Paylaş
*
Kendini “Türk” olarak görmeyip “Kürt” olarak görenlere... Zorla “Türklük” yemini ettiriyoruz.
*
“Büyük Türk milleti” nitelemesini kullanmak istemeyenlere... Zorla “Büyük Türk milleti” dedirtiyoruz.
*
Laikliğe inanmadıkları ta en baştan belli olanlara... Zorla laiklik yemini ettiriyoruz.
*
Zorla yemin ettirdiklerimiz, ettikleri yeminlere katiyen uymuyor.
“E hani sen namusun ve şerefin üzerine ant içmiştin” dendiğinde ise...
Alınan cevap şu oluyor:
“E birader, sen bana inanmadığım şeyler üzerine zorla yemin ettirirsen, ben de o yemine uymam.”
*
Madem öyle...
Gelin bu gerekçeyi ortadan kaldıralım.
*
Ve Kürt’üyle, Türk’üyle, sağcısıyla, solcusuyla, Osmanlıcısıyla, Batıcısıyla, Müslüman’ıyla, Ermeni’siyle, İslamcısıyla, laikiyle, ateistiyle, dindarıyla, şehirlisiyle, köylüsüyle, okumuşuyla, okumamışıyla, kadınıyla, erkeğiyle...
Bu topraklarda yaşayan herkesin üzerinde ittifak ettiği “DEĞERLER” üzerine yemin ettirelim.
*
Bu öyle bir yemin olsun ki... Hiç kimse “Sen bana inanmadığım değerler üzerine zorla yemin ettiriyorsun” diyemesin.
Bu öyle bir yemin olsun ki... Evrensel olsun, yerel olmasın.
Bu öyle bir yemin olsun ki... Herhangi bir ideolojiye gönderme yapmasın.
Bu öyle bir yemin olsun ki... Herhangi bir farklılığımızı öne çıkarmasın.
Bu öyle bir yemin olsun ki... Sonunu herkes kendi meşrebine göre bağlayabilsin. İsteyen “Kuran” üzerine yemin etsin, isteyen “vallahi billahi” desin, isteyen “namusum ve şerefim üzerine” desin.
*
Çerçeve tamam. Öyleyse örnek metne geçebiliriz.
İşte hazırladığım, tartışmaya ve geliştirmeye gayet açık ÖRNEK YEMİN METNİ:
*
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının insan haklarını savunacağıma...
Demokrasiden ayrılmayacağıma... Hukukun üstünlüğüne bağlı kalacağıma...
Görevimi kötüye kullanarak yolsuzluk, hırsızlık yapmayacağıma, kamu mallarını talan etmeyeceğime...
Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını, bütünlüğünü ve bağımsızlığını koruyacağıma... Anayasaya sadık kalacağıma...
Yemin ederim.
*
Dikkat!
Son bölümdeki “yemin ederim” cümlesinden önceki bölüm, serbest bölümdür.
Oraya herkes, kendi inancına uygun bir vurgu yapabilir.
İsteyen “Kuran” der, isteyen “vallahi” der, isteyen “namus” der, isteyen “şeref” der. Ne isterse onu der.
*
Ne dersiniz?
Anayasa’yı değiştirerek yemini böyle ettirsek, sonra da yemin edenlerin karşısına bir dev gibi dikilip...
“Yeminine sadık kal!” diye haykırsak?
Çok daha güzel, çok daha şukela olmaz mı?
DÜNYANIN her yerinde “iktidar yanlısı medya” vardır, fakat dünyanın hiçbir yerinde bizdeki gibi bir “iktidar yanlısı medya” yoktur.
*
Bizdeki iktidar yanlısı medya ne yapıyor?
Başka gazetelerin yazarlarının işten atılmasını istiyor.
Başka gazeteleri tehdit ediyor.
Başka gazetelerin her haberinin altında buzağı arıyor.
*
Dünkü Star’da Bedir Acar’ın bir haberi vardı.
Bu haber, iktidar yanlısı gazetecilik için çok iyi bir örnek.
*
Olay şu:
“Ali Baba ve Kırk Haramiler” adlı operanın adındaki “Haramiler” kelimesi çıkarılmış, bunun üzerine ben dahil birçok kimseden “Ne iş, ne oluyor” sorusu yükselmişti.
Bedir Acar, işte bu sorunun peşine düşmüş. Eserin librettisti Tarık Günersel’le konuşmuş. O da “Bu kısaltma yeni değil. Önceden de böyle bir kısaltma yapmıştık. Böyle bir tepki alacağımız aklımıza bile gelmemişti. Amacımız ismi yalınlaştırmaktı” demiş.
*
Tarık Günersel’i iyi bilirim. Ortada bir “sansür” varsa, buna asla boyun eğmez. Yukarıdan öyle istediler diye eserden “Haramiler” kelimesini çıkarmaz.
*
Haberin içine yerleştirdiği “Gezi karşıtı” cümlelerine hiç katılmasam da Bedir Acar’ı kutluyorum. Dürüst, gerçek ve iyi habercilik her derde devadır.
İktidarı savunma derdine bile...
ÖZEL Tim tarafından Silvan, Cizre, Nusaybin duvarlarına “Esedullah Timi” diye bir örgütün adı yazılmıştı.
Ben hayatımda bu kadar amaca aykırı ve bu kadar şapşal bir örgüt adı duymadım.
Şapşal, çünkü insanın aklına doğrudan Suriye’nin Esed’ini getiriyor.
*
Hey Özel Tim!
Bu ismi nereden buldun?
Yoksa paralelci falan mısın?
HOCA, çıktı minbere...
Başladı cuma hutbesini okumaya...
*
Şunları söyledi:
Dillerinden tekbir düşmese de, alınları secdeden kalkmasa da... İnsanlık dışı katliamların faillerinin İslam’la uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Tehlike büyük... Çünkü İslam’la, Müslümanlıkla ilgisi olmayan cinayet şebekelerinin işlediği cürüm, saldırı, vahşet ve katliamlar, ne yazık ki İslam’la anılır olmuştur.
En büyük cinayet, ahlak ve hukuk tanımayan katliamlara “cihat” adı verilmesidir. Dinimizin “cihat” anlayışı, öldürmek değil yaşatmaktır.
“Cihat”, harap etmek değil, mamur eylemektir. Gönüllere kin, nefret, intikam tohumları değil, sevgi, şefkat, merhamet tohumları ekmektir.
Din adına masum insanları, kadınları, yaşlıları, çocukları acımadan öldürenler, aslında bütün insanlığı öldürmektedir.
*
O kadar güzel, o kadar şahane, o kadar muhteşem bir hutbeydi ki dinlediğim...
Neredeyse “Tekbir! Allahu ekber!” diye bağıracaktım.
Paylaş