‘İslam leydileri’ balonunu patlatalım

DİNİ en koyu şekilde yorumlayan Suudi kraliyet ailesinden Zeki Yamani’nin kızının görüntüsü çağdaş, hem de nasıl çağdaşmış...

Pakistan’ın darbeci generali Pervez Müşerref’in eşi saçlarını dağıtarak ‘medeniyet’ dersi veriyormuş.

Peki ya Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in eşi? Sorulur mu? Onun modern görüntüsü de parmak ısırtıyormuş.

‘Kaddafi’nin kızı’ olayına hiç girmeyelim... Çünkü onun şöyle bir salınışı bile aklımıza ‘Aydınlanma Devrimi’ni getirirmiş.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın eşi Esma, Pakistan İslam Cumhuriyeti’nin eski başbakanı Butto, Ürdün İslam Krallığı’nın kraliçesi Raina...

Hepsi kıyafetleriyle birer ‘uygarlık abidesi’ olarak yükseliyormuş.

Aman da ne güzel, ne cici, ne medeni, ne çağdaş, ne zarif leydilermiş bunlar...

‘İslam leydileri’ böyle ‘şık’, yani acayip ‘tarz’ bir görüntü içindeyken, bizim ‘zavallı’ laik cumhuriyetimizin başbakan ve bakan eşlerinin durumu ise malummuş.

Falan filan...

Nasıl?

Kulağa hoş geliyor, değil mi?

Peki bu ‘yaldızlı görüş’ün parlaklığına aldanacak mıyız?

Bu yaklaşımı sorgusuz sualsiz kabul etmek bizim gibi bir ‘aykırı’ ya yakışır mı?

Tabii ki yakışmaz.

O halde ‘tarihsel misyon’umuzu yerine getirelim ve bir ‘çıkıntılık’ yapıp bu epey demagojik yaklaşımın yaldızını kazıyalım.

Ve şöyle seslenelim:

* * *

Abiler! Ablalar!

Lütfen ‘çağdaşlığı’ salt görüntüden ibaret sanmayınız.

Eğer işi görüntüye indirgerseniz:

‘Karısının başı açık olsun da isterse kanlı diktatör olsun...

Karısı modern giyimli olsun da isterse halkının tepesinde boza pişiren zalim idareci olsun...

Karısı örtünmesin de isterse darbeci general, halkını ezen kral olsun hiç fark etmez’
noktasına gelirsiniz.

Ya da gerilersiniz.

Oysa:

Türlü kusurlarına, aksaklıklarına, sorunlarına rağmen bizim ‘laik demokratik cumhuriyetimiz’, işte bu noktada da, demokrasiden ve özgürlükten nasibini almamış köhne Arap rejimlerinden ayrışır.

Biz bütün eksikliğine rağmen o kadar sahici bir demokrasiyle yönetiliyoruz ki:

Bizim ülkemizde ‘eşi başörtülü olan biri’ de başbakan olur, ‘eşi örtülü olmayan biri’ de...

İşin içinde numara, göz boyama filan yoktur.

Gerçek apaçıktır:

Bu ülkede bugün ‘eşi başörtülü olan biri’ başbakandır, yarın ‘eşi başörtülü olmayan biri’ başbakan olacaktır.

Çünkü burada ikiyüzlü Arap rejimleri egemen değildir.

Çünkü burada halka yaptıkları baskıyı İslami sembollerle meşrulaştırmaya çalışan krallar, diktatörler yoktur...

Burası ne ‘denge sorunu yaşayan’ Kaddafi’nin çadır devletidir, ne de ‘Amerikancı İslam’ın egemen olduğu petro-dolar emirliğidir.

Burası bütün eksikliklerine, aksaklıklarına rağmen laik, demokratik bir cumhuriyettir.

Biz burada oylarımızla karısı başörtülü birini de başbakan seçeriz, modern görünümlü bir kadını da...

Karısı başörtülü başbakanı da en ağır bir şekilde eleştiririz, karısı modern görünümlü başbakanı da.

Yani...

İslam dünyasının tek demokratik, laik cumhuriyetinin fertleri olarak bizim utanacak, çekinecek bir durumumuz yoktur.

Aksine eleştiri özgürlüğümüzle, yarattığımız çeşitlilikle gurur duyarız.

Ne yani?

Zalim diktatörün başı açık ‘cici’ karısı, kocasının halka yaptığı onca zulümden ve baskıdan utanmayacak da, ben özgür bir ülkenin bireyi olarak, halk oyuyla seçilmiş başbakanın eşinin kıyafet tarzından mı utanacağım?
Yazarın Tüm Yazıları