Paylaş
Herkes bunun nedenini merak ediyor.
Benim elimde iki temel neden var:
*
Birinci neden: Bir kulis bilgisine dayalı.
*
İkinci neden: Kişisel bir tahmine dayalı.
*
Aldığım kulis bilgisi şöyle:
*
YÖK, Melih Bulu’dan rahatsızmış.
Ve bu rahatsızlık, haftalardır ifade ediliyormuş.
Görevden almada işte bu rahatsızlığın payı büyükmüş.
*
Kişisel tahminim ise şudur:
*
Altı ay gibi uzun bir süre içinde Melih Bulu... Üniversiteyi toparlayamadı, ortaya çıkan hoşnutsuzluğu gideremedi, akademisyenlerin hiç değilse bir bölümünü olsun ikna etmeyi başaramadı, tepkileri dindiremedi, süreci iyi idare edemedi.
Ve sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Melih Bulu’yu görevden alıverdi. Üstelik Melih Bulu’nun haberi olmadan yaptı bunu.
*
Bulu’nun görevden alınmasının 15 Temmuz’a denk gelmesine gelince...
“Tatsız bir tesadüf” dışında bir gerekçe bulamıyorum.
İLBER HOCA ÇOK HAKLI: FETÖ’DE ZEKÂ YOKTU
HÜRRİYET’in 15 Temmuz için hazırladığı ekte İlber Hoca’nın yazısını okurken...
Bir cümlesi, çok dikkatimi çekti.
Şöyle diyordu İlber Hoca:
*
“FETÖ hareketi, çok zeki insanların dahil olduğu bir hareket değildir.”
*
Yüzde bin beş yüz katılıyorum bu saptamaya.
50 yıldır “Altın nesil yetiştireceğim” diye varını yoğunu eğitime harcamış bu hareketten...
Siyaset bilimci olarak çıka çıka Emrullah Uslu çakalı çıktı.
Gazeteci olarak çıka çıka çapsız Âdem Yavuz Arslan çıktı.
Bir tane dünya çapında mühendis yetiştiremediler. Bir tane ortalamanın azıcık üstünde fen bilimci yetiştiremediler. Onca okulları vardı, Uğur Hoca ve Özlem Hoca gibi parlak isimlerin kıyısına bile ulaşamadılar.
*
Başardıkları tek şey şuydu:
Zekeriya Öz türü adamları, devletin kademelerine yerleştirmek.
Bunun için de zekâ gerekmiyordu.
Kurnaz bir organizasyon yetip de artıyordu bile.
*
Kısacası...
İlber Hoca haklıdır, FETÖ’cüler zeki kişiler değillerdi.
*
Zeki olmamaları da doğaldır.
Hiçbir parlak beyinli genç, haşhaş çekmiş gibi abuk sabuk bir adamın peşinden gitmeye katlanamaz.
ORDU VALİSİ’NİN YETİM VE ÖKSÜZLERE UZATTIĞI EL
“HADSİZE had bildirmek, yetim ve öksüze kaftan giydirmek gibidir” sözünü pek severim.
Ama yetime ve öksüze soyut kaftan giydirmek yerine somut kaftanlar giydirilmesini tercih ederim.
Ordu Valisi Tuncay Sonel, işte böyle somut bir işe imza atmış.
Ordu genelinde tespit ettirdiği 2 bin 112 yetim ve öksüz çocuğa birer mektup gönderip “Özlemini çektiğin şey nedir?” sorusunu sormuş. Çocuklardan cevaplar yağmış. Çocuklar en çok bilgisayar, bisiklet, telefon, tablet, genç odası, televizyon, çamaşır makinesi, oyuncak, gitar, kitap seti ve yavru köpek istemişler. Vali Sonel de hayırseverlerin katkılarıyla bu taleplerin her birini yerine getirmiş.
*
İşin içinde yetim ve öksüz çocuklara gösterilen özen varsa... Ben de orada hissediyorum kendimi. Teşekkürler Vali Bey.
O TAMAHKÂR FOTOĞRAFI VERMEYECEKTİN ŞAHAN
ÜZERİNDE “Özel Mülktür Girilmez” yazan tabelayı, büyük bir iştahla halka açık olması gereken kıyıya yerleştirmeye çalışıyordu Şahan.
Yeryüzünün en sevimsiz tabelasıdır “Özel Mülktür Girilmez” tabelası.
*
Şahan’ın “Kaz Dağları’na destek verdim, o yüzden beni linç ediyorlar” diye ağlaşmak yerine... “Keşke o tamahkâr fotoğrafı vermeseydim” diye özeleştiri yapması çok daha münasip kaçardı.
PARASAL KARŞILIKLARI
Zekeriya Öz ile Akın İpek, 105 milyon liralık ödülle aranıyormuş. (Akın İpek’i bilmem de Zekeriya için fazla geldi bana bu miktar.)
*
Ekrem Dumanlı için belirlenen ödül miktarı ise 32 milyon liraymış. (Önder Aytaç için belirlenen rakamla aynı. Bunun fiyatı biraz daha fazla olabilirdi.)
*
69 milyon lira, Emrullah Uslu çakalına biçilen ödül miktarıymış. (Ekrem Dumanlı, bu duruma isyan etmesin de kim etsin?)
*
Adil Öksüz için konan ödül miktarı bayağı yüksek: 410 milyon. (Para ödülü olmasa da bunu ihbar etmeye hazır milyonlar var.)
*
Peki ya Fetullah? Onun için belirlenen miktar da 410 milyon. (Senin değerin Adil Öksüz’ün değeri kadar demek istediler sanırım.)
15 TEMMUZ’DAN SONRA YAZDIĞIM ATATÜRK YAZISI
ÇOK okunan, çok konuşulan, çok paylaşılan bir yazıydı 15 Temmuz’dan bir hafta sonra yazdığım Atatürk yazısı.
*
15 Temmuz gerçeğiyle karşılaştıktan sonra Atatürk’ün kıymetini çok daha iyi anladığımı vurgulayan bir yazıydı.
*
Açtım, okudum o yazıyı.
15 Temmuz’un üzerinden 5 yıl geçtikten sonra “Az bile yazmışım” diyorum.
*
Fakat o yazıya kendilerini Atatürkçü olarak gören kesimlerin gösterdiği, “Çok geç kaldın, yeni mi anladın, ha şöyle yola gel” türü tepkileri hatırlayınca...
Atatürk’ün kıymetini anlamanın önündeki en büyük engelin bu tür sekter Atatürkçüler olduğunu fark ettiğimi de belirtmeyi borç bilirim.
Paylaş