Ortadoğu uzmanı kesilmek isteyenler için yedi tüyo

-BİR: Suriye ve Irak’taki şehir isimlerini öğrenip iyi telaffuz etmeye çalışın. Mesela “Tekirdağ” derken nasıl rahatsanız, “Samarra” derken de aynı rahatlığı sergileyin. Mesela “Yozgat” derken nasıl alışkın bir kayıtsızlık içine giriyorsanız, “Felluce” derken de aynı alışkın ve kayıtsız edayı takının. Bunu yaptığınız andan itibaren uzmanlığa giriş aşamasını geçtiniz demektir.

*

-İKİ: Orta halli bir İslamcıdan “Selefilik nedir, klasik Selefilik ile modern Selefilik arasındaki ince farklar nelerdir, Vahhabilik nedir, Vahhabi kime denir ve bütün bunların IŞİD’le ne alakası var” konularında en az 45 dakikalık hızlandırılmış bir kurs alın ve öğrendiklerinizi bilgiç bir edayla çevrenize satın. Bunu yaptığınız andan itibaren işin yüzde onu tamamdır.

*

-ÜÇ: Şu kategorileri aklınızdan bir an olsun çıkarmayın: Şiiler, Sünniler, Kürtler, Türkmenler, Şii Araplar, Sünni Araplar, Sünni Türkmenler, Şii Türkmenler, aşiretler, Saddam döneminden kalma generaller, Baas artıkları falan... Analiz yaparken bu unsurların her birini, analizin her bir cümlesine özenle yerleştirin. Bunu yaptığınız andan itibaren uzmanlığınız en az 15 puan kazanır.

*

-DÖRT: “IŞİD” adlı örgüte herkes “Irak Şam İslam Devleti” derken... Siz Arapçasını söyleyin... Gırtlağınızı da kullanmaya çalışarak şöyle deyin: “Ed devle el islamiyye fil Irak ve’ş Şam”. Ve işte artık mevzuyu Arapçasından bilen bir uzmansınız ve bu halinizle televizyon programlarında bayağı sükse yapabilirsiniz.

*

-BEŞ: Biraz isimler üzerinden gidin... Yoğunlaşacağınız isimleri veriyorum: Eyman Zevahiri kimdir, Bağdadi kimdir, bu ikisi arasında neden maraza çıkmıştır? Maliki kimdir, Haşimi kimdir, bu ikisi arasında neden maraza çıkmıştır? Dikkat! Bunu hakkıyla başardığınız andan itibaren gazetelere röportaj verecek kıvama bile gelmişsiniz demektir.

*

-ALTI: “IŞİD”i artık herkes biliyor, onu geçin. Siz derhal herkesin bilmediği örgüt isimlerine el atın. Ezberlemeniz ve hiç aklınızdan çıkarmamanız gereken örgüt isimlerini veriyorum: “Ahrar’uş- Şam”, “Nusra Cephesi”, “Tevhid ve Cihad Örgütü”, “Liva Al İslam”, “Ensar El İslam”, “Mehdi Ordusu”, “Bedir Tugayları”. Bunları ezberlediğiniz andan itibaren rakiplerinizi ezme aşamasına geçmişsiniz demektir.

*

-YEDİ: Tersten çakın... Mesela herkes Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” kitabıyla kafa bulurken siz kitaptan “Harikulade analiz! İşte geleceği öngörmek budur!” falan diye selamlayabileceğiniz bölümler bulun ve onları parlatın... “İyi ama pratik?” diyenlere de inceden muzip ve bilmiş bir eda takınarak, “Pratik teoriyi her zaman aşar dostum” diye cevap verin. Bu aşamayı geçtiğiniz anda “Ortadoğu uzmanı” olmakla kalmayıp devlette bir yerlere gelmeniz, hatta dışarıdan büyükelçi olarak atanmanız işten bile değildir.

Saddam’ın yavşak generalleri

YAPILAN yorumlara göre...
IŞİD’in Musul’u almasında en büyük pay, Saddam’ın generallerinde!

*

Saddam’ın generalleri ve askerleri, çoktandır gizlendikleri yerlerden çıkıp IŞİD’e omuz vermişler. IŞİD, bu sayede ilerleyebiliyormuş.

