Paylaş
“Sesimi duy” çağrısıydı.
Saptıranlara kulak asmayın, amacı hükümeti devirmek falan değildi.
Nitekim tarih, bunun böyle olduğunu bir gün yazacak.
*
17–25 Aralık, bir Fetullah kalkışmasıydı.
Rüşveti ve yolsuzluğu hedef alıyor gibi görünse de...
Kirliydi, hesaplıydı, sinsiydi, maksatlıydı.
Kamuoyunu tatmin etmesi mümkün değildi.
Nitekim etmedi.
*
“Fuat Avni” kod adlı bir FETÖ’cünün operasyon hesabı vardı.
Umut falan olmuştu bir ara, geceler boyu takip ediliyordu.
O da kirliydi, o da kahpeydi, o da kalleşti.
Nitekim sonunda “fos” diye sönüverdi.
*
Fetullah’ın muhalefetinden kimseye bir hayır gelmezdi.
Kalleşti, arkadan vurmaya ayarlıydı, alçakçaydı.
Temiz ve demokratik bir mücadeleye kapalıydı.
Nitekim sonunda kanlı bir darbeye imza atmaya kalkışarak nefret objesi haline geldiler.
*
Size bir şey söyleyeyim mi?
Ahlaksız bir soytarının, Amerikan mahkemesindeki itiraflarından da bir şey çıkmaz.
Bu itiraflara yaslanarak...
Hükümeti deviremezsiniz.
*
Bu hükümeti...
Fetullahçı kalleşliğin çabaları sayesinde elde edilmiş kirli paslı malzemelerin Amerikan mahkemesinden dökülen unsurlarıyla değil...
Ancak ve ancak...
Türk milletinin gönlüne girerek sandıkta devirebilirsiniz.
AMBARGO BÖYLE Mİ DELİNİR MUHTEREM?
AMERİKAN ambargosunu delmeye kalkışıyorsan...
Bu işi...
Gözlerinden üçkâğıt akan Reza adlı soytarıyla yapmayacaksın...
Doğru dürüst yapacaksın.
*
- Hadi diyelim ki başka birini bulamadın ve Reza soytarısıyla yaptın... Hiç değilse bu soytarının sağa sola leblebi çekirdek gibi rüşvet dağıtmasına göz yummayacaksın.
*
- Hadi diyelim ki bazı bakanların bu soytarıyla rüşvet müşvet ilişkisine girdi... Hiç değilse o bakanlarını Yüce Divan’a çıkarıp yargılayacaksın.
*
- Hadi diyelim ki bunların hiçbirini yapmadın... Hiç değilse uyanık olacaksın, Reza denilen soytarıyı elinden kaçırmayacaksın.
*
- Hadi diyelim ki bir anlık gafletine geldi ve soytarıyı ABD’ye kaptırdın... Hiç değilse Hakan Atilla’ya mukayyet olmayı başaracaksın.
AMERİKAN YARGISI NEDEN İNANDIRICI OLAMIYOR?
OLAMIYOR, çünkü...
ABD yargısı...
Reza olayının üstüne davul zurnayla giderken...
Darbecilik yapan, kan akıtan Fetullah’ı pamuklara sarıyor.
*
Eğer ABD yargısı...
Reza olayındaki tavrını...
Fetullah konusunda da gösterseydi...
İşte o zaman...
Hepimize “Vay be” dedirtebilirdi.
*
Oysa şimdi sadece “Külahıma anlat” dedirtiyor.
‘MİLLİ MESELE’ MESELESİ
TAMAM...
Reza sahtekârın önde gidenidir.
Tamam...
ABD yargısı, asla inandırıcı değildir.
Tamam...
İşin içinde tabii ki siyaset vardır.
Tamam...
ABD sütten çıkan ak kaşık falan değildir.
*
Bunların hepsini bir araya getirdiğimizde...
Ortaya bir “milli mesele” çıkıyor gibi de olabilir.
Buna da tamam.
*
Ama... Fakat... Lakin...
- Zafer Çağlayan’ın aldığı milyon Euro’lar... Asla milli mesele olmaz.
- Süleyman Aslan’ın aldığı rüşvetler... Asla milli mesele olmaz.
- Muammer Güler ve oğlunun marifetleri... Asla milli mesele olmaz.
*
Bu böyle biline!
BEYOĞLU’NDA SOLCU KEBAPÇI: MÜNHASIR
“SOLCUDAN kebapçı olmaz” anlayışını yıkan bir kebapçı var Beyoğlu’nda.
Üstelik İstiklal Caddesi’nin tam göbeğinde.
*
Üç önemli tarafı var Münhasır’ın:
*
- BİR: Sahibi solcu... Hümanist... Eski kitapçı... Rahmetli Kazım Koyuncu’nun kasetlerini çıkarmış bir plakçı... Ve hepsinden önemlisi kafa adam... Üstelik “Araplar şöyle, İranlılar böyle” falan demiyor, hepsini bağrına basıyor. Hatta Arap ve İranlı turistlerden çok memnun. Dükkânda ideolojik vurgu yok.
*
- İKİ: Mekân, bir Beyoğlu mekânına göre olağanüstü geniş, ferah... Masalar sıkışık nizam değil... Bol ışıklı bölümü de var, kısık ışıklı bölümü de... Servis hızlı, özenli ve dikkatli.
*
- ÜÇ: Ve gelelim en önemli tarafına... Yani lezzete... İşte burada duralım... Çünkü İstiklal Caddesi’ne açılan popüler bir tarafı olmasına rağmen gerçekten lezzette çok iddialılar... Lahmacunu enfes... Etler özel... Kebaplar şahane... Fiyatta epey ehven...
*
“Mektup” vardır, türkülerin en güzelinin seslendirildiği mekân...
Oraya gitme planı yaptığınızda...
Yemekleri Münhasır’da yiyebilirsiniz.
Pişman olmazsınız.
SON 24 SAATTE NE OLDU?
Paylaş