Paylaş
Onu iştahla yedim.
Sonra miskince yere uzandım.
Gözüm televizyondaki haberlere takıldı.
*
Spiker ablamızın verdiği haber şuydu:
*
“Flaş! Flaş! Flaş! Pet shop’lar, Kasaplar Odası’na bağlandı.”
*
Haberi duyar duymaz...
- Gövdem hemen deve pozisyonuna geçti.
- Bütün tüylerim dikildi.
- Kulaklarım oynamaya başladı.
- Kuyruğumu ritimsiz bir şekilde salladım.
Balkonda kuş görmüş gibi gerildim yani.
*
Sonra ekranda Kasaplar Odası Başkanı diye takdim edilen heybetli bir amca belirdi.
Cihangir’in bütün kedilerini kesse yine de yeterli bulmayacak gibi bir edası vardı amcamızın.
Pet shop’ların Kasaplar Odası’na bağlanması, sanki dünyanın en normal işiymiş gibi yorum yapıyordu.
Kısa boynuma bir kasap bıçağı dayanmış gibi tehdit altında hissettim kendimi.
*
Bizim eski kediler anlatırlardı:
90’lı yılların başında “Satanistler” diye bir grup peyda olmuş Türkiye’de.
Siyah giyen, mır mır konuşan, boş boş bakan tiplerden oluşurmuş bu grup.
Bunların en büyük merakı, mensubu olmakla iftihar ettiğim kedi cinsini kesmekmiş.
*
Merak ediyorum:
Bu tekinsiz girişimle...
90’lı yıllarda beliren, sonra da kaybolan Satanistler, sembolik olarak kafa mı çıkarıyorlar acaba?
BİR DEVİR KAPANDI: 7 GÜZEL ADAMIN 7’Sİ DE YOK ARTIK
Cahit Zarifoğlu’nun ‘7 Güzel Adam’ şiirinde anlattığı adamlardı onlar. Altısını kaybetmiştik. Geriye bir tek Rasim Özdenören kalmıştı. ‘Gül Yetiştiren Adam’ isimli unutulmaz romanın yazarı Rasim Özdenören’in vefat haberini aldığımda, “7 Güzel Adam’ın dünya yolculuğu sona ermiş oldu” dedim. Bu vesileyle “7 Güzel Adam”ı yeniden anımsayalım:
*
1. CAHİT ZARİFOĞLU: İlk o ayrılmıştı aramızdan. İçlerinde en artistik olanı oydu. “Otostopla Avrupa’yı dolaşan ilk İslamcı” unvanına sahipti. Büyük şairdi. Ama hiç altını çizmezdi bunun.
*
2. ERDEM BAYAZIT: Epik bir adamdı. Destansıydı. Haykırır gibi konuşurdu. Babacandı. “Sabır/Savaş/Zafer”, onun buluşuydu. Karanlık duvarları yumruklamasıyla meşhurdu.
*
3. NURİ PAKDİL: En ilginci oydu. Yıllarca görünmemesi olay olmuştu. Sonra yıllarca görünür olması olay oldu. Kudüs’ü de severdi Paris’i de. Klasik Batı müziği dinlerdi. “Klas Duruş” diye bir kitabı vardı.
*
4. MEHMET AKİF İNAN: En dışa dönük oydu. Şefkat ve merhamet abidesiydi. Abiydi. Öğretmendi. Örgütçüydü. O kadar ki bütün olumsuz koşullar içinde bir sendika kurmayı başarmıştı.
*
5. ALÂEDDİN ÖZDENÖREN: Rint-meşrep bir tabiatı vardı. Bir şair gibi yaşadı, bir şair gibi öldü. Rasim Özdenören’in ikiz kardeşiydi. Yalnızlık, ayrılık, ölüm... Hayattaki temalarıydı.
*
6. RASİM ÖZDENÖREN: En bilgesi oydu. Öykücülüğü, romancılığı on numaraydı. Denemeci bir tarafı da vardı. Son dönemlerinde edebiyatçılığından ziyade düşünce adamlığıyla ön plandaydı.
*
7. ALİ KUTLAY: İçlerinde en az meşhur olanı o. Çünkü erken başlamış, erken bırakmıştı. 16 yaşında başladı, 18’inde bıraktı. Öykücü bir damarı vardı. Rasim Özdenören’i öyküye o teşvik etmişti.
HİÇ ÇEKİNME GURUR DUY
İKTİDARI en sert biçimde eleştiriyor olsan da...
İktidarın uygulamalarına karşı çıksan da...
İktidarın bir an önce gitmesini istesen de...
Tüm dünyanın takdirle karşıladığı...
İstanbul’da atılan tahıl imzasıyla gurur duymaktan çekinme.
*
Bu seni...
Dönek, yaranmacı, istikrarsız, bir öyle bir böyle falan yapmaz.
*
Yapsa yapsa...
Hakkaniyetli yapar.
İNTERNETTE ARADIĞIM ŞEYLER
- Wisconsin’de deniz var mı?
*
- Muz, hangi mevsimin meyvesidir?
*
- Grunding markası hâlâ yaşıyor mu?
*
- İstanbul’da hava durumu ne olacak?
*
- Mahkemelerdeki jüri sisteminin felsefesi nedir?
*
- Merve Boluğur kimdir?
DAYIMIN UZUN YAŞAMA TEZİ
BENİM Kemal dayım da tüm dayılar gibi...
Hımbıldır. Yürümez. Hareket etmez. Ha bire oturur.
*
“Biraz yürü. Günde 10 bin adım atman gerekiyor” falan dediğimizde de...
Hemen şu tezi devreye sokar:
*
“Maymunlar çok hareketliler. En çok yaşayanı 15/20 yıl yaşıyor. Kaplumbağalar neredeyse hiç hareket etmezler. En az yaşayanı 100 yıl yaşıyor. Demek ki uzun yaşamın sırrı, hareketsizlikte.”
*
Benim dayım da tüm dayılar gibi hayli iddiacıdır.
Tezini ölümüne savunur. Milim geri adım atmaz.
Hangi bilimsel dayanağı masaya sürersen sür... Nafile!
*
Sonuç olarak durum şudur:
*
Tıpkı bir kaplumbağa gibi yaşıyor Kemal dayım. Koca bir günde sadece ama sadece yüz elli tanecik adım atıyor ve bununla övünüyor.
Bizim gibi günde 10 bin adım atmak için çabalayanlara da “erken ölecek maymunlar” muamelesi çekiyor.
*
Osman Hoca’m!
Lütfen şu adama haddini bildirir misin?
Paylaş