*

İnsan düşünmeden edemiyor:
Saddam’ın bu generalleri ve askerleri, madem bu kadar mahir, bu kadar savaşkan, bu kadar cesur idiler...
-Neden Amerikan işgaline karşı tek bir kurşun bile sıkamadan sıvışıp gittiler?
-Neden bugün Musul’da sergiledikleri maharetin binde birini bile Amerikan askerleri karşısında sergilemediler?
-Neden Amerikan işgalinde arkalarına bile bakmadan kaçıp gittiler?

*

Bu soruların akla yatkın cevabını veremediğim için...
Saddam’dan kalan bu asker ve generaller için aklıma gelen tek niteleme şu oluyor:
“Yavşak.”

Bülent Arınç’a soruyorum

SAYIN Arınç...
“IŞİD’in hedefi Türkiye değil” dediniz.

*

O zaman soruyorum:
Madem hedefleri Türkiye değil, neden Türkiye’nin konsolosluğunu bastılar?

*

“Başka ülkenin konsolosluğu yoktu, sadece Türkiye’nin vardı, o nedenle bastılar” mı diyorsunuz?
O zaman soruyorum:
Neden görevlileri rehin aldılar?

*

“Amaçları sansasyonel bir eylemle ses getirmek, meseleleri Türkiye ile değil” mi diyorsunuz?
O zaman soruyorum:
“Ses getirdiler getirdikleri kadar... Neden hemen bırakmadılar?”

IŞiD’i gördükten sonra yapmamız gerekenler

-DERHAL ama derhal bir Sünni, bir Alevi’yi bulup sıkıca kucaklaşmalı.
-Bir Alevi de yine derhal bir Sünni’ye “Kardeşimsin” diye haykırmalı.
-Dinin her türlü yorumuna sonsuz özgürlük tanınmalı, dinin her türlü yorumu aziz ve kıymetli bulunmalı.
-Alevilerin tüm haklı talepleri tanınmalı... Onlara yapılan ayrımcılığa derhal son verilmeli.
-Din ve mezhep üzerinden ayrıştırıcılık yapanlara, “bayrak indiren” muamelesi yapılmalı.
-Demokratik laiklik prensibinin kıymeti bilinmeli, o bayrak yükseltilmeli.
-Mezhep temelli politikalardan derhal vazgeçilmeli.
-Kürtlerle hakiki bir barış tesis edilmeli, “barış süreci” bütün zorluklarına rağmen tamamına erdirilmeli.
-Bu ülkede potansiyeli bulunan tüm çatışma alanları, en güvenilir barış alanları haline getirilmeli.
-İktidar da, muhalefet de bu alanlar üzerinden birbirlerine yüklenmekten vazgeçmeli.
-Bu alanlar üzerinden siyaset yapanlara “Bizi Irak’a mı çevireceksiniz, size artık zırnık oy yok” denmeli.
-Cepheleştirerek daha fazla oy almak isteyenlerin hevesleri kursaklarında bırakılmalı.
-Çatıştırarak oylarını konsolide etmek isteyenlere “Konsolide olmuyoruz kardeşim, git işine” diye aksileşerek yanıt verilmeli.
-Sert konuşana, bağırıp çağırana, hep dikine gidene “Yavaş ol birader” denmeli.

‘Kış Uykusu’na giderken yanınızda şunlar olsun

ÜÇ buçuk saatlik Nuri Bilge Ceylan filmidir söz konusu olan.
“Yanınızda mutlaka bulundurun, aman ihmal etmeyin” diyerek hazırladığım listeyi sunuyorum:

*

-Bir adet evde hazırlanmış doyurucu ve besleyici nitelikte sandviç.
-Termosa konmuş biraz kahve...
-Şarjı iyi doldurulmuş ve sessize alınmış bir adet telefon.
-Filmin ağır havasını dağıtmak için film arasında karıştırılabilecek nitelikte bir mizah dergisi...
-Bir adet Nuri Bilge filmlerine aşina, film izlerken sessizliğe gömülmeyen arkadaş...
-Köşk seçimini, rehine olayını, bayrak krizini, Erdoğan’ı, Kılıçdaroğlu’nu falan geride bırakmış bir adet sıfırlanmış beyin.