Muhalefetin bir İsveç politikası var mıydı

ERDOĞAN İsveç’in NATO’ya girişine onay verince...

Haberin Devamı

Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm muhalefet ayağa kalkmış durumda:

- E hani İsveç NATO’ya giremeyecekti?

- E hani İsveç teröre destek veriyordu?

- E hani AB şartını ileri sürmüştün?

Falan.

*

Bu zamana kadar İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda izlenen politikayla ilgili tek bir kelam bile etmemiş muhalefet, Erdoğan’ın İsveç kararı ortaya çıkınca maşallah bülbül kesildi.

*

Ama bir sorun var:

Türkiye’nin yönetimine talip bu muhalefet, süreç boyunca İsveç konusunda derin bir sessizliğe bürünmüştü.

*

Ne “Bırakın ayak sürümeyi, verin onayı bu iş bitsin” dediler.

Ne “Ayak sürüme doğru politika, tam destek veriyoruz” dediler.

Ne de özgün bir yaklaşım bulup onu dile getirebildiler.

*

Hiç ses çıkarmamayı tercih ettiler. Karşı çıkmadılar. Destek vermediler. Özgün bir politika geliştirmediler.

Haberin Devamı

Muhalefetin bir İsveç politikası var mıydı

*

Her şey yaşanıp bittikten sonra ise...

Ağızlarını doldurarak “E hani öyleydi, e hani böyleydi” falan deyip duruyorlar.

*

Muhalefetin anlattığım bu tuhaf macerası...

Neden seçim kazanamadıklarının nedenlerinden sadece biridir.

UNSOLVED MYSTERİES: KORHAN HOCA OLAYI

UNSOLVED Mysteries diye bir belgesel izliyorum son günlerde.

*

Bir türlü bulunamayan kayıp vakaları, faili bir türlü ortaya çıkarılamayan cinayetler, nedeni bir türlü saptanamayan ölümler...

Bunları anlatıyor belgesel.

*

İzlerken birden aklıma geldi:

Türkiye’nin son günlerde “Unsolved Mysteries” olayı, hiç kuşkusuz Korhan Berzeg’in büyük kayboluşu.

Gönen taraflarında bir köyde köpeğiyle birlikte yürüyüşe çıkan Korhan Hoca’dan tam 26 gündür haber yok. Aranmadık taranmadık yer bırakılmadı. Sanki yer yarıldı, yerin içine girdi. Kendisi yok, köpeği de yok.

*

Bu haliyle “Unsolved Mysteries”e bölüm olmaz ama bir ipucu ortaya çıkarsa kesin en fiyakalı bölüm olur.

Muhalefetin bir İsveç politikası var mıydı

OLMAK İSTEDİĞİM YERLER

Haberin Devamı

CEHENNEMİN kapılarının açıldığı şu aşırı sıcaklarda olmak istediğim yerler şuralardır:

*

- Temmuzun ortasında inatla 20 dereceyi aşmayan şehirler. Mesela Londra.

*

- Eşit olarak hayli serinletilmiş AVM ortamı. Mesela demode de olsa Akmerkez.

*

- Cayır cayır yanan deniz kenarları yerine yüksek yaylalar. Mesela Karadeniz.

*

- Kliması güzelce çalışan her türlü arkadaş ofisi. Mesela Dr. Melih Us’un kliniği.

HAYATI ANLATMAK İÇİN YAŞAYANLAR

ŞÖYLE arkadaşlarınız var mı?

Sürekli “Dün akşam bir partiye gittik abi. Şöyle oldu, böyle oldu. Olaylar, olaylar, olaylar” diye konuşan.

Ya da sürekli “İki gün önce Canların yazlığındaydık. Acayip eğlendik. O bana şöyle dedi sonra ben ona şöyle dedim” diye konuşan.

*

Haberin Devamı

Hayatı sadece ertesi gün anlatmak için yaşayan insanlardır bunlar. Tıpkı gezip gördükleri yerlerin tadını çıkarmak yerine sürekli fotoğrafını çekmekle meşgul olan insanlar gibi.

 

GENÇLİĞİMİN EN POPÜLER YAZARIYDI MILAN KUNDERA

80’lerde öyle bir Milan Kundera rüzgârı esiyordu ki...

Bütün plajlarda “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği” kitabı okunuyordu. Kitabın ruhunu yakalamak için Prag’a giden arkadaşlarım vardı.

*

O dönem gazetelerde şu türden başlıklar atılması moda olmuştu: Bilmem nerede olmanın dayanılmaz hafifliği, bilmem neyi yapmanın dayanılmaz hafifliği falan.

Romanın filmi de çekildi. Ama roman kadar yangın yapamadı.

*

Sonra Milan Kundera modası yavaştan bitti. Yüzüne bakan, anımsayan bile kalmadı. Dün öldüğünü duyunca “Aaa! Yaşıyor muymuş?” dedim.

*

Haberin Devamı

Şöhret, tutku, moda, hayat, popülerlik, zaman... Hepsi çok zalim.

Muhalefetin bir İsveç politikası var mıydı

ZELENSKİ’NİN OLASI İÇSESLERİ

- Ey NATO! Ya sen beni alırsın ya da ben seni.

*

- Fazla mı gaza geldik acaba?

*

- Vay arkadaş. Herkes nasıl da dalgasında.

*

- Bir komedyen gibi değil, bir kahraman gibi durmalıyım.

*

- Eskiden etrafım kalabalık olurdu, bu yalnızlık da nereden çıktı...

Muhalefetin bir İsveç politikası var mıydı

EKREM İMAMOĞLU’NUN SEÇENEKLERİNE BAKALIM

- GENEL BAŞKANLIK: Parti oligarşisi geçit verecek gibi görünmüyor. Her şeyi göze alıp çıksa belki başarabilirdi ama cesaret edemedi. Gün geçtikçe bundan uzaklaşıyor.

*

YENİDEN ADAYLIK: CHP’nin İstanbul adayı olması, en iyi seçenek. Kazanırsa önü sonsuz açılır. Kaybederse biter. (Not: Kılıçdaroğlu’nun bir punduna getirip kendisini aday yapmama ihtimalini hiç yabana atmayalım.)

*

Haberin Devamı

ADAY YAPILMAZSA: Kılıçdaroğlu kendisini aday yapmazsa... Potansiyel lider adaylığını korur. Siyaseten gücünü korur.

*

Muhalefetin bir İsveç politikası var mıydı

- PARTİ KURMAK: Bu iş çok zor, çok meşakkatli. Buna tahammülü olacağını pek sanmıyorum. Son ama en son çaresi olabilir ancak.

*

- İYİ PARTİ ADAYLIĞI: İYİ Parti’nin İstanbul adayı olabilir mi acaba? Ama CHP de aday çıkaracak. Nasıl kazanacak? Ayrıca bir seçim kaybetmesi, bütün büyüyü bozar. 

Yazarın Tüm Yazıları