Kriz çıkınca... Deprem olunca... İktidar değişir mi
*
Ekonomik kriz çıkıyor.
Bizim muhalefet, hemen “Bu sefer tamam. Bu sefer gidiyorlar. Bu sefer biz geliyoruz” diye havaya giriyor.
*
Deprem oluyor.
Bizim muhalefet, hemen “Bu da götürmezse ne götürecek? Bitti işleri. Biz geliyoruz” diye havaya giriyor.
*
Oysa geniş seçmen kitleleri, sadece yaşadıkları sıkıntılara odaklanmıyorlar. Aynı anda geleceğe bakıyorlar ve umut arıyorlar.
*
Muhalefetin, krizler ve sıkıntılar nedeniyle oyunu değiştirmeye hazır ve istekli seçmene şu iki şeyi söyletmesi gerekiyor:
*
- BİR: Bu ekonomiyi ancak muhalefet toparlar.
*
- İKİ: Depremin doğurduğu sıkıntılar ancak muhalefetle aşılabilir.
Elimizi vicdanımıza koyarak şu soruya cevap verelim:
*
Son günlerde Altılı Masa etrafında sergilenen patırtılara kulak kabartan ortalama bir seçmen, “Türkiye’nin devasa sorunlarını muhalefet çözer” duygusuna sahip oluyor mudur acaba?
*
Sıkıntılar, krizler, sorunlar...
Bir iktidar değişiminin gerçekleşmesinin garantisi değildir.
*
Sıkıntılar, krizler, sorunlar...
Ancak bir iktidar değişiminin kapısını aralar.
*
Eğer muhalefet, umut olamazsa ve “Bunlar gelirse daha iyisini yaparlar” duygusunu veremezse...
O kapı küt diye kapanır.
*
Yılan hikâyesine dönen aday meselesi, masadan gelen dağınık mesajlar ve Akşener’in CHP’ye yönelik son veryansını...
Ortalama seçmende, “Ülke bunların elinde daha beter olur. Ben en iyisi bildiğimden şaşmayayım” duygusuna yol açabilir mi?
Tabii ki açabilir.
*
O zaman kitabın ortasından konuşayım:
*
Eğer bu sefer de AK Parti zafer kazanırsa...
Bu zaferde en büyük pay, muhalefetin olacak.
NEFRET EDİYORLARMIŞ BENDEN
SOSYETİK bir arkadaşımla buluştum geçen gün. “Benim çevremdekiler nefret ediyorlar senden” dedi.
*
“Evet, evet. Ben de o çevreden negatif elektrik almaktayım” dedim ve sordum: “Neden acaba?”
*
Çeşitli cevap denemeleri yaptı sosyetik arkadaşım. Ama kesin bir neden söyleyemedi.
*
Biraz düşündüm.
Neden nefret ediyorlar acaba benden?
*
Ne yapıyorum ben?
Muhalefete karşı edepsiz, haksız, düzeysiz bir üslupla mı yaklaşıyorum? Yooo. İktidarın ya da muhalefetin bayraktarlığına mı soyunuyorum? Asla... Toplumu ayrıştırmaya mı çalışıyorum? Haşa... Ayrımcı, ötekileştirici bir dil mi kullanıyorum? Tabii ki hayır... Kendimi siyasi taraflardan birinin militanı haline mi getirdim? Aman Allah korusun.
*
Sosyete nefret ediyormuş benden.
Madem öyle, tam da onların sevecekleri bir üslupla cevap vereyim:
Çok da fifi.
GÖRMEZDEN GEL SIRRI
HALK TV’ye çıkmış Sırrı Süreyya Önder.
Şöyle demiş:
*
“Konya Belediyesi, canını dişine takıp insan üstü bir çabayla bir sürü şey yaptı. Ben bunları görmezden mi geleyim?”
*
Görmezden gel Sırrı. Memleket delirmiş durumda. Sırf böyle dedin diye “iktidara yanaşıyor” derler. Aman dikkat.
OLAN ARINÇ’A OLDU
BÜLENT Arınç’ın “Seçim ertelensin” diye tutturmasının sonucu Arınç açısından küçük felakete yol açtı.
*
- İktidar, ilk kez çok bariz bir şekilde kendisine mesafe koydu. İktidar açısından bir ağırlığı olmadığı bayağı bir belirginlik kazandı.
*
- Muhalefet itibar ediyordu kendisine. Kemal Bey’le toplantılar falan... O da bitti gibi. Orayla da arasına bir mesafe girmiş oldu.
*
Asla “Pişmanım” demeyecektir kamu önünde. Ama kendisiyle baş başa kaldığında “Keşke hiç girmeseydim bu işe” dediğine bahse girerim.
BELLA HADİD
FİLİSTİN konusunda bir duyarlılık gerekir. Bella Hadid hemen atılır. Beyrut’ta facia yaşanır. Bella Hadid harekete geçer.
İşte en son ülkemizde yaşanan deprem faciası nedeniyle almış eline yardım kolilerini, New York’taki Türkiye Başkonsolosluğu’na gitmiş.
*
Mazlumların mankenidir Bella Hadid.
SAVAŞI PUTİN BAŞLATTI BIDEN İSE BİTİRMİYOR
UKRAYNA savaşının başlangıcının tüm sorumluluğu Putin’dedir.
O başlattı savaşı. Hepimiz ona kızdık. Hepimiz onu sorumlu tuttuk.
*
Savaşın birinci yılında ise bende oluşan fikir şu:
*
Savaşı sürdürmekte kararlı taraf Biden.
Ukrayna’ya “Sakın bırakmayın. Sakın barış masasına oturmayın” diye milyon dolarlar yağdırıyor. Silah veriyor. Savaş bitecek diye ödü kopuyor.
*
Kısacası durum şu:
*
Putin başlattı. Biden sürdürüyor.
Olansa gariban Ukrayna halkına oluyor.
