Kılıçdaroğlu’nu çok takdir ettim

Allah rahmet eylesin.

*

Ölünün arkasından konuşmak gibi olmasın ama Celal Bey...



Abisi Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hiç de yenilir yutulur olmayan cinsten sözler söyledi.

Bir kere değil, iki kere değil, bin kere üzerine gitti abisinin.

Bir ara işi dalgaya bile vurdu.

Abisiyle habire dalga geçti.

*

Fakat buna rağmen baktım Kemal Kılıçdaroğlu, hem hastalığında kardeşini ziyaret etti hem de cenazesine katıldı.



*

Kılıçdaroğlu’nun bu alicenaplığını, bu olgunluğunu, bu abiliğini, bu bağışlayıcılığını çok takdir ettim.

*

“Hastalık ya da ölüm gelince her şey biter” anlayışını maalesef herkes hayata geçiremiyor bizde.

TUKOH TAKA

- “Selam selam” diye bağıran esmer bir şarkıcı, sanki bizim Ebru Gündeş.

- Arkada tempo tutan dansçılar, sanki Anadolu Ateşi’nden ödünç alınmış.

- Müzik, sanki bizim illerin müziği.

- Temaların tümü, sanki Taksim civarı barlarından aparma.

- Ritim, sanki bizim millet coşsun diye oluşturulmuş.

*

Bütün bunlara rağmen...

“Tukoh Taka” adlı Dünya Kupası Resmi Şarkısı’nı hiç mi hiç beğenmediysem bu durum şarkının berbatlıkta zirve olduğunu göstermez mi?

ALLAH KİMSEYİ BÖYLE BİR ORTAMA DÜŞÜRMESİN

ÖNCEKİ geceden itibaren telefonuma İçişleri Bakanlığı bütçesinin görüşmelerinden videolar geldi.

*

Ne var videolarda?

Yüksek tansiyon var. Gerginlik var. Bağırış çağırış var.

*

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kendisine yönelik her sataşmaya en sert şekilde yanıt veriyor. HDP ve CHP’li milletvekilleri de Soylu’ya yükleniyorlar.

*

Aman Allah’ım. O nasıl bir tablo!

Herkes bağırıyor. Herkes öfkeli. Herkes sataşma peşinde. Herkes ağır konuşuyor. Herkes kavgaya ramak kalmış bir halde.

*

İzlerken “Allah kimseyi böyle bir ortama düşürmesin” diye dua edip durdum.

ASLI BAYKAL’DA BİR POTANSİYEL VAR

ASLI Baykal’ın topluma etkisiyle ilgili çok olumsuz şeyler yazmıştım.



Ancak CHP’nin bugünkü yönetiminin izlediği politikalara karşı sosyal medyada yaptığı paylaşımları gördükçe yaklaşımım değişti.

*

O paylaşımlara baktığımda fark ettim ki...

Nereye vuracağını biliyor. Kendisine bir konum açıyor. Bombalarken mantıksızlaşmıyor. İdeolojik bir duruşu var. Duruşunda tutarsızlık yok. Öfkesinin nedenini iyi açıklıyor.

*

Bütün bunlar, kendisinde bir potansiyelin var olduğuna işaret ediyor.

*

CHP’deki çizgi değişiminin ardından ulusalcı sol hareket eksiği doğdu malum.

Aslı Baykal, belki de o boşluğu doldurabilir.

‘Mehmet Sevigen’leri, ‘Yılmaz Ateş’leri falan da arkasına alarak...

*

Tabii böyle bir hareketin başarılı olabilmesi için iki şeye ihtiyaç var:

*

- BİR: CHP’nin seçim kaybetmesine...

*

- İKİ: Tabanda bir “ulusalcı sol” arayışının olmasına...

YÜKSELDİM

BU kelimeyi çok duyuyorum son zamanlarda.

*

“Yükseldim” demek moda.

Bunu derken kastedilen şu:

Heyecanlandım, coştum, galeyana geldim falan.

*

Cümle içinde kullanıma iki örnek:

*

- Abla fena yükseldi.

*

- Bir yükseldim ben.

*

Bazen ben de kullanıyorum, üzerimde hiç fena durmuyor.

ŞEF FİLMLERİNE ÇOK MERAKLIYIM

MUTFAK işlerinden hiç anlamam.

Yumurta bile kıramam.

Atölyelere dadanıp makarna yapmayı öğrenmeye de zerre kadar merakım yok.

*

Hayatımda hiçbir zaman, “Keşke kabiliyetim olsaydı da Michelin yıldızlı bir şef olsaydım” diye bir hayal kurmadım.

*

Fakat gel gelelim...



Son zamanlarda ortaya çıkan şef filmlerine acayip meraklıyım.

*

Bayılıyorum bu filmlere.

*

Mutfaktaki öfkeli ve telaşlı disiplini seviyorum.

Şeflerin mutfak hiyerarşisini koruma konusunda sergiledikleri agresif tutuma hastayım.

Yemeğe sanat eseri muamelesi yapılmasını ve yemeğe derin anlamlar yüklenmesini yadırgıyorum ama ilgi göstermekten de kendimi alamıyorum.

Hele servise çıkan tabağa şefimiz son bir dokunuş yapıyor ya...

Değmeyin keyfime.

*

Hürriyet’in “Lezzetli Hayat” ekinde...

“İştah kabartan filmler” diye bir bölüm vardı.

Yemek eleştirmenlerimiz ve şeflerimiz, en beğendikleri şef filmlerini sıralamışlar.

Şöyle bir baktım...

İçlerinde benim de gözdem olan filmler var mı diye.

*

Vardı vardı.

*

“The Hundred–Foot Journey” diye süper eğlenceli filmi fark ettim. Bizim Uğur Vardan söz etmiş. İşte bu film, benim en sevdiğim şef filmlerindendir.

*

Bir de Johnny Depp ve Juliette Binoche’nin başrolde olduğu “Çikolata” adlı film vardı listede. Ben bu filmi 22 yıl önce sinemada izlemiştim. Filmden çıkıp kendimi nasıl da bir çikolatacıya atmıştım. Hâlâ anımsadıkça gülümserim.