Paylaş
Bu iyi, bu güzel, bu şahane, bu takdire şayan bir şey.
*
Peki ama ya Kemal Bey’in çevresi.
Acaba onlar da hevesli ve arzulu mu helalleşmeye?
Mesela...
Başörtülü bir kadın gördüklerinde içlerinden, “Bitecek sizin saltanatınız, bitecek! Az kaldı. Bekleyin hele” diye hırslanan Kemal Bey’in ekran cengaverleri?
Ne yani?
Onlar da mı hazır helalleşmeye?
*
Mesela...
“Helalleşme” kelimesine bile fena halde gıcık olan, bu türden bir kavramsal çerçeve içinde kendilerini boğuluyormuş gibi hisseden Kemal Bey’in yazılı basındaki destekçileri?
Ne yani?
Onlar da mı hevesli helalleşmeye?
*
Mesela...
Erdoğan nefretini içlerinde gitgide daha çok büyüterek, nefretlerini Erdoğan’a oy veren herkese doğru genişleten Kemal Bey’in sosyal medyadaki savunucuları?
Ne yani?
Onlar da mı bekliyor helalleşmeyi?
*
Mesela...
“Şu devran bir bitse de şunlara göstersek günlerini” diyerek hayata tutunan, kin ve intikam hisleriyle ayakta duran ve duygularını göstermekten kaçınmayan Kemal Bey’in örgütlerindeki bazı tipler?
Ne yani?
Onlar da mı istekli helalleşmeye?
*
Mesela...
19 yıllık maceraya rağmen hâlâ sırf kendilerinden farklı kültürel kodlara sahip diye muhafazakârları böcek gibi gören ve görmeye devam etmeye kararlı olan iflah olmaz tipler?
Ne yani?
Onlar da mı arzulu helalleşmeye?
*
Mesela...
Kendi egemenlik alanında takke görünce kıl olan, “kafandaki şu takkeyi çıkar” diyerek kibirli mi kibirli yaklaşımlar sergileyen Kemal Bey’in yerel yönetim yöneticileri?
Ne yani?
Onlar da mı can atıyor helalleşmeye?
*
Yani demem o ki...
Kemal Bey’in helalleşmeye içtenlikli bir şekilde arzulu ve hazır olduğunu kabul etsek bile...
Çevresi için aynı şeyi asla kabul edemeyiz.
*
Kemal Bey’in helalleşmesinin inandırıcılıktan uzak bulunmasının en temel nedeni...
Çevresinin böyle bir helalleşmeye hazır olmadığını bas bas bağıran halleridir.
HAFTA SONU İÇİN MEMNUN KALACAĞINIZ BİR TUR ÖNERİSİ
İlk durağınız GALATAPORT olsun... Şöyle bir dolaşın yeni mekânı... Açık hava AKM’si mi olmuş, yoksa özgün bir liman mı olmuş? Bu tartışmada taraf olacak denli gözlem yapın. Ardından da 10 üzerinden puanınızı verin.
*
Yürüyerek dolaşmaya devam. Yeni durak: TOPHANE-İ AMİRE... Osmanlı döneminde top yapım fabrikası olarak kullanılan bu binalar silsilesinden biraz tarih koklayın. İçindeki sergilere göz atın.
*
Biraz yokuş çıkıp TARIK ZAFER TUNAYA’da bir soluklanın. Gençliğinizde panel, konferans, tiyatro gibi etkinliklere katıldıysanız bu mekânda inceden bir nostalji hissedersiniz. Bir de yeni yüzünü fark edip daha çok seversiniz.
Turistik havası nedeniyle maneviyatı azıcık hırpalansa da GALATA MEVLEVİHANESİ’ne uğramayı aman ihmal etmeyin. Ta 1400’lü yıllardan beri ayakta olan bu Mevlevihane, bir geleneği temsil etmekte.
*
Yürümeye devam... Yeni açılan sinemalarıyla, sergi salonlarıyla, yeniden yükselişe geçen İSTİKLAL CADDESİ’nde yürüyün. Ama ayaklarınıza bakarak değil. Etrafa bakarak... Binaları keşfederek...
*
Ve geldiniz Taksim’e... Gazinolar döneminin en ünlü gazinosu Maksim’di... Maksim’in bulunduğu yerde şimdi TAKSİM MAKSİM diye acayip entel dantel işlerin sergilendiği bir sergi salonu açıldı. Fahrettin Aslan’ı yâd ederek orayı gezin.
*
Son durak AKM... İçinde salonlar var, kafeler var, kütüphane var... Gez gez bitmeyen devasa bir kültür merkezi... Eskisi ile yenisini kıyaslayarak doya doya gezin. Kültüre doymuş bir turu tamamlamanın kıvancıyla, kafesinde kahvenizi yudumlayın.
YARGI DİZİSİNİN SENARİSTİNE BİR TAVSİYEM VAR
GEÇENLERDE Yargı dizisinde Kadir Şeker vakasına bir gönderme yapıldı.
Herkes gibi ben de çok tuttum o göndermeyi.
Yargı’dan şimdi yeni bir gönderme bekliyorum:
*
Samuray kılıçlı cani var ya...
Onunla ilgili de bir gönderme yapsınlar.
*
Yargı’daki bir karakter...
“Şımarıkça ve sorumsuzca büyütülmüş bir çocuk, eline almış kılıcı, yoldan geçen genç bir kadını katletti. Şimdi de akıl hastası falan diye yırtacak” dese mesela...
Hepimizin hislerine nasıl da tercüman olur.
CİDDİYE ALMADIĞIM TİPLER
MESLEKTAŞLARINI kötüleyen, meslektaşlarının arkasından konuşan, hiçbir meslektaşını beğenmeyen, meslektaşlarını küçümseyen, çıkış yapan meslektaşına muhakkak bir kulp takan...
Tipleri hiçbir zaman ciddiye almadım, almıyorum, almayacağım.
SİBEL CAN ELİNİ ÇABUK TUTMALIDIR
AKM’DE düzenlenen “Uluslararası Halk Müzikleri Festivali” kapsamında “Sordum Sarı Çiçeğe” ilahisini söylemiş Sibel Can. Hem de senfonik olarak.
Buldum buluşturdum ve dinledim.
Tek kelimeyle bayıldım.
Sibel Can’ın sesi, tarzı, üslubu çok ama çok iyi gitmiş ilahiye.
*
Sibel Can, gazetecilere “İlahi albümü çıkarabilirim” demiş. Elini çabuk tutsun. Meraklıları olarak dört gözle bekliyoruz bu albümü.
50 ARTI 1 TARTIŞMASI
BU tartışmanın kimseye faydası yok.
Sadece tek bir kesime zararı var: İktidara!
*
Kimseye faydası yok. Çünkü bunun önümüzdeki seçimde gerçekleşme ihtimali teknik olarak çok ama çok zayıf.
*
Zararı iktidara. Çünkü muhalefet, “Kazanamayacaklarını anladılar, böyle bir yaklaşım sergiliyorlar” deme imkânını elde eder.
Paylaş