Kanaat önderi falan kalmadı

- İyiye iyi, kötüye kötü demesini bilecek.

*

- Bir muhalefet partisi mensubu gibi iktidarı devirmeye kendini adamayacak.

*

- Bir iktidar mensubu gibi her şeyi savunmaya kendini adamayacak.

*

- İktidara sonsuz vururken muhalefeti kollamayacak.

*

- İktidarın yanlışını söyleyebildiği gibi doğrusunu da söyleyebilecek.

*

- Kişisel küskünlüklerini ve kırgınlıklarını kanaatlerine yansıtmayacak.

*

- Her şeye hayır ya da her şeye evet demeyecek.

*

- Olumluyu hiç görmeyip sürekli olumsuzluk üzerinden gitmeyecek.

*

Bakıyorum etrafıma bu özellikleri taşıyan kanaat önderi var mı diye.

Yok.

Maalesef yok.

*

Herkes neredeyse sonuna kadar militan ve fanatik hale gelmiş durumda.

*

Sözün özü şudur:

*

Kanaat önderliği müessesesinin tez zamanda kendini toparlaması şart.

DAYATMASIZ ÖLÜM PARTİSİ

KIRKLARELİ’nde bir vatandaşımız, pandemi yasaklarına karşı bir parti kurmuş.

Partisinin adına da “Dayatmasız Yaşam Partisi” demiş.

Oysa partisinin adını...

“İsteyen istediği kadar ölsün partisi” ya da “Dayatmasız Ölüm Partisi” koysaydı.

Çok daha isabet ettirmiş olurdu.

AFFET BİZİ AJDAR

KERİMCAN Durmaz isimli arkadaşın çektiği son klibe maruz kaldım.

OMG!

*

Affet bizi Ajdar!

Sana çok büyük haksızlık etmişiz.

HASTA DERSEN SANA BÖYLE CEVAP VERİRLER

İŞİM gereği her gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın programı önüme geliyor.

*

Bir açılış, bir açılış daha, bir basın toplantısı, bir il ziyareti, halkla bir buluşma falan...

Başım dönüyor, okurken ben yoruluyorum.

*

Hele yurtdışı gezileri...

Afrika’ya gidiyor, dur durak bilmeden Afrika ülkeleri arasında dolaşıyor, oradan geliyor, akşam AKM’nin açılışına katılıyor, açılış bitince herkes evlerine giderken o Roma Zirvesi için yola çıkıyor, Roma’da yine dur durak bilmeyen temaslar.

*

Bir insanın bünyesi, tüm bunları nasıl kaldırır?

Biz tatil için üç beş günlüğüne yurtdışına gittiğimizde yorgunluğumuzu en az bir haftada atıyoruz.

*

Konfor düzeyi ne olursa olsun Cumhurbaşkanı’nın seyahatleri de günlük programları da...

Gerçekten çok yorucu.

Böyle bir tempoya dayanmak çok güç.

*

Fakat gelin görün ki bu inanılmaz tempoya rağmen Erdoğan’ın sağlık durumuyla ilgili türlü türlü tevatürler çıkıyor.

O da bu tevatürlere, programlarına hız kesmeden devam ederek cevap veriyor.

Dün yine dört ayrı etkinliğe katıldı.

Ve sürpriz olarak en son gençlerle basket oynadı.

*

Ama bu sefer de başladılar, “Basket oynayarak sağlıklı olduğunu göstermeye çalışıyor” demeye.

*

E birader, sen yattığın yerden “hasta masta” diye dedikodu ve tevatür üretirsen...

O da çakar sana basketi.

MİLLET İTTİFAKI ÇATIRDAR MI?

ÇATIRDAR.

Hem de nasıl çatırdar.

*

Peki niye çatırdamıyor?

Çünkü bırakmıyorlar ki çatırdasın.

*

Kimler bırakmıyor?

İktidara yakın bazı isimler.

*

Ne yapıyorlar da bırakmıyorlar?

*

Mesela şöyle şeyler yapıyorlar:

*

- Sürekli ha dağıldı ha dağılacak diye tutturuyorlar.

*

- Sürekli her şeyini didik didik ediyorlar.

*

- Sürekli ittifak içi çelişkileri gündemde tutmaya çalışıyorlar.

*

Bütün bunlar da...

Millet İttifakı’nın çatırdamasından ziyade kenetlenmesine yol açıyor.

*

Halbuki bıraksalar.

Millet İttifakı...

Kendi iç çelişkilerine daha fazla dönecek, kendi iç çatışmalarını daha hızlı yaşayacak, bir arada kalma motivasyonunu kaybedecek.

*

Şu kadarını söyleyeyim:

Sırf bu yüzden...

Millet İttifakı, tezkere tartışmasını bile doya doya yapamadı.