Paylaş
Muhalefet adayları...
- İntikam çığlıkları atmıyorlar.
- Hesap sorma retoriğine kendilerini kaptırmıyorlar.
- “Devri sabık yaratacağız” diye yırtınmıyorlar.
*
Ve büyük ölçüde bu tutumları nedeniyle...
- Millet, kendilerine biraz daha fazla kulak kabartıyor.
- Milletin biraz daha fazla dikkatini çekiyorlar.
*
Buradan bir seçim zaferi çıkar mı?
Bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var:
Buradan çok önemli bir ders çıkar.
*
Çıkacak ders şudur:
Türkiye artık kavga istemiyor.
*
Seçimden çıkacak sonuç ne olursa olsun...
Yani ister Erdoğan kazansın, ister muhalefet...
Hiç fark etmez...
Kavgaya, dövüşe, gerilime, rövanşa, bilek bükmeye dayalı bir siyasi anlayışı, bu millet artık satın almıyor.
Miadı doldu bu anlayışın!
*
Seçime az bir süre kala...
Bütün adaylar ve partiler, bu konuda geliştirdikleri duyarlılığı sürdürmeli.
Ve etraflarında kavgaya, dövüşe, rövanşa, bilek bükmeye, gerilime, intikama dayalı bir söyleme kayan birileri çıktığında...
Etraflarından derhal ve hızla uzaklaştırmalı!
‘İNTİKAM, RÖVANŞ’ DİYE EL OVUŞTURAN İKİ KESİM
- Çok cılız da olsa “Acaba düzen değişecek mi” sorusu sorulmaya başlandı ya...
- Bir parçacık da olsa “16 yıllık alışıldık hava” bozulmuş gibi oldu ya...
“İntikam” çığlıkları atan...
“Rövanş” diye el ovuşturan...
İki kesim çıktı ortaya:
- BİR: Gözünü intikam hırsı bürümüş marjinal muhalifler.
- İKİ: Biraz çıkar gereği, biraz da korku nedeniyle AK Parti’ye yanlamış tipler.
*
Gözünü intikam hırsı bürümüş marjinal muhalifleri bir tarafa bırakalım.
Onların tutumu zaten baştan beri böyle...
Onlar hava değişmemişken de böyleydiler...
*
Ama ikinciler üzerinde biraz durmamız lazım.
*
Erdoğan’ın ve AK Parti’nin kaybedip kaybetmeyeceği hâlâ belirsiz olduğu için...
Bu tipler, açıktan değil de sinsi bir şekilde sağda solda fısıldıyorlar:
- Ne yani? Hesap sorulmayacak mı?
- Ne yani? İntikam alınmayacak mı?
- Ne yani? Rövanş olmayacak mı?
*
Burada ne var?
Satıcılık var. Kalleşlik var. Sinsilik var. İkiyüzlülük var. İlkesizlik var. Namertlik var.
Var oğlu var.
*
AK Parti seçimi kazanabilir de, kaybedebilir de...
Hangisi olursa olsun...
Bu satıcılardan, bu kalleşlerden, bu sinsilerden, bu ikiyüzlülerden, bu ilkesizlerden, bu namertlerden kurtulmak için...
Artık şu üç ilkeye sıkı sıkıya yapışmalı:
*
- BİRİNCİ İLKE: Bir siyasi partiyle kurulması gereken bağ... Asla çıkar bağı olmamalıdır.
*
- İKİNCİ İLKE: Bir siyasi partiyle kurulması gereken bağ... Asla korkuya dayalı bir bağ olmamalıdır.
*
- ÜÇÜNCÜ İLKE: Bir siyasi partiyle kurulması gereken bağ... Duygudaşlık, gönüldaşlık, fikirdaşlık üzerinden kurulmalıdır.
ERDOĞAN BEY’E ALLAH’TAN RAHMET
TÜRKİYE’nin tanınmış işadamlarından, Demirören Holding kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı, gazetemizin yakın zamanda sahibi olan Erdoğan Demirören Bey’in vefatını büyük üzüntüyle öğrendim.
Erdoğan Demirören’e Allah’tan rahmet diliyorum.
“Mekânı cennet olsun” diyorum.
Demirören Ailesi’ne ve sevenlerine de Allah’tan sabr-ı cemil diliyorum.
BUNLAR BİZİM ORTAK DEĞERLERİMİZDİR
- Sağcımızın da solcumuzun da, fakirimizin de zenginimizin de teyzesi olan Adile Naşit.
*
- Nâzım Hikmet’imiz, Necip Fazıl’ımız...
*
- Rahmetli babamın da, en küçük yeğenimin de aynı kahkahayla güldüğü Kemal Sunal’ımız.
*
- Büyük mimarımız Sinan’ımız...
*
- Devasa oyuncumuz Şener Şen’imiz.
*
- Gururumuz onurumuz Nuri’miz, Bilge’miz, Ceylan’ımız...
*
- Göğüs kabartanımız: Aziz Hoca’mız.
*
- Sesi kulağımızda Barış’ımız, Manço’muz...
*
- Her şeyimiz... Ahmet’imiz, Kaya’mız...
*
- Bize en sıcak, en muhabbetli, en neşeli filmler armağan eden Ertem Eğilmez’imiz.
SESSİZ, SEDASIZ HAKAN TAŞIYAN
BİR ara hepimizin dilindeydi: “Güz gülleri gibiyim / Hiç bahar yaşamadım / Ya sevmeyi bilmedim yıllarca / Ya sevince geç kaldım.”
Bu güzel şarkıyla tanıdık Hakan Taşıyan’ı.
*
“Nerededir, ne yapmaktadır, niye kaybolmuştur” falan derken...
Bir albümle çıktı karşımıza sessiz, sitemsiz.
Albüme de “Sessiz Sedasız Dönüş” adını vermiş.
*
Efendiliğiyle her zaman dikkatimi çeken Hakan Taşıyan’ın sessiz sedasız dönüş şarkılarını dinliyorum son günlerde.
Bu nedenle de efkârlıyım biraz.
Üstüme gelmeyin yani.
Paylaş