Paylaş
“Aman sürece taş koymayalım” diye titizlenirken...
Siyaset dünyası ne yapıyor?
Ne yapacak?
Sıfır titizlenme...
Sıfır özen...
Sıfır dikkat.
* * *
Anamuhalefet, “İktidara kredi açıyoruz” diyor.
İktidar ne diyor?
“Sen kimsin ki bana kredi açıyorsun” diyor.
Mantığı ne bu çıkışın?
Bir mantığı yok.
Sadece “Ben güçlüyüm./Sen güçsüzsün” diye özetlenebilecek, o vermelere bir türlü doyulamayan mesajın bir kez daha verilmesi...
O kadar.
* * *
İktidar anamuhalefetin desteğini kibirle iteklerken, anamuhalefet açtığı kredide pek mi samimi?
Ne gezer?
İşte bakın:
Daha dün “İktidara kredi açıyoruz” diyen anamuhalefetin sözcüsü Emine Ülker Tarhan sıfır krediyle önüne geleni biçiyor.
Hakan Fidan’a laf çakıyor, Başbakan’la polemik yapıyor, “Apoizm” diyor falan.
Kredi açtıkları halde bunu yapıyorlarsa, kredi açmadıklarında ne yapacaklar, Allah bilir.
* * *
Durum şudur:
Memleketin taksicisi, gazetecisi, mahalle bakkalı, diplomatı, şehit ailesi, solcusu, muhafazakârı, akademisyeni, okumuşu, okumamışı...
“Aman bir aksilik çıkmasın” diye sanki devletin yetkilisiymiş gibi sonsuz bir sorumluluk duygusuyla hareket ederken...
Siyaset dünyası süper sorumsuz davranıyor.
Ama biz yine de iyimserliğimizi koruyalım.
Aydın o kişidir ki
AYDIN o kişidir ki: Bir gruba yapılan haksızlığa karşı çıkarken, “Ben şimdi bunların haklarını savunuyorum, bunlar ileride egemen olurlarsa işim iş, keyfim gıcır olur” gibi “yatırımcı” bir tavır takınmaz.
Aydın o kişidir ki: “Kemalizm’in defterini dürüyorken hepsi beni el üstünde tutuyorlardı, ne zamanki sevdikleri adama iki çift laf ettik, anında harcadılar beni” diye ağlaşmaz. Ne el üstünde tutulmaya, ne de anında harcanmaya kafayı takar.
Aydın o kişidir ki: Geçmişte haklarını savunduğu kişilerin gadrine uğradığı zaman “Ama ben geçmişte sizin haklarınızı savunmuştum” falan demeye tenezzül etmez. Savunuculuğunu beklenti için değil, ilke için yapar.
Aydın o kişidir ki: Hak savunuculuğu yaparken ne mazlumun kimliğine bakar, ne zalimin...
Aydın o kişidir ki: Bir klanın adamı, bir aşiretin mensubu gibi davranmaz. “Ahbap dayanışması” yapmaz.
Aydın o kişidir ki: Yıkılan statükoyu diline doladığı kadar yeni kurulan statükoya da en azından iki çift söz söylemesini bilir.
Sözcü’giller pek de haksız sayılmazlar
SÖZCÜ’giller diyorlar ki:
“Genelkurmay Başkanı’nın terör örgütü kurmaktan tutuklu olduğu bir ülkede devlet, terör örgütünün başıyla müzakere yürütüyor... Ne iş?”
* * *
Bu “Ne iş?” sorusu, Sözcü’gillerden geliyor diye...
Geçiştirilemez, ti’ye alınamaz, gülüp geçilemez, küçümsenemez, “Aman işte bildiğin ulusalcı tepkisi” diyerek görmezden gelinemez.
* * *
Kürt sorununun çözümü için umutlandığımız şu süreçte...
Dikkatli olalım, itinalı davranalım, barışın dilini kullanalım, çomak sokmayalım...
Hepsine tamam...
Ama ortada gezinip duran ve vicdanları rahatsız eden şu “Ne iş?” sorusuna da esaslı bir yanıt geliştirelim.
Olmaz mı?
Tarafsız Bölge’de yarın Ahmet Türk var
İMRALI’da Öcalan ile yaptığı görüşmeden sonra...
Herkes Ahmet Türk’ün ne diyeceğini...
Görüşmeyle ilgili nasıl bir değerlendirme yapacağını...
Bundan sonrası için ne türden beklentileri olduğunu...
İyimser mi, karamsar mı olduğunu...
Merak ediyor.
