Muharrem, Selin, Umut, Kemal, Mustafa falan

-MUHARREM İNCE:

Haberin Devamı

Kavgacı mı? Hem de nasıl... Hitabette usta mı? En az ‘o’nun kadar... İnatçı mı? Çok, hem de çok... Sokağın dilini biliyor mu? Biliyor, hatta biraz fazla biliyor... Zaafları var mı? Ohooo! Duygusala bağlamasını beceriyor mu? Hüngür hüngür ağlayacak kadar... İddialı mı? Yüzü kıpkırmızı olacak kadar? Hırslı mı? Hırsından duvarları yumruklayacak kadar... Peki bunlar yeter mi? Bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum.


*


-UMUT ORAN: İyi bir şirket yöneticisi... İyi bir sivil toplum örgütü yöneticisi... Peki iyi bir parti başkanı olabilir mi? Bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Bizim toplum için biraz fazla “alafranga” kaçabilir. Fazla Avrupai... Hitabetiyle göz doldurmuyor. Bariz bir öfkesi yok. Bir hikâyesi de yok. Üstelik bizim gibi toplumlar için biraz fazla soğukkanlı...


*

Haberin Devamı


-SELİN SAYEK BÖKE: Konuşma ve hitabet: Gayet iyi... Ekonomide meselelere hâkimiyet: Fazlasıyla var... Anlaşılır olma: Eh, fena değil... Diyalog kurma: Hiç de sekter bir politikacı değil, dışa açık... Hakkaniyet: Hiçbir zaman hakkaniyetsizlik yapmıyor. Ama yine de bir eksik var... Kolayca yenilebilmesine neden olabilecek bir eksiklik. Adını koyamadığım bir eksiklik.

-MUSTAFA BALBAY: Hapislerde yatmak, mağdur olmak tek başına yetseydi... Şimdi ülkenin bir numarası olurdu. Fakat hapis ve mağduriyet, faktörlerden sadece biri... Başka faktörler de gerekiyor: Motivasyon gücü, bir büyük iddiaya sahip olma potansiyeli, bir parça karizma falan... Balbay’da
işte bunlar eksik.


*


-KEMAL KILIÇDAROĞLU: Şu anlaşıldı ki potansiyeli yüzde 25’tir... Yüzde 25’i garantidir... En güzel şeyleri, en güzel zamanda, en güzel şekilde söylediğinde alabildiği maksimum oy yüzde 25... Dışarıda yüzde 35, yüzde 40 bulmaya giderken evdeki yüzde 25’ten olmak istemeyenlerin güvenli limanı... Yüzde 25’e fit olanların gözde ismi...

 


Saat 9’u 5 geçe

 


GEÇEN 10 Kasım’da yapmamıştım ama bu 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe her nerede isem tam orada fırlayıp ayağa kalkacağım.
İki nedenden dolayı:
-BİR: Bugünküleri gördükten sonra Mustafa Kemal’in değerini çok daha iyi anladığımdan...
-İKİ: Geçen 10 Kasım’dan bu yana “10 Kasım’da ayağa kalkmayan adam” diye parmakla gösterilmekten bıktığımdan...

 

Haberin Devamı


Seçimden önce niye ‘başkanlık’ demediniz?

 


1 Kasım’da çıkan sonucun “başkanlık sistemine onay” anlamına geldiğini söyleyen AK Partililere soruyorum:
Halkın yüzde 49 buçuğu başkanlık sistemini onaylıyorsa...
Siz neden 1 Kasım seçim kampanyasında “başkanlık sistemi”nin b’sini bile gündeme getirmediniz ki?

 


Abdullah Gül, Bülent Arınç falan

 


YÜZDE 49 küsur değil de...
Yüzde 39 küsur çıksaydı...
Abdullah Gül, Bülent Arınç falan kesin kafayı çıkaracaktı. Yüzde 49 küsur, sadece muhalefet liderlerini değil...
AK Parti içinden çıkacak potansiyel muhalefeti de fena halde örseledi.

 

 

O röportajda kimler için ‘Anında satarım’ dedim

 

Muharrem, Selin, Umut, Kemal, Mustafa falan

 


HAFTADA altı gün yazı yazan, bir gün röportaj yapan, iki gece televizyonda program yapan birinin, bir de değişik mecralarda açıklamalar yapması ne saçma!


