Paylaş
Oysa Malazgirt ile 30 Ağustos...
Ayrılamaz, ayrılması teklif dahi edilemez bir bütündür.
*
Daha önce de yazmıştım.
Yineliyorum:
*
- Malazgirt anahtardır, 30 Ağustos kilit.
- Malazgirt başlangıçtır, 30 Ağustos sonuç.
- Malazgirt tapudur, 30 Ağustos tapunun tescilidir.
- Malazgirt yurt edinmedir, 30 Ağustos yurda sahip çıkmadır.
- Malazgirt “geldik” mesajıdır, 30 Ağustos “gitmiyoruz” mesajıdır.
- Malazgirt bir yanımızdır, 30 Ağustos öbür yanımızdır.
*
İkisini birbiriyle yarıştırmak, dövüştürmek, vuruşturmak...
Yeryüzünün en nafile uğraşları arasında ilk 10’a girer.
CİNNET GEÇİRDİ ÖLDÜRDÜ DEMEYELİM
BABALARIN yüz karası bir adam, İzmir’de dört çocuğunun üzerine kurşun yağdırdı.
Üç güzel çocuk can verdi. Çocuklardan biri ağır yaralı.
*
Gerekçe?
Eşi terk ediyormuş adamı.
Adam da buna bozulmuş, cinnet geçirmiş.
Haberlerdeki “anlatı” bu.
*
Oysa bir anlık öfkeyle yapmıyor adam bunu. Anlık cinnet falan değil bu.
Planlamış adam.
Çocuklara “Sizi annenize götüreceğim” demiş. Yolculuğa çıkarmış çocuklarını. Daha önceden saptadığı cinayet mahalline götürmüş.
Kendini bir anlığına kaybeden adamın yapacağı şeyler değil bunlar. Açıkça planlı bir katliam bu.
*
Ayrıca cinnet geçirmiş olsa ne olacak? Bir anlık öfkeye kapılsa ne olacak?
Cinnet geçirdiyse, bir anlık öfkeye kapıldıysa çeksin kendini vursun, çocuklardan ne istiyor?
*
“Cinnet geçirdi öldürdü” cümlesi, cinnet geçirmeyi çocuk katliamının gerekçesi haline getirmeye çok müsait gibi görünüyor.
Bundan sakınmalıyız.
Teklifim şudur: Sadece kendini öldürmekle yetinmeyip başka cinayetlere de bulaşanların cinnetini, cinnetten saymayalım.
EV KİRASINI ALTINA BAĞLAYAN EV SAHİBİ
MALATYA İlahiyat Fakültesi profesörü Ali Duman, Ankara Altındağ’daki evini kiraya verirken kiracısına şöyle demiş:
*
“Her ayın 15’i geldiğinde Kapalıçarşı’da gram altın kaç liraysa, 7 gram altını onunla çarparak kirayı belirleyelim. Aylık kira 7 gram altın olsun.”
*
Belki doğru ve hakkaniyetli bir yöntemdir. Olaya çok egemen değilim.
Sadece şu kadarını söylemek isterim:
*
Kirayı altınla istemek, bir anlamda evi altın gibi görmek gibidir. Evine baktığında çil çil altın gören bir ev sahibinin kiracısı olmak mı? Aman kalsın. Çok mersi.
TİMURTAŞ HOCA’NIN OĞLU
TİMURTAŞ Uçar, 70’lerin sonu 80’lerin başında fırtınalar gibi esen bir vaizdi.
Vaaz kasetleri kapışılırdı.
Vaazlarında toplumsal sorunlara dikkat çeken Timurtaş Hoca, etkili bir hatipti. Üslubu sertti. Sesini yükseltir, alçaltır, teatral bir havayla dinleyenlerini hop oturtup hop kaldırırdı.
*
Aradan yıllar geçti. Timurtaş Hoca unutuldu.
Bir arkadaşım dedi ki:
“Duydun mu? Timurtaş Hoca’nın oğlu, Milli Piyango’nun başına getirildi.”
