Paylaş
Hitler, Saddam Hüseyin, Stalin, İdi Amin, Kuzey Kore’nin ‘Kim’leri ve Kaddafi konu edilmiş belgeselde.
*
Anlatılan isimlerin...
Tabii ki yatacak yeri yok. Tabii ki zorbalıkları tartışmasız. Tabii ki her biri ölüm kustu yeryüzünde.
*
Ama ben yine de bu belgeselin...
Genel yaklaşımından, üslubundan, tek taraflı bakışından, mübalağasından falan... Tek kelimeyle tiksindim.
*
Saddam’ı anlatıyorlar mesela...
“Savaş çıkarmak zorbalığın kuralıdır” diyorlar, ardından da Saddam’ın durup dururken İran’a saldırmasını buna kanıt olarak gösteriyorlar.
*
Ama ABD’nin Saddam’ı İran’a saldırmaya teşvik etmesinden, “Saldır koçum arkandayız” demesinden tek bir harf bile söz etmekten özenle kaçınıyorlar.
*
Belgesel çok hınzır, çok hesapsız bir edada...
Fakat bütün hınzırlıklar, hesapsızlıklar falan tabii ki bir yere kadar.
Mesela...
Mao’dan fazla söz edip Çin’i kızdırmamaya acayip özen gösteriyorlar. Fidel Castro’yu sadece şöyle bir gösteriyorlar, Fidelcileri karşılarına almamak için.
*
Kaddafi’yi ele alırken...
Kaddafi’nin ne denli deli, sapık, kafayı yemiş bir manyak olduğunu ballandırarak, mübalağa ederek, bire bin katarak anlatıyorlar.
Ama Kaddafi adlı bu manyakla...
Batılı kodaman devletlerin iş tutmak için hangi taklaları attıklarından zerre kadar söz etmiyorlar...
*
Zorbalığın kitabını yazıyorlar ama “Zorbaları, biraz da Batılılar ayakta tutar” maddesini es geçiyorlar.
Bilerek, isteyerek.
KILIÇDAROĞLU’NUN DÜNYAYA SESLENİŞİ
DÜNYAYA şöyle seslendi Kılıçdaroğlu:
*
“Dünyaya sesleniyorum: Beni Erdoğan’la karıştırmayın. Kuvâ-yi Milliye geleneğinden geliyorum. Kimse kaçtığı yere askerimi bekçi; ülkemi de mültecilere açık hapishane yapamaz! Ben haram yemedim. Geliyoruz ve şimdiden söyleyeyim, çok çetin müzakereler sizi bekliyor. Yok öyle!”
*
Bana çok fabrikasyon, çok zorlama, çok inandırıcılıktan uzak bir meydan okuma gibi geldi bu.
*
Biden, seçilmeden önce...
“Biz muhalefetle çalışacağız. Erdoğan’ı darbesiz göndereceğiz” türü laflar ettiğinde...
Kemal Kılıçdaroğlu...
“Yok öyle Biden Efendi, yok öyle!” diye meydan okumayı başarabilseydi.
Bu dünyaya sesleniş...
Bana bu denli fabrikasyon, bu denli zorlama, bu denli inandırıcılıktan uzak gelmeyecekti.
MUHTEREM HEMCİNSLERİM
- Çorapla sandalet giymeyin! Kuşadası’nda tatil yapan alt düzey memurluktan emekli Alman turistlere benzemeyin.
*
- Erkeğin hası... Kabul edildiğindeki davranışıyla değil, reddedildiğindeki davranışıyla belli olur. Bunu aklınızdan çıkarmayın.
*
- Slip mayo denilen giysi türü, bu topraklarda sadece ve sadece Fedon’a yakışmaktadır. Fedon hariç hepinize haramdır slip mayo.
*
- Para, araba ve futbol üçlüsünün haricinde konuşacağınız konularınız olsun. Hiç değilse blöfçünün rehberi türü kitapları karıştırın.
*
- Kapri pantolon diye bir tür var. Bu tür, erkek türüne yakışmamaktadır. Yadırganırsınız.
*
- Öfke kontrolünden mahrum olduğunuz anlarda hiç de etkileyici olmuyorsunuz. Tersine bayağı zavallı görünüyorsunuz. Kursa yazılın.
MUSMUTLU BAYRAMLAR
BODRUM’DA trafik çilesini çekenlerin... Bozcaada’da tek bir çadırlık bile yer bırakmayanların... Antalya’yı hınca hınç dolduranların... Kuzey Ege’yi baştan sona istila edenlerin...
Ve böylece İstanbul’u bize bırakanların...
Bayramını kutluyorum.
MONKEY B
KORONAVİRÜSTEN sonra şimdi de Monkey B diye bir virüs çıkmış.
Tabii yine Çin’de.
Ve bu virüsten ilk ölüm de gerçekleşmiş.
*
Öbürü yarasa çorbasından peyda olmuştu. Bu da maymun beyni tatlısından çıkmamıştır umarım.
BİR VATANDAŞ OLARAK TALEPLERİM VAR
- Toplumsal bağışıklık için aşılamada yüzde 75’i bulmalıyız.
*
- Sınırlarımız kevgire dönmemeli.
*
- Melih Bulu artık rahat bırakılmalı.
*
- Aşı karşıtı propagandaya karşı önlem alınmalı.
*
- Tokyo’dan hiç değilse birkaç madalya gelmeli.
BUNUN YANINDA KARPUZ HEYKELİ BİR BAŞYAPIT
HER defasında “daha kötüsü olamaz” diyorum ama muhakkak daha kötüsü ortaya çıkıyor.
*
Fakat yine de dayanamayıp söyleyeceğim:
Bundan daha kötüsü olamaz.
*
Bunun yanında...
Karpuz heykeli, başyapıt gibi kaldı yahu.
Paylaş