"Ay Gülben bir harika! Yeni albümünün 6 ve 3 numaralı parçaları bu yaza kesin damgasını vuracak" türünden bir "gazlama cümlesi" okusam...
Ya da...
"Ajda fırtına gibi geliyor kardeş" tarzı bir pohpohlama operasyonuyla karşılaşsam...
İfrit olurum.
Çünkü...
Ben bilirim ki:
"Sezen’den iki şarkı, Nazan Öncel’den bir parça ve ille de birkaç Şehrazat şarkısı" şeklinde değişmez bir formüle yaslanan "projecilik", insandan insana geçen şarkıları ortaya çıkaramaz.
"Sezen’den şarkıyı kaptım mı iş tamam" yaklaşımından müthiş bir yaratıcılık çıkabilir mi?
Ya da "Şehrazat benim canım" diye bir demeç patlatıp arkayı sağlama alma çabasından, sahici ve samimi bir albüm kotarmak mümkün müdür?
İşte görüyoruz:
Her türlü gazlamaya, pohpohlamaya, onca promosyona, eş dost övgüsüne karşın, yeni şarkılardan oluşan albümler beklenen ilgiyi görmüyor.
Moda deyimle ortalık yıkılmıyor.
Mesela...
Mahsun albüm çıkarmış, haberiniz var mı?
Ajda’nın albümünden dişe dokunur kaç şarkı çıktı?
Gülben’in hangi şarkısı, bırakın bütün bir yazı, herhangi bir öğleden sonraya damgasını vurabildi?
Kısacası bu "yüksek bütçeli" dev projeler, fırtına falan bir yana, meltem bile estiremiyorlar.
***
Oysa asıl fırtına bambaşka bir yerde esiyor.
Hepimizin ortak hafızasında silinmez bir yer edinmiş eski şarkılar, albümlerin er meydanı sayılan İstiklal Caddesi’ne damgasını vuruyor.
Sıfır tanıtımla çıkan bu mütevazı albüm, haftalar boyunca liste başı oldu.
Başta "Sevemedim Karagözlüm" olmak üzere birçok "eski şarkı" herkesin diline düştü.
Ve üç gündür Belkıs Özener’in açtığı bu "nostalji kulvarı"ndan giden iki yeni albüm var piyasada.
Kalan Müzik’ten çıkan ve eski Türk filmlerindeki unutulmaz şarkıları bir araya getiren "Artık Sevmeyeceğim" ile "Aşkın Kanunu" adlı albümler, ilk üç günde liste başı oldu.
İki albümde Nesrin Sipahi’den Güzide Kasacı’ya, Handan Kara’dan Şükran Ay’a, Sevim Tuna’dan Nigar Uluerer’e bir döneme damgasını vurmuş unutulmaz yorumculardan "bir yangının külünü yeniden yakıp geçen" şarkılar var.
Öztürk Serengil ve Sadri Alışık gibi iki dev oyuncudan "matrak" şarkılar da iki albümün sürprizleri.
***
Peki işin sırrı nerede?
Hadi kibrinden ve hesapçılığından hiç hazzetmediğim halde Murathan Mungan’dan bir dizeyi ödünç alayım:
Sakın işin içinde "Biz büyüdük ve kirlendi dünya" meselesi yatıyor olmasın?
Yoksa...
"Parayı bastırarak satın alınmış şarkılar"ın insana dokunmasının, değmesinin imkansızlığı sorunsalıyla mı karşı karşıyayız?
Belki de...
Hepimiz hıçkırıklarla sarsılıp, o saf ve masum çocukluk günlerimizin naif, hakiki, hesapsız günlerinin özlemiyle yanıp tutuşuyoruz.
Ve "eski şarkılar", o özlemi biraz olsun dindiriyor.
Çankaya barometresi
BUGÜN itibarıyla son durum şudur:
Tayyip Erdoğan’ın aday olma ihtimali: Yüzde 30.
Erdoğan dışında AKP içinden ılımlı ve iddiasız bir ismin aday olma ihtimali: Yüzde 60.
Erdoğan dışında AKP içinden iddialı bir ismin (örnek: Mehmet Aydın) aday olma ihtimali: Yüzde: 5.
Meclis dışından demokrat bir isme (örnek: Kemal Derviş) yönelme ihtimali: Yüzde 5.
Meclis dışından zinde kuvvetlere yakın bir ismin (Örnek: Bir emekli asker) şansı: Yüzde: 0.
Baykal’ın ya da AKP karşıtı bir CHP’linin (Örnek: Ali Topuz) şansı: Yüzde 0.