Ahmet Türk, İmralı görüşmesinin ardından ilk kez yarın akşam Tarafsız Bölge’de olacak...
Yarın akşam saat 21.00’de CNN Türk’te olun.
Yeni sürecin en önemli programını kaçırmamak için.
Namık Tan’ın hamlesi
DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, geçenlerde bir büyükelçiler toplantısı yapmış ve bu toplantıda büyükelçilere şöyle seslenmişti:
“Öyle hamleler yapacaksınız ki Türkiye’nin varlığı hissedilecek. Herkes diyecek ki evet Türk diplomasisi farklı bir seyir takip ediyor.”
* * *
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, “Farklı hamle yap” çağrısına uyan ilk büyükelçi oldu ve hamlesini yaptı.
Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e verdiği röportajda şunu söylemiş:
“ABD Türkiye’nin Kuzey Iraklı Kürtlerle enerji projelerine girmesini istemiyor.”
Bunu söyledikten sonra da Başbakan Erdoğan’ın üslubuna benzer bir üslupla ABD’ye ayar vermiş.
* * *
Namık Tan sanırım hamle işini biraz abartmış.
Çünkü Türkiye’nin Kuzey Irak’la ilişkisinin sıkı fıkı olmasının ABD tarafından istenmediği bilgisi, kimsenin hoşuna gidecek bir bilgi değil. Hele Türk hükümetinin hiç değil.
Çünkü Namık Tan’ın verdiği bilgiden şu çıkıyor:
Bölgesel aktör olma iddiasındaki Türkiye’nin, Kuzey Irak’la ilişki kurmasına bölgenin en büyük patronu olan ABD sıcak bakmıyor.
Bu durumda “ABD’nin Kuzey Irak’la ilişki kurmasına sıcak bakmadığı bir ülke nasıl bölgesel aktör olacak” sorusu sorulur.
Tanınmak isteyen milletvekiline öğütler
BURSA’da polis AK Parti Milletvekili’ni tanımamış ve aracını park etmesine yardımcı olmamış.
Milletvekili de patlamış tabii...
Şöyle demiş polise:
“Üç yıldır milletvekilliyiz, artık tanıyın be kardeşim.”
* * *
Uyarıyorum: “Artık tanıyın be kardeşim” diye ayar verilerek “tanınma” sağlanamaz.
Bunun yolu yordamı var.
Şöyle ki:
Hep sus, hep sus olmaz. Arada çıkıp konuşacaksın.
Hep düz konuşmayacaksın, azıcık aykırı gideceksin.
Yanlışlıkla falan olsa da arada bir parmağı aksi istikamette kaldıracaksın.
Kavgalı oturumlarda kavganın göbeğine atılacaksın.
Aykırı gidemiyorsan da tuhaf açıklamalar yapacaksın.
Hiçbir şey yapamıyorsan “İdris Naim Destanı” başlıklı bir şiir kaleme alacaksın.
Cem Yılmaz gösterisini sinemada izlemek
KESİN olan bir şey var: Sinemada izlenebilecek herhangi bir “çok ama çok komik” filmden daha komik.
Canlı gösterilerde Cem Yılmaz’ın laf atmasına maruz kalma diye bir risk var. Sinema bu açıdan süper güvenli...
Hiçbir sinema filminde salondaki seyirciyle aynı dalga boyunu yakalayamazsınız... Sinemadaki Cem Yılmaz gösterisi müstesna...
Sırf koca salonun beraber kahkaha atışlarına tanık olmak için bile izlenir... Ne manzaraydı ama...
Gülmekten yorulmak diye bir şey var mı? Var. Filmden çıkanların tümünde çene kası ağrıması meydana geldiğini bizzat müşahede ettim.
Cem Yılmaz’ı canlı izlemenin keyfi: 10 puan... Cem Yılmaz’ı sinemada izlemenin keyfi: İnanmayacaksınız ama o da 10 puan...
Sinema salonunda kaptırıyorsun kendini... O kadar kaptırıyorsun ki bazen Cem Yılmaz’ın sorularına cevap bile veriyorsun... O derece yani.
“İkinci yarısı daha komik” gibi sözler işitebilirsiniz... Takılmayın. Birinci yarı da en az ikinci yarı kadar komik...
Sinema salonundan çıkanların, “Herif şimdi bunun bir de DVD’sini çıkarır... Ne para kaldırır ama” demeleri, en az sinemadaki gösteri kadar komik gelecektir.
Depresyonun mu var? Kafan mı bozuk? Kafayı dağıtmak mı istiyorsun? Canın mı sıkkın? Tavsiye ederim: İlaç gibi gelecek.
Paylaş