Paylaş
-Kesinlikle eleştirilmeliydi.
-Kesinlikle itiraz edilmeliydi.
-Kesinlikle karşı çıkılmalıydı.
*
Ama ne zaman ki...
Polis, sabahın köründe akademisyenlerin kapısına dayandı.
İşte o andan itibaren işin rengi değişti.
*
Polisin sabahın köründe akademisyen evlerini basmaya başlamasıyla birlikte...
Bildiriye yönelik...
-Eleştiri hakkımız elimizden alınmıştır.
-İtiraz hakkımız elimizden alınmıştır.
-Karşı çıkma hakkımız elimizden alınmıştır.
*
Artık eleştiri, itiraz, karşı çıkma gündem dışıdır.
Artık gündemde sadece ve sadece şu cümleler vardır:
*
-Ne oluyor? Nereye gidiyorsunuz?
-Yüzlerce akademisyeni içeri mi tıkacaksınız?
-Ne yapıyorsunuz? Cezaevlerinde akademisyen koğuşları mı oluşturacaksınız?
-Sabahın köründe akademisyen evini basmak da neyin nesi?
-E hani “şoke edici fikirler” bile serbestçe söylenecekti?
-Kenan Evren’in bile yapmaktan imtina ettiğini yaptığınızın farkında mısınız?
-Bunun bir adım sonrası toplu linç mi olacak?
-Akademisyen odalarına atılan çarpıları ve ölüm fermanlarını görmüyor musunuz?
-Bu yaptıklarınızla haksız olanları haklı duruma düşürdüğünüzü görmüyor musunuz?
*
Artık bildirinin içeriği, üslubu, sorun tarafları tartışma dışı.
Artık tek konu var: Yapılan hoyratlık.
İşin bu şekle bürünmesini en büyük hasmınız bile sağlayamazdı.
Aferin size.
Oturun, sıfır!
4 KAREDE İSKOÇYA
ADAMLARIN KAFELERİ BİLE BAŞKA
Dünyayı kasıp kavuran Harry Potter romanları, işte bu kafede doğmuş. Yazarı gelmiş bu kafeye, canı sıkılmış, başlamış roman yazmaya. Biz bir asırdır Teşvikiye’de aşağı yukarı buna benzer bir kafeye takılıyoruz, dedikodudan başka bir şey üretemedik.
HAYALETİ BİLE SATIYORLAR
Korku filmi platosu izlenimi veren gotik bir mimarisi var ülkenin... Her tarafından hayalet ve cadı masalları yükseliyor... Frankenstein buradan neşet etmiş... Adı “Hayalet Turu” olan tur otobüsleri bile var... Kısacası adamlar, uzun kış geceleri çocuklarına anlattıkları dandik korku masallarından bile turistik bir gelir çıkarıyorlar. Çok acayipler çok.
ETEK DAVASI
William Wallace zamanlarında İskoç erkekleri, geleneksel olarak üzerlerine kalın, büyük bir tür battaniye alırlarmış. Sekiz defa doladıkları o battaniyeyle soğuktan korunurlarmış. “Kilt” adı verilen eteğin çıkış yeri burası... Bugün turistik mağazalarda üç kuruşa satılan lise kız öğrencisi stili etekler ile gerçek “kilt” arasında uzaktan yakından bir ilgi yok. Ertuğrul Özkök’ün etek giymesi meselesine gelince... Özkök’ün etek giymesi, Sirkeci gezintisine çıkan orta alt sınıflardan Batılı turistlerin kafalarına fes geçirmeleri gibi bir şeydir.
ATTIĞIMI VURDUM
İlk gençliğim Çanakkale Ayvacık’ta geçti. Orada “Avcılar ve Atıcılar Derneği” vardı. Avcılıkla tek ilgim birkaç kez o derneğin lokaline takılmaktan ibarettir. Buna rağmen İskoçya’nın meşhur atıcılık okullarında her attığımı vurdum. (Not: Hiçbir zaman bir canlıya ateş etmem.)
Cumhurbaşkanı’ndan Yeni Şafak’a müthiş gol
REKTÖRLÜK seçimlerinde en yüksek oyu alan Prof. Haluk Özen, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Hacettepe Üniversitesi Rektörü olarak atandı.
*
Eğer ortada Yeni Şafak gazetesinin birkaç gün önce Haluk Özen’in rektör olarak atanmasını engellemeye yönelik haberi olmasaydı...
Yukarıdaki cümlenin...
Herhangi bir anlamı, özelliği, önemi, değeri olmayacaktı.
“Çok sıradan bir gelişme” deyip geçecektik.
*
Ama öyle olmadı.
Hükümetin amansız destekçisi Yeni Şafak, Haluk Özen’in atanmasından iki gün önce bir yönlendirme haberine imza attı.
Haberde söylediği şuydu Yeni Şafak’ın:
-Haluk Özen ‘Gezi’cidir.
-Haluk Özen’in uygunsuz fotoğrafları bulunmaktadır.
-Haluk Özen rektörlüğe layık değildir, atanmamalıdır.
*
Haluk Özen’in ‘Gezi’ciliği nereden kaynaklanıyormuş?
Gezi olayları sırasında üniversitenin yayınladığı bir bildiride imzası olmasından...
Bunu geçelim.
*
Yeni Şafak’ın “uygunsuz fotoğraf” başlığıyla yayınladığı fotoğrafa odaklanalım.
Bir “çapkınlıkta basılma fotoğrafı” bekliyorsanız fena halde yanılıyorsunuz.
“Uygunsuz” denilen fotoğrafta Haluk Özen, iki arkadaşıyla içki içiyor.
Fotoğrafta içkinin öne çıkarılması falan da söz konusu değil ha!
*
Yeni Şafak’ın “aman Cumhurbaşkanım, bu adam ‘Gezi’cidir, üstelik içki içmektedir, sakın onu rektör atama” haberinin hemen ardından...
Cumhurbaşkanı ne yaptı dersiniz?
Demokrat kimliğiyle tanınan Haluk Özen’i rektör olarak atayıverdi.
*
Neden böyle oldu?
Çünkü, Özen’in sandıktan birinci çıkması ve bilimsel performans faktörlerinin yanı sıra, en fazla ikinci oyu alan rektör adayı ile ilgili “Acaba Fethullahçı mıdır, nedir” diye küçük bir kuşku da ortaya çıkmıştı.
*
Buradan ne anlıyoruz?
Şunu anlıyoruz:
Yeni Türkiye’de “Fethullahçı” olmanın, “Gezi’ci” olmaktan ya da içki içmekten daha tehlikeli bir pozisyon olduğunun farkına varamayan Yeni Şafak’ın Yeni Türkiye’yi doğru dürüst okuyamadığını...
Paylaş