Birkaç hayret nidası. “Yapma ya” tepkisi. Şaşkınlık.
Ben tanışmadım ama sağdan soldan edindiğimiz izlenimlere göre çok başarılı bir bürokratmış Hoca’nın oğlu Bekir Yunus Uçar.
*
Bekir Yunus Uçar vefat etti geçtiğimiz günlerde.
En son Türkiye Motosiklet Federasyonu Başkanlığı görevini yürütüyormuş. Demek ki motosiklete de merakı varmış.
*
Timurtaş Hoca, 56 yaşında kalp krizinden ölmüş. Oğlu Bekir Yunus Uçar ise 51 yaşında kalp krizinden vefat etti. İkisi de görece genç öldü. İkisine de rahmet diliyorum.
ÖZCAN DENİZ OLAYINA ŞİİRLİ YAKLAŞIM
ÖZCAN Deniz ile ailesi arasında gittikçe çirkinleşen bir kavga var.
Özcan Deniz, ailesine “Bıktım sizden, istemiyorum artık sizi” diyor.
Ailesinden ise “Özcan’ı bize karşı sinsi eşi dolduruyor ” türü açıklamalar geliyor.
Atışıyorlar, savaşıyorlar, suçluyorlar, şantaj yapıyorlar falan. Üstelik bütün bunları kamu önünde yapıyorlar.
*
Ece Ayhan’ın “Mor Külhani” adlı enfes şiirinde şöyle bir dize vardır:
*
“Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler.”
*
Bu dizeyi, Özcan Deniz vakasına şöyle uyarlamak mümkün galiba:
“Aileler ailelikten sessizce çekilmesini bilmelidir abiler”.
TUNCAY ÖZKAN’A KÜFÜR
TUNCAY Özkan ne yaptı? Cumhurbaşkanı’na hakaret etti.
Yaptığı edep / adap tanımamazlıktı.
Amacı ise şuydu: CHP içinde yeniden sivrilip popüler olmak.
*
Umduğunu bulamadı Tuncay Özkan. Cumhurbaşkanı’na hakaret ederek bile siyasi kariyerini kurtaramadı.
CHP içinde Özkan’ın yaptığını doğru bulmayanlar çok.
*
Olaylar böyle ilerlerken AK Parti Elazığ Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı, düzeyi epey düşürerek Tuncay Özkan’a resmen küfür etti.
Ahlaki olarak süper yanlış bir tutumdur bu. Hakaret, küfür... Bunlardan uzak durmak şart.
*
Ayrıca bu küfür, Tuncay Özkan’ın da bayağı bir işine geldi.
“Bakın bana nasıl da küfür ediliyor” deme fırsatı elde etti.
Bu fırsatı da sonsuz kullandı.
CHP’NİN BİRLİK BERABERLİK MESELESİ
ÖZGÜR Özel, son zamanlarda “Bizim partide ayrılık gayrılık yok. Hepimiz bir ve beraberiz. Aramızda hiçbir sorun yok” mesajı vermek için çok özel bir çaba sarf ediyor.
*
Parti içindeki rekabet alanlarının üzerine gidiyor, partinin önemli isimlerini bir araya getiriyor, fotoğraflar veriyor. Yetmiyor. “Partimizde çekişme bekleyenler avuçlarını yalarlar” diye haykırıyor.
*
Birlik ve beraberlik görüntüsü vermek iyidir ama bunu fazla abartmamak gerekir.
Çünkü abartılırsa...
“Var olan çekişmenin üstünü örtmeye çabalıyor” derler. En azından böyle bir izlenim verilmiş olur.
*
Ayrıca CHP içindeki gerilim / ayrışma / çekişme görüntüsünü, CHP yandaşı medyacılar besleyip büyütüyorlar.
CHP yandaşı medyadaki görünüm değişmediği müddetçe...
Özgür Özel, istediği kadar birlik beraberlik türküsü söylesin, nafile oğlu nafiledir.
Paylaş