Paylaş
Kendi olur. Kendine özgü olur.
Hür olur. Müstakil olur.
*
İki parçalı ittifak siyasetinden kurtulmuş olur.
CHP’nin yükünü sırtlamaktan kurtulmuş olur.
CHP ile yan yana anılmaktan kurtulmuş olur.
*
Belki biraz zarar görecek, belki bazı kayıpları olacak.
Belki hemen şahlanamayacak, belki hemen yükselemeyecek.
*
Ama bir süre sonra siyasetteki büyük bir boşluğu dolduracak.
*
Ekonomideki gidişatı eleştiren ama PKK’ya karşı mücadelesine tam destek veren... Hayat pahalılığıyla ilgili sorunlara vurgu yapan ama savunma sanayisindeki gelişmeye sahip çıkan... İktidarın olumsuzluklarını sonuna kadar dile getiren ama olumlu taraflarına işaret etmeyi ihmal etmeyen...
Sağa, merkez sağa açık bir parti haline gelecek.
*
CHP ile bir geleceği yoktu İYİ Parti’nin.
CHP’den ayrışarak mis gibi, şahane gibi bir gelecek perspektifi çizdi kendisine.
*
Bakmayın siz gündelik hır güre.
İYİ Parti’yi güzel günler bekliyor.
Girdiği yolda sabrederse, sebat ederse, ısrar ederse tabii.
ULAŞIMDA HANGİ YILDA NE OLACAK
Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu
Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ile İstanbul’da Karayolları’na ait güzel bir mekanda buluştuk.
*
İlk izlenimlerim şunlardır Bakan Bey’le ilgili olarak: Karadeniz’e özgü espri duygusu var kendisinde, arada sırada ortaya çıkan. Mühendislere özgü matematiksel bir anlatıma sahip. Tevazu sahibi ve anlayışlı. Uzlaşmacı ve sonuç odaklı. Bu arada damadı Yozgatlı imiş.
*
Memleketim Yozgat’tan söz açılınca “Yozgat’a havalimanı ne zaman yapılacak?” diye sordum. “2025’te hizmete girer” dedi.
*
Sonra merak ettiğim projeleri tek tek sordum:
*
“Ankara / İzmir hızlı tren ne zaman biter?” diye sordum. “2027” dedi. “Gayrettepe / Kağıthane arası metro eksik kalmıştı. Ne zaman tamamlanacak?” dedim. “2024” dedi. “Tersane İstanbul diye bilinen Haliç Yat Limanı projesi ne zaman bitecek?” dedim. “2024” dedi. “Adana ve Mersin’i kapsayan Çukurova Havaalanı’nda durum nedir?” dedim. “2024’te bitiyor” dedi.
*
Konuşmanın sonunda bir şey demiş olmak için “takipçisi olacağız” dedim aksi bir müfettiş edasıyla.
REKTÖR BEY’İN OTEL ŞİKÂYETİ
İstanbul Üniversitesi Rektörü Osman Bülent Zülfikar
İstanbul Üniversitesi Rektörü, ailesiyle Konya’ya gezmeye gitmiş.
Dedeman Oteli’nden aldığı hizmetten hiç memnun kalmamış.
Dönüşte İstanbul Üniversitesi’nin resmî web sitesinde oteli eleştiren bir yazı yayınlatmış.
*
Rektör Bey derhal kendisine bir Instagram hesabı açmalı. Kişisel şikâyetlerini oradan dile getirmeli. Üniversitenin resmî sitesini bu işlere alet etmemeli.
Hepsinden önemlisi: Rektör olmak ve ciddi olmak konusunda düşünmeli.
BİZE BÖYLE ŞEYLERLE GEL EY YAPAY ZEKÂ
Yapay zekâ dendiğinde şöyle şeyler işitiyoruz sürekli:
*
Bu yapay zekâ fena geliyor abi. Gerçekle yalan birbirine karışacak abi. Sonumuz kötü abi. Terminatör’deki gibi olacağız abi.
*
Fakat öyle bir şey yapmış ki kerata yapay zekâ, bütün olumsuz imajını bir anda silip attı gözümde.
*
Yaptığı şey şu yapay zekânın: “İstanbul’un kedileri” konseptiyle şahane bir çalışma. Sekiz fotoğraf çıkmış ortaya. Ben en bayıldığım üçünü alıyorum buraya.
Fotoğraflara bakın ve kedileri bir kez daha sevin.
BİN FİLİSTİN EYLEMİNE BEDELDİR MAİ MASRİ
Esenler’de dört yıldır bir film festivali var. Adı: Esenler Film Festivali.
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’nun, “Esenler sinemayla anılan bir ilçe olmalı” yaklaşımıyla sürdürdüğü bu festivale sonsuz destek veriyorum.
*
Festivalin bu yılki en büyük sürprizi Filistin asıllı yönetmen Mai Masri’yi onur konuğu olarak davet etmesiydi.
*
“3000 Gece” diye bir filmini izlemiştim Mai Masri’nin. İsrail hapishanelerindeki tutuklu kadınlar üzerinden Filistin sorununu anlatıyordu film.
Bağırmıyordu film. Yalındı, gerçekçiydi. Sert biçimde gerçeği anlatıyordu. Anlattığı gerçek ise yüreklere dokunuyordu. Bin tane Filistin eyleminden daha fazla etkiliyordu insanı.
*
Sinemanın, sanatın gücü işte budur. Mai Masri, Filistin davası için yapılan tüm eylemlerden çok daha etkili eylemi sinema aracılığıyla yapmış muhteşem bir yönetmendir.
Paylaş