Paylaş
Deprem bölgesindeki yaraları en kısa zamanda kim saracaksa ona oy verelim.
*
- İmar barışı sözünü dağarcığından kim çıkaracaksa ona oy verelim.
*
- Kentsel dönüşümü kimsenin gözünün yaşına bakmadan kim yapacaksa ona oy verelim.
*
- Mühendis yetiştirmeyi, en önemli konu haline kim getirecekse ona oy verelim.
*
- Önüne gelenin müteahhit olamadığı bir ortamı kim hazırlayacaksa ona oy verelim.
*
- Oturduğumuz binanın üstümüze çökmeyeceği bir Türkiye’yi kim gerçekleştirecekse ona oy verelim.
*
- Kafayı tamamen ve en radikal biçimde kim değiştirecekse ona oy verelim.
*
- Yapı denetim kurumlarına neşteri kim atacaksa ona oy verelim.
*
- Zemin etüdünü kim yapacaksa, bilimi kim esas alacaksa, depremlerde yıkılmayacak binaları kim inşa edecekse ona oy verelim.
*
- İstanbul konusuna en cesur, en kararlı, en tavizsiz, en radikal biçimde kim el atacaksa ona oy verelim.
*
- “Deprem öldürmez bina öldürür” gerçeğini kim içselleştirecekse, kim “öldürmeyen binalar” yapacaksa ona oy verelim.
*
- Sandık başında oyumuzu atarken kafamızda sadece ve sadece bunlar olsun. Bunları kim gerçekleştirecekse ona oy verelim.
SEN NE GÜZEL BİR MASTER CHEF’SİN
MEHMET Yalçınkaya’dan söz ediyorum.
*
Master Chef Mehmet Yalçınkaya, depremin ilk gününden beri deprem bölgesinde.
İslahiye’de kurulan konteyner kentlerde ve çadır kentlerde kazan kazan yemekler pişiriyor. Bereketli sofralar kuruyor.
Enerjisi hiç bitmiyor, “Ayrılmayacağız buradan” diye mesajlar veriyor.
*
Mehmet Yalçınkaya’ya yedi şefkat yıldızı veriyoruz.
Her biri yüreğimizden kopan.
‘İKİ AĞIR ELEŞTİRİ’YMİŞ
DÜNKÜ yazımda özetle şöyle demiştim:
*
“Ekşisözlük kapatılmasın. Tamam. Terör ve panik yayan paylaşımlara link bazlı erişim engeli getirilsin. Buna da tamam. Peki ama bu mecrada hakkımızda yazılan ağır hakaretler ve küfürler var. Onlar ne olacak?”
*
Ekşisözlük’ün kurucusu Sedat Kapanoğlu, benim bu konudaki yaklaşımım üzerine şöyle bir paylaşım yapmış:
*
“Tüm dünya nüfusu iki ağır eleştiri gördüğü an korkudan tüm tüyleri dökülen hazımsız narin miniklerin şımarık ve dengesiz ruhsal yapısını tamir etmek için seferber olmalı ve tüm haklarından feragat etmeli. Gerekirse interneti de kapatalım.”
*
Adamın açtığı mecrada hakkımızda ağza alınmayacak küfürler ediliyor, ağır hakaretler sıralanıyor.
Adam, bunu zerre kadar mesele etmediği gibi “narin, minik, dengesiz, hazımsız” falan gibi kelimelerle bana saldırıyor.
*
“Tabii ki ağza alınmayacak küfürler edilmemeli. Olur mu öyle şey. Biz bunu önlemek için şunları yaptık. Şunları da yapacağız” falan bile demeye tenezzül etmiyor.
Bunun yerine...
“İki ağır eleştiri” diye yapılan kişilik katlini küçümsüyor.
*
Çıksa, adam gibi...
“Biz sana her gün küfrettireceğiz, sen de buna katlanacaksın arkadaş” dese...
“Helal olsun, yaptığının arkasında duruyor. Kalıbının adamıymış” diyeceğim.
Oysa o, “Ne var canım, altı üstü iki ağır eleştiri” demeye getirerek yaltaklanmayı tercih ediyor.
*
Adama bak!
Sorumluluk almıyor.
Kurduğu mecranın neden olduğu haysiyet cellatlığına, kişilik ihlallerine son verecek bir çabanın sözünü vermiyor.
Tamamen kontrolünde olan mecrayı, internetle özdeşleştiriyor.
Ağza alınmayacak küfürlerin taşıyıcısı olmakta zerre kadar sorun görmüyor.
Peki ne yapıyor?
Sadece küstah bir yaltaklanmayla kendini haklı çıkarmaya çalışıyor.
*
Ondan sonra da “Ekşisözlük kapatılmasın, sansür, demokrasi” falan bik bik...
HER MAHALLEDE BİR ARAMA KURTARMA TİMİ
ŞENOL İpek’in böyle bir önerisi oldu.
Benzer başka öneriler de var.
Son depremde arama kurtarma timlerinin önemi bir kez daha görüldü.
*
Depremin ilk dakikalarında arama kurtarma timlerinin olay yerine ulaşması zaman alıyor.
Bu nedenle her mahallede profesyonel bir arama kurtarma timinin oluşturulmasında büyük yarar var.
AKŞENER’İN SÖZLERİNİN SADELEŞTİRİLMİŞ ÖZETİ
FOX’a çıkmış Akşener. Söylediklerini okudum. Anladığım şu:
*
- Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kesin gözüyle bakılmasına itiraz ediyor.
- “Kazanacak aday” vurgusundan vazgeçmiş değil.
- CHP’ye sitemleri var.
- Altılı Masa’nın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için kurgulanmış bir masa olduğu algısına şiddetle karşı çıkıyor.
Ben “Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık işi bitmiştir” havasındaydım.
*
Akşener’i dinleyince tekrar başa döndüm.
Paylaş