Paylaş
Çünkü onun kulağına şöyle şeyler fısıldandı, fısıldanıyor:
*
“Muhafazakâr seçmenlerin önemli bir kısmı, aslında AK Parti’den bıktı. Bırakmak istiyorlar AK Parti’yi. Size oy verecekler. Ama başörtüsünün yeniden sorun haline dönüşmesinden korkuyorlar. Sırf bu yüzden AK Parti’den kopmuyorlar. Siz başörtüsü konusunda özeleştiri yapıyorsunuz ama yeterli olmuyor. Daha etkili, daha radikal bir adım atarsanız bu sorun çözülür. Mesela bir kanun teklifi verin. Böylece kuşkular dağılsın. Endişeler giderilsin.”
*
Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışının arkasında...
İşte bu tür fısıldamalar var.
*
İlk başta bakıldığında...
Kılıçdaroğlu’na böyle şeyler fısıldanması da...
Kılıçdaroğlu’nun bu fısıltılara kulak vermesi de...
Gayet mantıklı görünüyor.
*
Bir itirafta bulunmak istiyorum:
*
10 yıl önce ben de böyle düşünüyordum.
10 yıl önce olsa Kılıçdaroğlu’na ben de bunu tavsiye ederdim.
*
Çünkü 10 yıl önce ben de CHP’nin başörtüsü konusunda atacağı etkili ve radikal adımların...
- Muhafazakârların endişelerini gidereceğine...
- Muhafazakârların CHP’ye bakışını değiştireceğine...
- Başörtüsü konusunu gündem dışına çıkaracağına...
İnanıyordum.
*
Fakat sonra anladım ki...
İşin içinde çok başka şeyler var.
*
Nedir o işin içindeki çok başka şeyler?
Anlatayım:
*
20 yıllık Erdoğan iktidarı...
Muhafazakârlara sadece başörtüsü özgürlüğünü armağan etmedi.
*
20 yıllık Erdoğan iktidarı...
Muhafazakâr dediğimiz insanların kimliklerinin ötelenmesine, kişiliklerinin örselenmesine de bir son verdi. Onların “makbul vatandaşlar” konumuna yükselmesine katkı sağladı.
*
Sosyolojik literatürle ifade edecek olursam şöyle bir şey yaptı AK Parti iktidarı:
*
Merkezin sadece belli vatandaşların tekelinde olması paradigmasını kırdı. Çeperlerdekilerin merkeze gelebilmesinin önünü açtı.
*
Muhafazakâr dediğimiz kişiler, adını koyamasalar da yaşanan değişimin tam olarak farkındalar.
Biraz da bu yüzden yaşadıkları ekonomik sıkıntılara rağmen AK Parti’den kolayca kopamıyorlar.
*
İşte bu nedenle...
“Başörtüsüne dokunmayacağımızı garantileyelim, AK Parti’ye oy veren sıkıntıdaki muhafazakârların oylarını kapalım” yaklaşımı...
Beklenen etkiyi uyandırmıyor.
DANIŞMANI OLSAYDIM
KEMAL Kılıçdaroğlu’nun danışmanı olsaydım...
Başörtüsü çıkışını yapmadan önce kendisine şunları söylerdim:
*
- Aman Kemal Bey... Erdoğan’ın en iyi olduğu alan, başörtüsü alanıdır. Bu konuda adım atmadan önce milyon kere düşünmekte yarar var.
*
- Aman Kemal Bey... Başörtüsüyle ilgili yasa teklifine Erdoğan eli yükselterek cevap verir. El yükseltmeyi öngörüp bir plan kurun.
*
- Aman Kemal Bey... Eski defterleri açarlar, samimiyetinizi sorgularlar. Bununla hesaplaşmanın yollarını baştan bulmak lazım.
*
- Aman Kemal Bey... Tabanınız, “Memleketin onca sorunu varken başörtüsünü mü gündeme getiriyorsunuz?” der ve sizi sorgular. Tabanı da ihmal etmeyin.
*
- Aman Kemal Bey... Erdoğan’a bu konuda meydan okumak çok yanlış. Bari başörtüsü konusunda Erdoğan’a meydan okumadan bir çıkış yapın.
BİR TEK KILIÇDAROĞLU OLSA
İŞLER kolay olabilirdi. Değiştiğine kolayca ikna edebilirdi muhataplarını. Ancak Kılıçdaroğlu tek değil ki. Parti yönetimi var, örgütleri var, ekran vaizleri var, fanatik gazetecileri var, tabanı var, sosyal medya askerleri var.
*
Oralardan başörtüsü konusunda...
Buram buram gizli bir hoşnutsuzluk yükseliyor. Mecburen bir katlanma durumu var. Seçime kadar idare edelim havası göze çarpıyor. Belli ki içe tam sinmemiş. Belli ki kafaya tam yatmamış. “Tayyip bu yolla gidecekse katlanalım bari” diye bir alttan alma.
*
Kılıçdaroğlu’nun uzak yakın çeperlerinden yükselen bu havanın fark edilmediği mi zannediliyor acaba?
BİR VATANDAŞ OLARAK ÇOK AMA ÇOK MEMNUNUM
BENİM için önemli olan başörtüsü özgürlüğü değildir, kılık kıyafet özgürlüğüdür.
Bu açıdan çok mutluyum şu son gündemden dolayı.
*
Düşünsenize:
*
Ülkenin ana muhalefet partisi, kılık kıyafet özgürlüğü için...
Yasa çıkaralım diyor.
*
Ülkeyi yöneten iktidar ise aynı özgürlük için...
Yasa olmaz, Anayasa’yı değiştirelim diyor.
*
Bülent Arınç bu tür durumlarda ne diyordu?
Hah buldum:
“Kurban olduğum Rabb’im verdikçe veriyor.”
TABAN ESKİ TABAN DEĞİL
AK Parti, 20 yılın ardından kendisine yepyeni bir taban inşa etti. Artık sadece başörtülülerin ve başörtü mücadelesinden gelenlerin yer almadığı bir taban bu. Bambaşka etkileşimlerle, bambaşka nedenlerle bu partiye oy verenler var. Muhalefet, AK Parti tabanını okuma açısından da 20 yıl geride kalmış durumda.
YEMİN EDEBİLİRİM AMA KANITLAYAMAM
BİR kanıt yok elimde ama ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışının arkasında...
Davutoğlu, Babacan ve Karamollaoğlu üçlüsünün olduğunu düşünüyorum.
*
“Sahada başörtüsüyle ilgili endişelerle karşılaşıyoruz. Böyle bir çıkış yapsanız çok iyi olur. Hem bizim için hem sizin için” demişlerdir Kılıçdaroğlu’na. O da bu tavsiyeye uymuştur.
*
Bunun için yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
Paylaş