Mesele Melih değil

MELİH Gökçek, Ankara’ya bir daha aday yapılsa ne olur, yapılmasa ne olur?

Mesele o değil... Gerçekten değil...

Mesele şu:

Tayyip Erdoğan, gönlünden hiç geçmese de "Melih Gökçek korkusu"na kapılarak, el mecbur "Adayımız Melih" demek zorunda mı kalacak? Yoksa rüştünü kanıtlamış bir lidere yakışır tavır koyup yüreğinin götürdüğü yere giderek, "Buraya kadar Melih" mi diyecek?

Mesele budur...

Yani...

Bugün yapılacak açıklama, "Tayyip Erdoğan’ın liderlik kalibresi" açısından önemlidir...

Gerisi ise hikáyedir...

* * *

Dananın kuyruğu bugün kopacak...

Eğer...

Dananın kuyruğu "Adayımız Melih kardeşimizdir" diye kopacak olursa...

Bilin ki...

BİR: Tayyip Erdoğan, başına "Melih Gökçek" adlı kocaman bir bela almaktan çekinmiştir...

İKİ: Tayyip Erdoğan, adaylığını geç açıklamak suretiyle Melih Gökçek’in burnunu yeterince sürttüğüne ikna olmuştur...

ÜÇ: Kemal Kılıçdaroğlu’na bir kelle daha verilmemiş olacaktır...

DÖRT: Melih Gökçek açıklanan karara çocuklar kadar sevinemeyecek, "Tayyip Erdoğan beni her an harcayabilir" noktasına gelecektir...

* * *

Yok, eğer dananın kuyruğu, "Buraya kadarmış Melih kardeşim... Sen sağ ben selamet" diye kopacak olursa...

Bilin ki...

BİR: Tayyip Erdoğan "Güç bende artık" diye nara atmaktadır...

İKİ: Melih Gökçek, o andan itibaren, "Tayyip Erdoğan’ı indirmenin yolları" konulu bir araştırmaya servetinin yarısını dökmeye hazır hale gelmiştir...

ÜÇ: Gökçek’in adı Şaban Dişli ile Dengir Fırat’ın isimlerinin hizasına yazılacaktır...

DÖRT: Kemal Kılıçdaroğlu efsanesi daha da büyüyecektir...

BEŞ: Gökçek bağımsız aday olarak Ankara halkının karşısına çıkmanın yollarını aramaya başlayacaktır...

2009 için kişisel kararlar

Sonradan görme zengin Müslüman’ın lüks tüketim alışkanlıklarına merak sarıp, "namaz sırasında uzaktan kumanda ile tavana kadar yükseltilen kanepe"lerden bir adet edinilerek Mehmet Şevket Eygi’nin nefretine mazhar olunacak...

2009’un ortalarına doğru "Sahi bir Faruk Tınaz vardı, ne oldu ona?" sorusu ortaya atılacak...

2009’un ilk haftasında yoga kursuna yazılıp, "Yoga yapmanın İslam’da yeri var mıdır?" konulu süper eğlenceli tartışmanın önümüzdeki yıl da devam etmesi sağlanacak...

"Mahalle baskısı vardır" diyenler üzerinde envai çeşit baskı türleri denenecek...

"Yemekteyiz" adlı programın formatı Kürtçe televizyona uyarlanarak, yarışmacıların "Aptigör köftesi", "Kürt böreği", "hasut", "hellim aşı" gibi Kürt yemekleri üzerinden birbirini yemesi sağlanacak...

"Emre Aköz / Nur Çintay" çiftinin "İmam-Hatip Lisesi Mezunları Derneği"nin düzenlediği pilav gününe davet edilmeleri için önerge verilecek...

"Allah seni Kemal Kılıçdaroğlu’nun eline düşürsün" ya da "Kılıçdaroğlu’nun elinden geçmiş Gökçek’e dönesin" türünden yeni beddua formlarının toplumda tutması için çaba sarf edilecek...

2009’da "İbrahim Erkal’dan Cengiz Kurtoğlu’na Tayyip Erdoğan’ın değişen müzik zevki" başlıklı bir yazı dizisi hazırlanacak...

Vicdanlar körelmesin

MADEM...

İttihatçıların "Devri Osmani"de yapıp ettikleri zulümlerden dolayı özür dileyecek kadar gelişmiş bir vicdanın sahibiyiz...

Madem...

1915’te olup bitenlerin vicdani sorumluğunu ta bugünlere taşıyabilecek kadar duyarlıyız...

O halde...

2008 yılının son günlerinde...

Hem de yanı başımızda...

Duvarlarla çevrilen, susuz bırakılan Filistin’in Gazze kentinde, İsrail füzeleriyle acımasızca katledilenler için de çok "gür bir seda" çıkarmamız şarttır...

Aksi takdirde...

Ne özrümüzün, ne imzamızın vicdanlarda en küçük bir karşılığı olur...
Yazarın Tüm Yazıları