Paylaş
Uyuşturucu temin ettiği için Emniyet güçleri tarafından yeniden gözaltına alındı. Yani bu kez uyuşturucuyu temin etmekle suçlanıyor.
*
Tabii ki suç şahsidir, partiye mal edilemez ama bu elemanın bir de şu durumu var:
*
Lüks ve şatafat içinde yaşadığı fotoğraflara yansıyor.
*
Kokaindi, pudraydı, şekerdi falan... Gülündü eğlenildi...
*
Ama işin şakaya gelir yanı yok.
Bu elemanla ilgili olarak...
AK Parti’nin süratle atması gereken beş adet adım var:
*
- ADIM BİR: Bu elemanın AK Parti Genel Merkezi’nde işe alınmasına kimler aracılık etmiştir? Bir yıl önce bu iş nasıl gerçekleşmiştir? Konu enine boyuna araştırılmalıdır. Ve özeleştiri yapılmalıdır.
*
- ADIM İKİ: Kokain kullanan ve kokain temin eden bir adamın AK Parti Genel Merkezi’ne kadar sokulabilmesi nasıl mümkün olmuştur? Boşluk nerededir? Sorunun cevabı bulunmalı ve bu tür boşluklara yer verilmemelidir.
*
- ADIM ÜÇ: Kokain kullanmak suçlaması yeterince ağır bir suçlamayken... Bu eleman, şimdi de kokain temin etme iddiasıyla karşı karşıyadır. AK Parti Genel Merkezi, bu elemanın üzerine hukuki yoldan gidilmesinin takipçisi olmalıdır.
*
- ADIM DÖRT: Bu elemanın lüks ve şatafat içinde nasıl yaşadığı konusu da çok önemlidir. AK Parti, bu konunun üzerine de titizlikle gitmelidir. Bu elemanın, bu şatafatının kaynağı bulunmalıdır.
*
- ADIM BEŞ: Bu elemanın lüks ve şatafatının kaynağı, eskiden çalıştığı yerel yönetim midir? Bu sorunun üzerine gidilmeli. İşin kaynağı ortaya çıkarılmalı. Şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmalı. Ve suç duyurusunda bulunulmalı.
*
AK Parti...
Sigara konusunda bile aşırı hassas olan, sigaraya bile tahammül edemeyen, sigarayla mücadele konusunda asla taviz vermeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderlik ve önderlik yaptığı bir partidir.
Parti yetkililerinin olaya bu açıdan da yaklaşarak konuyu asla geçiştirmemeleri, aksine konunun üzerine üzerine gitmeleri gerekir.
*
Herkes olayın peşini bıraksa bile onlar bırakmamalı. Bu derece yani.
İHSAN’IN ORHAN PAMUK SÖYLEŞİSİNİ OKURKEN
DÜNKÜ Hürriyet Pazar’da İhsan Yılmaz’ın Orhan Pamuk söyleşisi yayınlandı.
Büyük bir iştahla, dikkatle ve ilgiyle okudum bu enfes söyleşiyi.
Ve fakat...
Okurken acımasız bir ikilemde kaldım.
*
Şöyle bir ikilem:
*
“Veba Geceleri” romanı...
- Salgının söz konusu olmadığı bir ortama mı doğsaydı daha iyiydi?
- Salgın ortamına doğması mı daha iyi oldu?
*
Orhan Pamuk’un 40 yıldır düşündüğü ve beş yıldır yazdığı bir roman bu...
Yani ortada salgının izi tozu bile yokken tasarlamış.
Yine salgının izi tozu bile yokken yazmaya başlamış.
*
İlk bakışta “Ne büyük bir şans!” diyesi geliyor insanın...
*
Ama Orhan Pamuk açısından olay bu kadar da net değil.
*
Şöyle diyor Orhan Pamuk, İhsan’a verdiği söyleşide:
*
“Yıllarca iğneyle kuyu kazarak oluşturduğum, kimi zamanlar kitaplara fazla dayandığını, kimsenin ilgilenmeyeceğini düşündüğüm dünyam, birdenbire herkesin ağzındaydı. Herkes karantinadan, ölü sayılarından bahsediyordu. Ben o dünyayı kurarken çok özel bir şey yaptığımı, insanları konuyla şaşırtacağımı zannederken her şey birdenbire ortalığa saçıldı. Gizli gizli yaptığınız bir şeyin ortalığa saçılması gibi”.
*
Evet, ikilem işte tam da burada.
*
- Bir yandan... “Çok özel bir şey yapmış” dedirtemeyecek, konusuyla herkesi şaşırtamayacak “Veba Geceleri” romanı...
*
- Bir yandan da... Romana yönelecek ilginin dozu artacak, kayıtsız kalınması çok zor olacak.
*
İhsan sormamış ama ben olsam Orhan Pamuk’a sorardım:
*
Hangisini tercih ederdiniz? Romanınızın salgının olmadığı bir ortama doğmasını mı? Yoksa böylesini mi?
ÖNCE ŞU ARAMALARDAN KURTULALIM SAVAŞ
“ARAMA, mesaj at” kampanyasına tam destek veren bir yazı yazmıştım geçen gün.
*
Savaş Özbey, dünkü Kelebek’te konunun bir başka boyutunu gündeme getirmiş.
*
“Aramazlar ve mesaj atarlarsa yağmur gibi yağan mesajlarla nasıl baş edeceğiz” demeye getiriyor.
*
Savaş’a sadece şunu fısıldamakla yetineceğim:
*
Önce şu aramalardan kurtulalım Savaş.
Mesaj işini sonra hallederiz.
ŞENOL GÜNEŞ'E VE MİLLİLERİMİZE BİN SELAM
PROFESYONEL futbol yorumcularıyla konuşuyordum.
*
Sordum:
“Ne olur Norveç maçı?”
*
Cevap:
“Kazanma ihtimalimiz sıfır. Norveç çok güçlü. Sen bakma Hollanda’yı yenmemize. Çok kötü oynadık”.
*
İtiraz edecektim, “Yahu yeneriz” falan diyecektim, bu denli net yaklaşım karşısında yutkundum.
Ama ne oldu? Norveç’i delik deşik ettik!
*
Yaşasın futbolun anlı şanlı profesyonel yorumcuları bile ters köşe yapan mucizesi! Yaşasın Şenol Güneş’in emeği! Yaşasın millilerimizin alın teri!
Paylaş