Kakofoni

SORU şudur:"İrtica nedir, mürteci kime derler?"

Yanıt maalesef acayip çeşitlidir:

"İslamcı"ya sorarsanız...

Cahiliye Devri’dir. Peygamber’den önceki şirk düzenidir. Oraya dönüş özleminin adıdır irtica.

"Pozitivist"e sorarsanız...

Bilim dışı inanışların tümüdür irtica.

"Liberal"e sorarsanız...

Önemli olan AB standardıdır ve gerisi hikáyedir.

"Devrimci"ye sorarsanız...

Gericiliktir.

"Burjuva"ya sorarsanız...

"Bizim muhite gelmesin de ne olursa olsun" kayıtsızlığıdır.

"Bürokrat"a sorarsanız...

Kendisinin gelmesi gerektiği yere atanan "falanca bey" ya da "falanca hanım"ın bağlı olduğu ideolojinin adıdır.

"Muhafazakar demokrat"a sorarsanız...

Demirel’den Özal’a her sağ liderin hayatında mutlaka karşılaştığı bir suçlama biçiminin adıdır.

"Asker"e sorarsanız...

Mesela bir üst düzey yetkilinin "Laikliği yeniden tanımlayalım" demesidir.

"Laikliği yeniden tanımlayalım diyen üst düzey yetkili"ye sorarsanız...

Marjinal ve önemsiz bazı aklı evvelerin hayalidir.

"Başbakan"a sorarsanız...

Bazı aşırılıklardır.

"CHP"ye sorarsanız...

Okul kitaplarına "şifalı abdest suyu" türünden saptamaların yazılmasıdır.

Oktay Akbal’a sorarsanız...

Salaş bir esnaf lokantasında birçok seçeneği bir tarafa bırakıp "menemen" siparişi vermektir.

Turhan Abi’ye sorarsanız...

Bir takke, bir çarşaftır.

İlhan Abi’ye sorarsanız...

"Baba Erenler" tarzı fıkraların anlatılmasına ifrit olanların ideolojisiir.

"Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği"ne sorarsanız...

"Biz bilmeyiz, Sayın Cumhurbaşkanımız bilir" şeklinde bir yanıttır.

"Ankara Cumhuriyet Savcılığı"na sorarsanız...

Kayıtlarında rastlanılmamıştır.

Profesör Nilüfer Göle’ye sorarsanız...

Mahremdir ama aynı zamanda moderndir.

Profesör Celal Şengör’e sorarsanız...

Önce "emir" gelir, "tanım" ardından eklenir.

"Bedri"ye sorarsanız...

Menili peçete sergileme özgürlüğüne vurulan darbenin adıdır."Altemur Bey"e sorarsanız...

Türklük başında dumandır, kovaladıkça kaçandır.

***

Tamam, tamam.

Daha fazla uzatmayacağım.

Çünkü...

Ben uzattıkça...

Korkarım "sömürge" valimiz, yani Amerikan Büyükelçisi haklı çıkacaktır.

Bence de Bardakoğlu

KONUMUZ Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu.

Hürriyet yazarı Bekir Coşkun dünkü yazısında Bardakoğlu için şunları yazmış:

"Nur yüzlüdür. Ne zaman onu uzaktan görsem, ceketimi ilikleyip koşarak elini sıkmak gelir içimden. O bir din adamı. Onu uzun uzun dinlemek, söylediklerine kulak vermek, önerilerine-yorumlarına uymak isterim."

Güzel...

Ben de aynen böyle düşünüyorum.

Zekeriya Beyaz’ın dejenerasyonu, Yaşar Nuri Öztürk’ün kibri, Hayrettin Karaman’ın içe kapanıklığı, Mehmet Aydın’ın geri çekilişi...

Ve onların yanında Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun sorumlu yaklaşımları, vakur duruşu, nur yüzü, ciddiyeti, saygınlığı, bağımsızlığı, cesareti, insan sevgisi, bugünün insanının dilinden konuşması beni de etkiliyor.

Şimdi "Hadi canım sen de. Senin Bekir Coşkun ile aynı görüşte olman normal. İkiniz de bir noktada buluştunuz" falan diye tezvirat yapanlar çıkacaktır.

Tamam, o zaman, başka referanslara bakalım:

Ali Bardakoğlu’ndan...

Görüştüğüm AKP’liler de memnun, CHP’liler de.

İşte Bekir Coşkun da memnun, İslamcı cenahta kalem oynatanlar da.

Kısacası...

İslamcılık üzerinden ticaret yapan lümpenler ile "din" denilince tüyleri diken diken olanlar müstesna...

Herkesin güvenini kazanan bir Ali Bardakoğlu var karşımızda.

Demek ki neymiş?

Bir din adamı üzerinde hem ben, hem Bekir Coşkun, hem AKP’li, hem CHP’li ittifak edebiliyormuş.

Demek ki neymiş?

Nefret ettirmemek, sevdirmek...

Küstürmemek, kazanmak...

Uzaklaştırmamak, yakınlaştırmak...

Mümkünmüş.
Yazarın Tüm Yazıları