Paylaş
Hemen bütün siyasi analizciler, bilmiş bir edayla hükmü veriyorlar:
“Hımmm... Seçim öncesi milliyetçi oylara oynuyor.”
*
Oynuyor mu, oynamıyor mu?
Bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var:
Eğer oynuyorsa...
Milliyetçi oyların sahiplerine alenen ve resmen avanak muamelesi çekiyor.
*
Bir milliyetçinin...
-“Madem Kürt sorunu yok... O zaman ne diye Kandil ile İmralı arasına köprü kuruyorsunuz?” diye soracağını varsaymamak...
-“Madem Kürt sorunu yok... O zaman ne diye Öcalan’ın vereceği janjanlı Nevroz mesajına bel bağlıyorsunuz?” diye soracağını düşünmemek...
-“Madem Kürt sorunu yok... O zaman ne diye Dolmabahçe’de Öcalan’ın 11 maddesine omuz veriyorsunuz?” diye soracağını ummamak...
-“Madem Kürt sorunu yok... O zaman ne diye çözüm süreci diye bir süreci yürütmekle övünüyorsunuz?” diye soracağına ihtimal vermemek...
O milliyetçiye dünyanın en avanak insanı muamelesi çekmekten başka bir şey değildir.
*
Milliyetçi oyların partilerine kayacağı varsa bile...
Sırf en avanak insanın bile anında kavrayabileceği bu açık avanak muamelesi nedeniyle kaymaz.
İçimden gelmiyor
-AHMET Altan’ın yeni romanını okumak...
*
-Cihangir’e gitmek.
*
-“CHP’de neler oluyor” muhabbeti yapmak.
*
-“Cemaat”ten söz etmek...
*
-Davutoğlu’nun karakter analizini yapmak.
*
-Havuz medyasına bakıp “Bunu da mı yazdılar” demek...
Diyarbakır’da öyle, Balıkesir’de böyle
BALIKESİR’de...
“Ne Kürt sorunu? Kürt sorunu da
neymiş.”
*
Diyarbakır’da...
“Megri... Megri...”
İstanbul Üniversitesi’nin milli iradesine saygı
İSTANBUL Üniversitesi’nde rektörlük seçimi yapıldı.
Seçimde en çok oyu Prof. Dr. Raşit Tükel aldı.
*
Buradan hem YÖK’e hem de Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum:
-Lütfen üniversitenin milli iradesine saygı gösterin.
-Sandıktan çıkana razı olun.
-Son sözü sandığın söylediğini sakın aklınızdan çıkarmayın.
-Birinci dururken ikinciyi ya da üçüncüyü seçmeyi aklınızdan bile geçirmeyin.
Eşber Yağmurdereli Çarşamba Sohbetleri’nde
EŞBER Yağmurdereli besteledi.
Melihat Gülses söyledi.
Solun efsane ismi Eşber Yağmurdereli, bestelerinden oluşan albümünü anlatıyor.
“Ey Hayat Aşkınla Terbiye Et Beni” isimli albümün tüm öyküsü yarın “Çarşamba Sohbetleri”nde...
Kaçmasın.
Sokaklarda işittiğim sorular
-HELE bi’ deyiver yeğenim... HDP barajı aşar mı?
*
-Dolarda mı kalalım, tahvile mi geçelim?
*
-MHP oylarında hafiften bir artış varmış. Essah mı?
*
-Tarafsız Bölge’de nasıl öyle sakin kalıyorsun? Sakinleştirici falan mı?
*
-En iyi trileçe nerede yenir?
*
-Twitter’ı iyice boşladın... Neden?
Sanat ve edebiyatta sol egemenliği meselesi
“KOD Adı Koz” adlı başarısız filmin yapımcısı, bizim Cengiz Semercioğlu’na konuşmuş.
Demiş ki:
“Sinema ve edebiyat dünyasına sol görüşlüler hâkimdir. Bizim camiadan da birilerinin çıkıp böyle filmler yapabileceğini göstermek istedim.”
*
Doğrudur.
Sinema ve edebiyat dünyasında sol egemendir.
*
Ama bu egemenlik, geçit vermez bir egemenlik değildir.
*
Örnekler üzerinden gidelim:
-Mesela sinema eleştirmenlerinin babası Atilla Dorsay, İslamcı, sağcı ya da millici sinemaya her zaman büyük bir şefkatle yaklaşmıştır.
-Mesela Mesut Uçakan’ın, Yücel Çakmaklı’nın ya da İsmail Güneş’in filmleri sinema eleştirmenleri tarafından dikkate alınmış, yorumlanmış ve ilgi görmüştür.
-Mesela edebiyat eleştirmenlerinin atası Doğan Hızlan, iyi yazarları dünya görüşlerine bakmaksızın öne çıkarmaktan bir an bile vazgeçmemiştir.
-Mesela Nuri Pakdil gibi unutulmaya terk edilmiş bir yazara özlem duygularını ilk kez Enis Batur dile getirmiştir.
-Mesela Cahit Zarifoğlu, solun egemen olduğu edebiyat çevrelerinde “şairin hası” olarak selamlanmıştır.
-Mesela sağın ünlü kalemlerinden Tarık Buğra’nın kitapları, solcuların yayınevi olan İletişim Yayınları tarafından basılmaktadır.
-Mesela bugünün edebiyat dünyasında Mustafa Kutlu, sağcı ya da İslamcı olarak değil, “Türkiye’nin en iyi hikâye yazarı” olarak bilinmektedir.
Neyse... Uzatmayalım.
*
Demem o ki...
İster sağcı ol, ister İslamcı.
Yeter ki iyi eser üret.
Solun egemen olduğu kültür ve sanat dünyasının bentlerini yıkıp geçmen her zaman mümkündür.
Kaldı ki o bentler de öyle sandığın kadar “top geçer/adam geçmez” kıvamında değildir.
Paylaş