Paylaş
Bazen acayip demokratik, acayip şaşırtıcı, acayip alkışlanacak açıklamalar yapar.
Mesela...
“Ey ABD! Senin bize verecek hukuk ve demokrasi dersine ihtiyacımız yok” diyerek ABD’ye rest çeker. Amerika’nın Türkiye’den Doğu Akdeniz, Ege, Kıbrıs, Suriye’de taviz istediğini söyleyip... “Asla taviz verilmemeli” der.
*
Bütün bunlara bakıp...
“Hah işte! Milli muhalefet budur” falan diye umutlanırım.
*
Ve fakat aynı Engin Altay...
Bazen de bana saç baş yolduran açıklamalar yapar.
*
Mesela...
“Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok” der.
*
Son bombası ise şu oldu Engin Altay’ın:
*
CHP’ye yakın bir televizyon ekranında Erdoğan eleştirisi yaparken “Menderes’in sonunu” hatırlattı. “Aman efendim, bu olmadı şimdi, çok yanlış anlaşılır bu sözleriniz, düzeltseniz iyi olur” falan uyarıları alınca da...
Menderes’in idam edilmesinin ne kadar da kötü bir şey olduğunu ifade etmek zorunda kaldı.
*
Menderes’in sonuyla siyasetçi korkutmak, yakın siyasi tarihimizin milli sporudur.
Demirel’e bu sonu hatırlattılar, Özal’a hatırlattılar, Erbakan’a hatırlattılar.
En çok da Erdoğan’a hatırlattılar.
*
Kısacası...
Akıllanmadılar, akıllanmıyorlar, akıllanmayacaklar.
BİLDİĞİM KADARIYLA YENİ BAKANLAR
DERYA YANIK: Televizyon tartışmalarından tanıyorum kendisini. İktidar cenahının önemli tartışmacılarındandı ekranlarda. Tarafsız Bölge’ye de sıkça konuk olmuşluğu vardır. Hukukçu kimliğiyle girerdi tartışmalara. Tartışma sertleştiğinde o da sertleşirdi. Kadın hakları konusunda, İstanbul Sözleşmesi konusunda iktidarın tutucu kesimleriyle tartışmalara da girişmiştir. Bilinmeyen bir tarafı da yerel siyasetten gelmesi. Bakalım nasıl bir bakanlık performansı sergileyecek?
*
VEDAT BİLGİN: “Sağ entelektüel örneği ver” deseler, ilk söyleyeceğim isim Vedat Bilgin’dir. Üslubu temiz, gündelik polemiklerden kaçınan, nezaketi asla elden bırakmayan, hep entelektüel birikime dayanan, her zaman belli bir düzeyi gözeten bir isimdir. “Çalışma Bakanlığı ne alaka?” diyecek olanlara da şunu söylemek isterim: Sendikaların geleceği konusu üzerine akademik çalışmalar yapmıştır. Performansını hep birlikte göreceğiz.
*
MEHMET MUŞ: AK Parti Grup Başkan Vekili olarak tanıdım kendisini. Ama uzaktan. Hiç tanışmadım kendisiyle. Bakan olunca haberlerde yaşından da söz edildi. Meğer 1982 doğumluymuş. Yani 38 yaşında... Oysa fotoğraflarına, ekrana yansıyan görüntülerine bakınca... Bu kadar genç olduğunu düşünmemiştim. Hukukçu olduğunu sanıyordum. Meğer işletmeciymiş. Meclis performansı gayet iyiydi. Bakalım bakanlık performansı nasıl olacak?
RUHSAR PEKCAN OLAYI
KENDİ şirketinden bakanlığa dezenfektan satmak da neyin nesi?
*
Ama ucuza satmış.
Ama dezenfektanları pek kaliteymiş.
Ama şöyleymiş.
Ama böyleymiş.
*
Bırak satmayı...
Bağışlasan bile kurtarmaz.
*
Nitekim kurtarmadı da.
ÖZKÖK’ÜN US RÖPORTAJI, ERGİN’İN ENTÜBE YAZISI
DÜNKÜ Hürriyet’te iki yazıyı su gibi okudum:
*
ERTUĞRUL ÖZKÖK: Ertuğrul Özkök’ün kıymetli doktorumuz Prof. Melih Us ile yaptığı röportaj. Hem sorular hem cevaplar şahaneydi. Öyle usta işi bir röportaj çıkarmış ki Özkök, okurken “burada şu sorunun tam sırası” diyorsun, “hop” o soru geliyor. Cevaplara gelince... Melih Us, başka hiçbir ajanda taşımadan her şeyi anlaşılır kılmış.
*
SEDAT ERGİN: Sedat Ergin’in “Entübe Edilirken Yoğun Bakım Odasına Son Kez Bakmak” başlıklı yazısı... Muhteşem bir yazı. Her gün turkuaz tabloda vefat sayılarını görüyoruz ya... İşte o sayıların ne anlama geldiğini çok etkileyici bir üslupla anlatmış Sedat Ergin. Yazıyı okuyup bitirdiğimde... “Kurallara uymamak bir cinayettir” hükmünü verdim.
GÜNDE 45 TWEET ATARSAN
Muhakkak dilin sürçer.
Muhakkak gaf yaparsın.
Muhakkak geyiğe sararsın.
Muhakkak eski tweetlerin başına bela olur.
Muhakkak çok açık verirsin.
Muhakkak fazla konuşmuş olursun.
Muhakkak saçmalarsın.
Muhakkak malzeme verirsin.
Muhakkak pişman olacağın bir şeyi yazmış olursun.
*
Bu işin kararı şudur:
Haftada iki tane, bilemedin üç tane...
Yeter de artar bile.
ARZU SABANCI’NIN “EVDE KAL” ÇAĞRISI
BOĞAZ manzaralı kocaman yalısının bahçesinden seslenmiş Arzu Sabancı.
“Evde kalın. Evinizin kıymetini bilin. Korona çok fena” falan diye...
*
Millet de “Sendeki ev bizde olacaktı, korona bitse de evden dışarı çıkmazdık” falan türü kafa bulan mesajlar yazmış Arzu Sabancı’ya.
*
Bence Arzu Sabancı, o mesajında sıradan ahaliye seslenmiyordu.
*
Büyük ihtimalle...
Oğullarına şöyle bir subliminal mesaj veriyordu:
*
“Çocuklar! Saçmalamayın. Evde kalın. Sokağa çıktıkça elinize yüzünüze bulaştırıyorsunuz her şeyi. Bakın! Güzel bir eviniz var. Evde kalın. Kredi kartlarınızı iptal ettirmeyin bana”.
Paylaş