Paylaş
Kürt kimliğinin inkâr edilmesi... Ret ve asimilasyon politikaları... Kürtçe müziğin yasak olması... Kürtçe televizyonun hayal bile edilememesi... Terörle mücadelede sergilenen hukuksuzluklar... Dışkı yedirme... Köy yakma ve köy boşaltma...
*
Bugün itibarıyla “Kürt sorunu” dendiğinde aklımıza bunlar mı geliyor?
Tabii ki hayır.
Kimsenin aklına bunlar gelmiyor.
Çünkü bu sorunlar, zaman içinde çözülmüş sorunlar.
*
Peki o zaman soru gelsin:
Bugün itibarıyla “Kürt sorunu” diyenler, sorun olarak neyi ortaya koyuyorlar?
*
Aradım taradım. Araştırdım inceledim. Bilenlerle konuştum.
Ve çıkardığım sonuç şudur:
Bugün itibarıyla “Kürt sorunu” diyenlerin, sorun olarak dile getirdikleri iki ana konu var.
*
- BİR: Anadilde eğitim.
*
- İKİ: İdari özerklik.
*
Yani bu demektir ki...
Bugün itibarıyla “Ben Kürt sorununu çözeceğim” diye yola çıkanları uğraştıracak iki ana konu budur.
*
Şimdi en temel ve en gerekli soru geliyor:
*
Acaba CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bu iki ana konu hakkında ne düşünüyor?
*
Eğer Kemal Kılıçdaroğlu, bu iki konudaki yaklaşımını ortaya koyarsa...
Yürütülen tartışma, estirilen fırtına, içine girilen heyecan dalgası boş mu dolu mu, anlamış oluruz.
PAULO COELHO’NUN METE GAZOZ ÜZERİNDEN REKLAM ÇALIŞMASI
“OKÇU’nun Yolu” diye yeni bir kitap çıkarmış Paulo Coelho amcamız.
Kitabını da Mete Gazoz’umuza adamış.
*
Şöyle bir baktım:
Doğrudan Türkiye’ye seslenen bir sosyal medya faaliyeti içinde. Tamamen reklama kasmış. Çaktırmadan Türk okuruna yönelik süper bir pi-ar atağı yapıyor.
*
Biz Orhan Pamuk’a laf ederdik, reklamcı falan diye.
Paulo’yu görünce...
Orhan Pamuk’a reklamcı diyenin çarpılacağını düşünmeye başladım.
*
Ben en iyisi “Yüzyıllık Yalnızlık” okumaya yeniden başlayayım. Bu reklam çabasının ezdiği ruhuma ancak Gabriel Garcia Marquez iyi gelecektir.
MİNE G. KIRIKKANAT İTİCİLİĞİ DİYE BİR ŞEY VAR
MİNE G. Kırıkkanat, ekrana çıkıp şöyle şeyler söylemiş:
*
“Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi hakkında çok kapsamlı bir dosya var. Çok can alıcı bir dosya. Çok yakıcı bir dosya. Bu dosya yandaş basının elinde. Bende de var ama yandaş basın çıkaracak normal olarak. Öyle söylendi bana.”
*
Hiç takılmadım söylediği bu palavraya.
Zerre kadar da ciddiye almadım içeriği.
*
Ama ekrandaki konuşma ve anlatma biçimine şöyle bir bakınca...
İşin şu kısmını aşırı derecede ciddiye aldım:
*
Bir Mine G. Kırıkkanat iticiliği, şerri, fenalığı, kötü enerjisi, antipatisi var. Gerçekten var.
İBRAHİM TATLISES YILLAR SONRA KONSER VERİNCE
- Hayat devam ediyor duygusuyla doluyorsun.
- “Maraba Televole” devrine doğru yolculuk yapıyorsun.
- “İbo’nun kadınları”, bir bir gözünün önünden geçiyor.
- Çok erken “Devri geçti” hükmü vermemek gerektiğini idrak ediyorsun.
- 12 yıl sonra yeniden tahta çıkan bir imparatora bakar gibi bakıyorsun.
BEN DEMİYORUM AZİZ SANCAR DİYOR
BEN dedim.
“Yapmayın gençler, ülkenizi terk etmeyin” falan.
*
Tabii kimse beni dinlemedi.
*
O zaman “Dadaloğlu’m der ki” türü yaklaşımlar içeren Anadolu rock şarkılarının tarzıyla...
Aziz Sancar’dan destek alarak şöyle sesleneyim:
*
“Nobelli Aziz Sancar’ım der ki / Yapmayın gençler, terk etmeyin ülkenizi.”
İKİ KAMUSAL ALAN SAYGISIZLIĞI
- BİR: Adam takmış kulağına telefon kulaklığını... Bağıra bağıra konuşuyor. Öyle bir inletiyor ki ortalığı, bütün yüzler kendisine çevriliyor. Ve daha da fenası: Adam, yaptığı saygısızlığın farkında bile değil.
- İKİ: Sabah saatleri... Kafeye gidiyorsun... İlk müşteri sensin... Ve sürpriz! Gecenin geç vakti eğlence müziği olarak çalınabilecek süper enerjik müzik, sonuna kadar açılmış. Sen kısık sesli klasik müzik beklerken başına gelene bak!
CÜBBELİ AHMET’İN SON ÇIKIŞI ORTALIĞI KARIŞTIRDI
GEÇENLERDE Tarafsız Bölge’de...
İmam-hatiplere laf etti Cübbeli Ahmet.
*
Çocukların okullarda kafasının karıştığını iddia etti. Oradaki öğretmenlerin denetlenmediğini söyledi. Din adına yanlış konuşan kişilerin bu okullarda öğretmenlik yapabildiğini öne sürdü.
Ve böyle dedikten sonra...
Gözünü kameraya dikerek ahaliye “Çocuğunuzu imam-hatibe göndereceğinize normal okullara gönderin” dedi.
*
Ve işte bu çıkış, imam-hatiplileri çok ama çok kızdırdı.
*
Cübbeli Ahmet’in bir iki yanlış örnekten yola çıkarak koca bir imam-hatip camiasını töhmet altında bıraktığını söyleyerek Cübbeli’yi özür dilemeye davet ettiler. Ama Cübbeli özre yanaşmadığı gibi sözlerini biraz yumuşatarak da olsa sürdürdü.
*
Sonuç? Cübbeli, bu sefer sert kayaya toslamış durumda. Bu işten nasıl kurtulur bilemiyorum.
Paylaş