*

Haberin Devamı


İşte bu yüzden “aşırı kıl bir insan” gibi görünmeyi göze alarak “röportaj vermemek” diye bir prensip geliştirdim.


*


Fakat “Yeni Yüzyıl” adlı
eli yüzü düzgün yeni bir gazetenin basın hayatımıza girmesi ve bu gazetenin yeni elemanı Esra Elönü’nün sevgi dolu ısrarları karşısında “Prensip bir kere delinirse bir şey olmaz” dedim.
Ve Yeni Yüzyıl’a verdim
bir röportaj.


*


Son zamanlarda “çarpıtma”, “cımbızlama”, “aradan cümle çekip bağlamından koparma” türü ahlaksızlıklar alanında bayağı uzmanlaşan bazı tipler, bu röportajda sorulan bazı sorulara verdiğim yanıtlar üzerinde tepinmeye başladılar.


*


Bu tepinmeleri boşa çıkarmak adına... O röportajdan bazı bölümleri aktarmak farz oldu:


*

Haberin Devamı


-ESRA ELÖNÜ: Niye bu kadar kolay adam satmaca oynuyorsun? Önce Demirtaş, Sonra Kılıçdaroğlu, Bahçeli...
-AHMET HAKAN: Ben günlük siyaset yazıyorum... Demirtaş mı söz konusu? Çok parlak, çok zekice bir çıkış yapıyorsa övüyorum. Yapamıyorsa eleştiriyorum. Bahçeli için de geçerli bu... Kılıçdaroğlu için de... Buna “adam satma” denebilirse... Evet, satıyorum. Hakiki gazeteciler, adam satanlardır. Daha doğrusu: Hakiki gazeteciler, satmak ya da almak gibi tabirlerle nitelenemeyecek ilişkiler kurarlar siyasetçilerle... Benim siyasetçilerle ilişkim böyle bir ilişkidir. Ben 40 yıl aynı kişiyi öven ya da 40 yıl aynı kişiyi yeren eski tip gazetecilerden değilim... Kimsenin adamı değilim. Kimsenin goygoycusu da değilim. Kimseye verilmiş bir sözüm yok. Kimseyle ahitleşmedim. Dolayısıyla siyasetçilere şöyle seslenmek istiyorum: Sakın bana güvenmeyin, anında satarım.


*

Haberin Devamı


-ESRA ELÖNÜ: Aydın Doğan sence pişman mı? Yoksa paçayı mı kurtarmaya çalışıyor.
-AHMET HAKAN: Bugün bu ülkede böyle bir sorunun soruluyor olabilmesi bile demokrasimiz açısından, hukuk sistemimiz açısından ne kadar kötü durumda olduğumuzun bir göstergesi... Eğer biz bir demokrasi isek... Neden pişman olsun ki? Eğer biz bir hukuk devleti isek... Neden paçayı kurtarmaya çalışsın ki?

 


Allah’ın Cemaat’e gelmeyen yardımı

 


TERK ediliyorlar, yalnız bırakılıyorlar, kazanımları elden gidiyor, kaçıyorlar, cezaevlerine tıkılıyorlar, yanlarına bile yaklaşılmıyor, okulları basılıyor, arananlar listesine giriyorlar.
Fakat yine de herhangi bir manevra girişiminde bulunmadan, kurbanlık koyun gibi bekliyorlar.


*


Benim bildiğim Cemaat, hiçbir zaman kazanımlarının heba olmasını göze almazdı, bunun için her türlü esnemeyi anında sağlardı.


*


Peki nasıl oldu da böyle oldu?
Sanırım bunun iki
nedeni var:


*


-BİR: Öyle ileri gittiler, öyle fazla açıldılar, öyle bir hareket yaptılar, gemileri öyle yaktılar ki... Dönüş yok artık geri.


*


-İKİ: Mazlum olduklarına öylesine inanıyorlar ki... Kendilerine bir ilahi yardımın gelmesinin an meselesi olduğunu düşünüyorlar.

 


OSMANİYELİ MHP’Lİ TÜRKOĞLU ÇARŞAMBA SOHBETLERİ’NDE

 

OSMANİYELİ Devlet Bahçeli’nin hemşerisi, eski Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, Devlet Bahçeli’nin neden bırakması gerektiğini ÇARŞAMBA SOHBETLERİ’nde anlattı. Yarın HÜRRİYET’te... Kaçmasın...

Yazarın Tüm Yazıları