Paylaş
*
MADDE İKİ: Türbe’nin Türk askerleri tarafından yerle bir edilmesine gelince... Türbe düşmanı IŞİD, o türbeyi zaten yıkacaktı. Sanırım bizimkiler, “Yıkmak IŞİD’e nasip olmasın, biz yıkalım... Biz yıkarsak tepki olmaz. Bize oy verenler, bizim yaptığımız hiçbir şeye tepki göstermiyorlar” şeklinde bir fikir geliştirdiler. Kimin fikriydi acaba? Necdet Paşa’nın mı,
Ahmet Paşa’nın mı?
*
MADDE ÜÇ: Toprak kaybetme meselesine gelince... Önemli olan nedir? Suriye’de yaklaşık 10 dönümlük toprak sahibi olmak değil midir? O toprağı kaybettik ama türbeyi Suriye’nin bir başka yerine taşımak suretiyle aynı ölçekte toprağa el koymuş olduk. Böylece ne ütmüş ne de ütülmüş durumdayız.
*
MADDE DÖRT: Çekilme? Normal... Türbeyi yıkma? Normal... Toprak kaybetme? Eh, yok sayılır... Bu durumda olup bitene “kahramanlık” denilebilir mi? Cevap veriyorum: Kahramanlık denilemez. “Rasyonel bir kurnazlık” denilebilir. “Kaçmıyor gibi yaparak kaçış” denir... “Belaya bulaşmadan usul usul tüyme” denilebilir.
*
MADDE BEŞ: Kahramanlık olması için ne gerekir? Mesela şöyle bir marşın söylenebiliyor olması lazım: “Şanı büyük Ahmet Paşa/Süleyman Şah’tan çıkmam diyor.” Olup bitene bakıldığında... Şanı büyük Ahmet Paşamızın, “Süleyman Şah’tan anında çıkarım arkadaş” dediği görülüyor.
*
MADDE ALTI: Aslında olup bitende eleştirilecek bir taraf yok... Eleştirilecek taraf iktidarın olayı sunuş biçiminde... “Destan yazdık, dünya bize hayran kaldı, Türk’ün gücünü gösterdik” türü hamaset edebiyatına sarılmasalar, fotoğraflarla algı operasyonu çekmeseler, bin türlü hava basmasalar... Pek mesele kalmayacak. Ama hem rasyonel bir kaçış planına imza atıp hem de “Plevne kahramanı Osman Paşa” havası atmaları fena halde sırıtıyor.
Kobani iyi ki düşmemiş
KOBANİ için canlarını dişlerine takıp dövüşenlere minnet duymalıyız.
*
Eğer “düştü/düşecek” denilen günlerde Kobani düşseydi...
Tankları Kobani’den geçirip...
“Şah Fırat Operasyonu”nu yapamayacaktık.
*
Teşekkürler Kobani direnişçileri!
AK Parti nereye?
İKİ haber okudum, nevrim döndü.
*
BİRİNCİ HABER:
Bir engelli vatandaş, AK Parti’den aday adayı olmuş... Yozgat İl Başkanı ile birlikte aday adaylığını açıklıyor... Engelli vatandaş heyecandan yanlışlıkla “AK Parti” yerine “AKP” diyor... Yozgat İl Başkanı, bunun üzerine bir celalleniyor ki... Sormayın... “Partinin adını doğru söyle” falan diye çıkışmalar falan...
*
İKİNCİ HABER:
Ankara’da bir belediye Tayyip Erdoğan’ın doğum günü münasebetiyle dini içerikli bir tören düzenlemiş ve bunu da panolarla duyurmuş... “Kutlu Doğum Haftası”nı andıran bir yaklaşımla düzenlenen törende dini sohbetler, ilahiler falan var...
*
Ey AK Parti!
Sana ne oldu böyle?
Bu mütekebbir eda nedir böyle?
Bu hoşgörüsüzlük, bu nobranlık, bu kibir neyin nesi?
Bu “lider kültü” oluşturma sevdası nedir böyle?
İçinizde bu tür şeylere itiraz edecek tek bir babayiğit de mi kalmadı?
“Tamam, Erdoğan’ı seviyoruz ama bu da olmaz ki” falan diyecek kudreti de mi yitirdiniz?
Sadece erkekler delikanlı olmaz
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, bir sosyal medya hesabı olan Fuat Avni’ye “Delikanlıysan çık ortaya” dedi ya...
Bazıları bu çıkışı “cinsiyetçi” bulmuş.
*
Erdoğan’ın “cinsiyetçi çıkış yapma” hususunda bir kaygısı var mıdır, yok mudur bilmiyorum ama “delikanlı” kelimesinin “cinsiyetçi” olmadığını biliyorum.
*
Delikanlılık, erkeklere özgü değildir. Kadınları da kapsar.
Hatta öyle delikanlı kadınlar vardır ki...
“Delikanlıyım” diye ortada süzülen nice adamı hacamat edip bırakırlar.
Oscar’a dair tezler
ŞUNU bir kez daha içlenerek anladık: Oscar için düzenlenen ödül töreni ile bizim düzenlediğimiz ödül törenleri arasında en az 60 sene var.
*
Birdman’in ödül almasına sevindim ama canım ve güzelim “Whiplash”ımız, biraz daha korunup kollanamaz mıydı?
*
Dinine, imanına doğru söyle ey jüri! “Büyük Budapeşte Oteli”, üç dandik ödülle geçiştirilecek film miydi? Nasıl kıydınız?
*
12 yıllık sabrın, 12 yıllık emeğin, 12 yıllık birlikteliğin, 12 yıl hiç kavga etmeden devam etmenin filmi olan “Boyhood”, bir tek “En İyi Yardımcı Kadın Ödülü”yle sepetlenir mi be!
*
Julianne Moore almış En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü... Yakışır ablamıza... Julianne Moore... Sen bizim her şeyimizsin.
*
“Paramparça... Aşklar ve Köpekler” adlı ilk filmiyle gönlümüzde taht kuran Meksikalı yönetmen Inarritu, içinde tesadüfler barındırmayan ilk farklı filmiyle ödülü kaptı. Demek ki Oscar’ın garazı tesadüflereymiş.
HÜSEYİN YAYMAN
Çarşamba Sohbetleri’nde
AK Parti’den aday adayı olan siyaset bilimci Hüseyin Yayman, hem adaylığını hem de çözüm sürecinde gelinen son noktayı anlattı.
Yarın Hürriyet’te...
Kaçmasın.
Paylaş