Paylaş
Başbakan Erdoğan bir ameliyat geçirdi mi?
Geçirdi.
Ameliyatın ardından “Şu ameliyatı geçirdi, şimdi sağlık durumu iyi” şeklinde resmi açıklama yapıldı mı?
Yapıldı.
Peki ne isteniyor daha fazla?
Ortada “Başbakanlığı yürütmeye engel bir sağlık sorunu” falan mı var?
Yok.
O halde “İlle de ayrıntı, ille de ayrıntı” diye tutturmak, mahremiyet avcılığı yapmak değil midir?
* * *
Sadece “mahremiyet avcılığı” mı yapılıyor?
Ne gezer!
Bir de Başbakan’ın ameliyatı üzerinden muhalefet geliştiriliyor.
Ameliyatı yapan cerrah, “Tam Gün Yasası”nı delmiş falan...
Ne yani?
Başbakan istese “Rabbime sordum Cleveland dedi” tavrı koyamaz mıydı?
Houston’a falan gidemez miydi?
Adam gitmiş, bir üniversite hastanesinde bir Türk doktora ameliyat olmuş.
Bunun hiç mi önemi yok?
* * *
Başbakan’a sinir olmaya ya da Başbakan’a muhalefet etmeye sonuna kadar evet.
Mahremiyet ihlaline ya da sağlık sorunları üzerinden muhalefet geliştirmeye sonuna kadar hayır!
Çok açık bir çağrı
Tutuklamaların cezaya dönüşmesinden...
- Cumhurbaşkanı memnun değil.
- Başbakan memnun değil.
- Adalet Bakanı memnun değil.
- Siyasi partiler memnun değil.
- Yandaş hukukçular memnun değil.
- Karşıt hukukçular memnun değil.
- Liberaller memnun değil.
- Sosyalistler memnun değil.
- Muhafazakârlar memnun değil.
- Kemalistler memnun değil.
- Milliyetçiler memnun değil.
- AB memnun değil.
- AİHM memnun değil.
* * *
Buradan açık çağrıda bulunuyorum:
Eğer tutuklamaların cezaya dönüşmesinden memnun olan bir Allah’ın kulu varsa...
Ne olur ama ne olur...
Gerekçelerini yazarak bana yollasın, noktasına virgülüne dokunmadan yayınlayacağım. Söz.
Destursuz bağa girdim
Federasyon’un suçu ne?
TAMAM, sonuçta bir futbol acemisiyim...
Ama bu konuda acemi olmam Türkiye Futbol Federasyonu’nun UEFA karşısında sergilediği acemiliği, korkaklığı, tehditlere boyun eğişi fark etmeme engel değil.
Türkiye Futbol Federasyonu yetkililerinin, Türkiye’de incelemelerde bulunan “UEFA Müfettişi”ne, “Fenerbahçe şike yapmıştır, bütün deliller elde” demiş olabileceklerine ben de ihtimal vermiyorum.
“UEFA Müfettişi”nin gerçekleri yazdığına ben de inanmıyorum.
Fakat buna rağmen...
Fenerbahçe camiasında baş gösteren Türkiye Futbol Federasyonu’na yönelik kuşkuları da anlayabiliyorum.
Çünkü...
Federasyon yetkilileri, “UEFA Müfettişi”nin söylediği yalanlar karşısında son derece pasif, son derece cılız, son derece alttan alıcı tepkiler geliştiriyorlar.
Yeri göğü yıkmıyorlar. İftiranın, yalanın peşine düşmüyorlar.
Fenerbahçe yetkililerine cevap verme konusunda gösterdikleri gayretin dirhemini bile sergilemiyorlar.
İşte bu durum nedeniyle...
Fenerbahçe camiası, Türkiye Futbol Federasyonu’nun son çıkışlarını bir tür “suçlulara özgü telaş” ile yapılmış çıkışlar olarak algılıyor.
Tahammülsüz adam
OKAN Bayülgen’den söz ediyorum.
Güya cesur. Güya didiklemeci. Güya eleştirel. Güya cesur.
Ama gelin görün ki bir kusurcuğu var: Tahammülsüz.
Kendisi herkese laf dokunduruyor ama birileri ona laf dokundurdu mu anında çirkinleşiyor.
Üstelik adam akıllı bir laf dokundurma da yok ortada...
* * *
“4 Yüz” ekibinin “Türkiye’nin en sinir 10’u” listesine bir bakalım:
- Sedat Ergin’in listesinde Okan Bayülgen yok.
- Benim listemde de yok.
- Ertuğrul Özkök’ün ana listesinde adı yok ama ek kontenjanda var. Üstelik övgüyle yer alıyor burada. Özkök şöyle diyor onun için: “Taammüden gıcık olduğu, kimseyi iplemediği, gerektiğinde kapıyı çarpıp gidecek kadar başına buyruk olduğu için.”
- Enis Berberoğlu’nun listesinde açıkça yer alıyor. Şu şekilde: “Okan Bayülgen, şöhretini sinir ederek kazandı. Hani Kemal Tahir’in ‘Mike Hammer’ romanlarında geçen bir lafı vardı: ‘Yumruklarımla sevişir, dudaklarımla dövüşürüm’ diye... İşte o misal, seyircisiyle tersine ilişki kurdu. Gıcık olanın da izlemesi bu yüzden.”
Sonuç?
Ortada kızacak, çığırdan çıkacak, deliye dönecek bir durum yok.
Fakat gelin görün ki Okan Bayülgen, Twitter’da küfre yakın sözlerle yaklaştı bu olaya.
Ne diyelim? Kalibresi bu kadarmış.
* * *
Ama yine de bir özeleştiri versek yeridir: Sanırım biz hatayı, bu adamın adına yer vererek yaptık. “Gıcık” diye bile söz edilmeye değmezmiş.
Paylaş