Paylaş
Savcı Zekeriya Öz, çok iyi kumpas kurardı.
Üstüne yoktu kumpas kurma hususunda.
*
O kadar iyi kumpas kurardı ki...
Ülkenin ordusunun emanet edildiği koca Genelkurmay Başkanı’nı, “terör örgütü lideri” diye iki yılı aşkın bir süre hapislerde yatırabilmişti.
*
Zekeriya Öz kumpas kurarken...
Çalışırdı, çabalardı, delil uydururdu, eldeki deliller yetmezse yeni deliller sokuştururdu, kaotik dijital oyunlarla süper karmaşık iddiaları birbiri ardınca boca ederdi, medyadaki adamlarını höykürtürdü, incelikli manipülasyonlar yapardı, sofistike yöntemlerle iftira atardı, müthiş bir organizasyon yapardı falan...
*
Her şey bozulduğu gibi...
Zekeriya Öz’ler de bozuldu.
*
İşte bakın:
Yeni Zekeriya Öz olmaya hevesli bir savcımız, almış eline Ethem denilen adamın çıkardığı gazetelerin en pespayesinin, en ilkesizinin, en serseminin en palavracı birinci sayfasını...
Doğan Grubu’na “terörist suçlaması” ile soruşturma açıyor.
*
Savcı Bey!
Savcı Bey!
Farkındayım.
Kumpasta Zekeriya Öz’ü geçebilmeniz pek mümkün değil.
Ama bari bir parça çaba gösterin yahu!
Delil uydurun, sokuşturma yapın, yalancı gizli tanık bulun, incelikli bir-iki manipülasyon deneyin falan.
Bu kadar bedavacılık yakışmıyor ama.
Yeter be yeter!
OSLO’da PKK ile gizli görüşmeyi biz mi başlattık da bize “TERÖRİST” diyorsunuz?
*
Öcalan’a çalışma ofisi hazırlayıp kendisiyle masaya biz mi oturduk da bize “TERÖRİST” diyorsunuz?
*
Osmanlı’nın en sembolik mekânı olan Dolmabahçe Sarayı’nda HDP heyeti ile mutabakatı, şatafatlı bir törenle biz mi dünyaya duyurduk da bize “TERÖRİST” diyorsunuz?
*
Kandil ile İmralı arasında biz mi mekik dokuttuk da bize “TERÖRİST” diyorsunuz?
*
Öcalan’ın mesajlarını Diyarbakır meydanında biz mi okuttuk, bu mesajı bütün televizyonlardan canlı olarak biz mi yayınladık, gazetelerde çarşaf çarşaf biz mi bastırdık da bize “TERÖRİST” diyorsunuz?
*
Havuz gazetelerinde günlerce ve sayfalarca “Öcalan çok süper biri” diye yazdıran biz miydik de bize “TERÖRİST” diyorsunuz?
*
Ünlü Kürt ozanlarının elinden tutarak kürsülere çıkarıp hem Öcalan’ın hem de barış sürecinin alâyıvalâ ile propagandasını biz mi yaptık da bize “TERÖRİST” diyorsunuz?
*
PKK terör örgütü, “Çözüm Süreci” boyunca saldırılarını sürdürürken, asfaltlara mayınlar döşerken, şehirlere mühimmat yığarken biz mi “aman görmeyin, aman ilişmeyin” dedik de bize “TERÖRİST” diyorsunuz?
*
“Terör örgütü maalesef mühimmat döşemiş” diye tarihin asla affetmeyeceği bir büyük gafleti biz mi itiraf ettik de bize “TERÖRİST” diyorsunuz?
*
Öcalan’a methiyeler düzen adamları biz mi milletvekili yaptık, bu arsız ve ahlaksız şahsiyetleri hiç utanmadan gazete basmaya biz mi azmettirdik de bize “TERÖRİST” diyorsunuz?
*
Yeter be yeter
*
Öcalan’la sanki ayrı bir devletin başıymış gibi masaya oturan sizsiniz.
HDP ile mutabakat imzalayıp bunu uluslararası bir anlaşma gibi sunan sizsiniz.
Öcalan’ın mesajlarını “tarihi belge” diye meydanlarda okutan sizsiniz.
Kürt şarkıcılara “Megri Megri” diye şarkılar söyleten sizsiniz.
“Süreç bozulur, oylarımız düşer” korkusuyla PKK’nın mühimmat yığmasına göz yuman sizsiniz.
PKK terör örgütü, yollara mayınlar döşerken görmezden gelen sizsiniz.
Çözüm süreci yürüsün diye adamlarınıza “Öcalan çok harika, çok süper biri” diye mesajlar attıran sizsiniz.
Bütün bunlar kabak gibi ortadayken...
Bize “TERÖRİST” diyen de sizsiniz.
*
Yeter be yeter!
Algı operasyonlarınızı...
Üste çıkma çabalarınızı...
Suçluyken güçlü olma hallerinizi...
Sorumluluktan kaytarma girişimlerinizi...
Suçu suçsuzun üstüne yükleme gayretlerinizi...
Kısacası şu gün gibi ortada olan meşhur pişkinliğinizi...
Alın da gidin başımızdan.
NOT: Ey okur! Sakın yanlış anlaşılmasın. Ben çözüm sürecine tam destek vermiş biriyim. Benim itirazım çözüm sürecine değildir. Benim itirazım şu üç şeyedir: BİR: Sanki o süreç hiç yaşanmamış gibi davranılıp yapılan her şeyin unutturulmasınadır... İKİ: Süreç boyunca sergilenen göz yummaların dünyanın en normal olayı gibi takdim edilmesinedir... ÜÇ: Kendi yaptıkları ortadayken, kendilerini temize çıkarıp bütün sorumluluğu başkalarının üzerine yıkma girişimlerinedir.
Dayak atacakken koruma talep etmek
ABDURRAHİM var ya Abdurrahim...
Hani şu AK Parti’nin bizim gazeteye taşlı-sopalı baskın veren milletvekili...
Daha düne kadar...
Babalanan, dayak atmaktan söz eden, “kodum mu oturturum” havası basan, beni hedef gösteren, evime gelmekten falan dem vuran, artistlik yapan, bana korkak falan diyen bu adam, dün kendisi için emniyetten “koruma” talep etmiş.
*
Babalanmalar, artistlikler falan hepten kolpa imiş meğer.
Hangi delikanlı bu hale düşse...
Yürekten üzülürüm.
*
Korkma Abdurrahim korkma!
Benden sana zarar gelmez ki.
Ev basmak, taş atmak, cam kırmak, dayak atmak benim kitapta yazmaz ki.
*
Ben sana “Gel hele gel” derken...
Sadece “Yumuşak başlıysam kim demiş uysal koyunum/Kesilir fakat çekmeye gelmez boynum” demek istemiştim.
Korkma la korkma.
Davutoğlu, heyhat!
EVİMİZE gelmekten, dayak atmaktan söz eden genç bir milletvekili için Başbakan Davutoğlu’nun yorumu şu:
“Gençler arasında, dost ortamında ifade edilmiş hususlar.”
*
Abdurrahim!
Sakın geri adım atma.
Sakın.
Bak...
Divan üyeliğini kaptın.
En az sekiz seçim milletvekilisin, garanti.
Saray arkanda.
Eh, Başbakan’ın da arkanda...
Devam aslanım.
Tehdide, dayak atarım demelere, hedef göstermelere devam.
Devam koçum.
Bu performansla ileride Davutoğlu’nun makamı bile senin olabilir.
Paylaş