Paylaş
Ama her kim olursa olsun.
-İster geçmişinde zalimlikler yapmış olsun... İster daha üç yıl öncesinde acayip fenalıklar yapmış olsun.
-İster İlhan Cihaner’i zorbaca makam odasından atmış olsun... İster Ahmet ile Nedim’i haksızca kodese tıkmış olsun.
-İster bugünün muktedirleriyle koalisyon yapıp “Ergenekon” adı altında bir zulüm dönemi oluşturmuş olsun... İster bazı zavallıların sağa sola “tutuklanacaksınız, tutuklanacaksınız” falan diye höykürmelerine imkân sağlamış olsun.
-İster geçmişte mazlumların yanında saf tutmamış olsun... İster geçmişte zalimin yanında saf tutmuş olsun.
-İster en nefret ettiğiniz olsun... İster en büyük düşmanınız olsun.
-İster kopkoyu kâfir olsun... İster takva sahibi Müslüman olsun.
Ne olursa olsun...
“Kim var?” diye seslenilince...
Sağımıza ve solumuza bakmadan...
“Ben varım” diyeceğiz.
Ve “şak” diye...
“MAZLUM”un tam yanında yer alacağız.
*
“ZALİM” her kim olursa olsun.
Ama her kim olursa olsun.
-İster bütün güçleri elinde toplasın... İster parmak sallayıp “sıra sana gelecek” diye tehdit etsin.
-İster geçmişte zulme maruz kalmış olsun... İster geçmişte zalimlerin tek hedefi haline gelmiş olsun.
-İster babanız olsun... İster ananız...
-İster en sevdiğiniz olsun... İster en âşık olduğunuz.
-İster kopkoyu kâfir olsun... İster takva sahibi Müslüman olsun.
-İster sandıktan çıksın... İster sandıktan çıkmasın.
Ne olursa olsun...
“Kim var?” diye seslenilince...
Sağımıza ve solumuza bakmadan...
“Ben varım” diyeceğiz.
Ve “şak” diye...
“ZALİM”in tam karşısında yer alacağız.
*
Üzgünüm.
Başka türlü olmaz.
“ZULÜM”, ancak böyle son bulur.
BİR PORTRE: MELEK İPEK
İKİ gündür Koza-İpek Grubu’nun annesi Melek İpek’i dikkatle izliyorum.
İzlenimlerimi sunuyorum:
*
-Öyle hakiki ve etkileyici konuşuyor ki... İnsan ben “Koza-İpek Grubu’nun yerinde olsam hep onu konuştururum” diye düşünüyor.
*
-Öyle hesapsız ama siyasi bir dili var ki... İnsan içinden “Parti kursa barajı falan yıkar” diye geçiriyor.
*
-“Aynı düşünceye sahip olmadığımız insanlar bize öyle bir sahip çıktı ki... Kimin kim olduğunu anladık” türünden öyle samimi özeleştiriler yapıyor ki... İnsan etkilenmeden edemiyor.
*
-Öyle serdengeçti bir tavrı var ki... Etrafındakilere “Üzülmeyin, dünya malı için üzülmeye değmez” diyor.
*
-Öyle faziletli bir tavrı var ki... “İnşallah bütün hırslarını bizim ailemizden çıkarırlar da başkalarına bir şey yapmazlar” diyor.
ELİF ÇAKIR’LA GÖRÜŞME
GAZETECİ Elif Çakır aradı.
*
Dediği şunlar:
-“Kabataş haberi” ile ilgili olarak yazdığım ne varsa... Hepsini olayın kahramanı olan Z. D. anlattı.
-Ben tek bir kelime bile eklemedim.
-Söylediklerine inandım. Beni ikna etti.
-Gazetede editöre “O anlatmadı, ben hissettiklerimi yazdım” gibi bir şey söylemedim.
*
Taraf gazetesinde çıkan yazıdan sonra Elif Çakır’la ilgili hüküm cümlesi kurmuştum.
“Meğer fanteziler Elif Çakır’ınmış” demiştim.
Beyanı esas alıyor ve yazdığım bu hüküm cümlesinden dolayı Elif Çakır’dan özür diliyorum.
*
Yakında Elif Çakır’la kapsamlı bir söyleşi yapacağım.
Peşinde koşacağım soru şu olacak:
“Kabataş yalanını kim uydurdu?”
Bekleyiniz...
Hele şu seçim tantanası bir bitsin.
‘SIRA SİZE DE GELECEK’ DEMEYİN KARDEŞİM
HUKUKSUZLUĞA, adaletsizliğe karşı çıkmak için...
İlle de sıranın bize gelmesi gerekmiyor.
*
Sıranın bize gelmeyeceğine dair elimizde yüzde yüz garanti belgesi olsa da...
Yine de hukuksuzluğa, adaletsizliğe itiraz ederiz.
*
Bu nedenle çok rica ediyorum, bize karşı parmaklarınızı uzatıp “Sıra size de gelecek” demekten vazgeçin.
*
Biz bir haksızlığa, hukuksuzluğa itiraz ederken...
“Aman itiraz edelim, yoksa sıra bize de gelir” diyecek kadar küçülmeyiz.
CAHİLİYE ÂDETLERİ
İSLAMİ konuları iyi bilen yazar Ali Bulaç, “Mala el koyma bir cahiliye âdetidir” demiş.
*
“Cahiliye” ne demek?
İslam öncesi müşriklerin anlayışı demek...
*
Ben de başka bir cahiliye âdetinden söz etmek istiyorum:
Ekonomik ve sosyal ambargo uygulamak...
Yani ilişki kesmek, yani “Senin kanala çıkmıyorum” demek, yani “Seninle aynı masada oturmuyorum” demek, yani “Senden uzak duruyorum” demek, yani ambargo uygulayarak geri adım attırmaya çalışmak.
NİRAN ÜNSAL’LA GÖRÜŞME
NİRAN Ünsal aradı.
*
Cevap hakkına saygı gereği söylediklerini aynen aktarıyorum:
*
-Ben üç kuşaktır sanatçı olan bir aileden geliyorum. 25 yıla yakın besteci ve yorumcu kimliğim var. Sanatçıların telif sorunları gibi hayati konular ortada dururken... Benim sahneye perukla çıkmamın tartışılmasını yadırgıyorum.
-Özel hayatımda kapalıyım. Ancak eğlence hayatında başı kapalı sahneye çıkmak diye bir durum yok. Bunun için özel bir peruk yaptırdım, iki milyar verip... Dekoltesiz, peruklu bir şekilde sahneye çıkmam kimi, neden rahatsız ediyor ki?
-İsteyen istediği gibi giyinir. Herkes seçiminde özgürdür. Ben nasıl başkalarının özgürlüğüne saygı gösteriyorsam, başkaları da benim özgürlüğüme saygı göstermeli.
-Ben hiçbir zaman “başı açıklar” hakkında kötü bir söz söylemedim. Ben sadece sahnelerde kadın ve erkek bedeninin teşhir edilmesine karşıyım. Bunun önemli bir sorun olduğunu düşünüyorum.
Paylaş