl mesajlar veren bir ismin, başkalarını hep kötü gösteren hislere katkıda bulunması üzücü.
*
BU DA BENİM NOTUM: Sayın Kemal Derviş... Dostça uyarınız için teşekkürler. Söylediklerinize büyük ölçüde katılıyorum. Ama benim Avrupa Birliği’ne yönelik kızgınlığımın temel nedeni şu: Avrupa Birliği, daha fazla sığınmacıya maruz kalmamak için Türkiye’yi bir “sığınmacı üssü” gibi görmekten kaçınmıyor ve bunun için de Türkiye’ye her türlü “rüşvet”i teklif edebiliyor ya... Ben işte bu tutumu, Avrupa’nın insancıl değerlerine hiç yakıştıramıyorum. Öfkem bundandır.
Paylaş