Paylaş
Nefret ettirmemeli... Sevdirmeli.
*
Ayrıştırmamalı... Birleştirmeli.
*
Saldırgan olmamalı... Güzel konuşmalı.
*
Uzaklaştırmamalı... Yakınlaştırmalı.
*
“Ne çirkin” dedirtmemeli... “Ne güzel” dedirtmeli.
*
Bağırıp çağırmamalı... Kibar ve nazik davranmalı.
*
Kötü örnek olmamalı... En güzel örnek olmalı.
*
Ona buna çatmamalı... İyiyi, güzeli anlatmalı.
*
Bozguna geçit vermemeli... Dayanışmayı çoğaltmalı.
*
Bir gönlü bile kırmamalı... Sürekli gönüller kurmalı.
*
Bir kişiyi bile dışlamamalı... Kucaklayıcı olmalı.
*
Haluk’la falan uğraşmamalı... İşine bakmalı.
BİR KOLİ PAKETLE
BİR koli paketle / Bir ateş yak / Bir yara sar / Bir yetime sarıl / Bir umut ışığı ol / Bir damla gözyaşı akıt / Bir kardeşlik mesajı ver / Lüzumsuz bir konuşmayı sonlandır / Kimseye çaktırmadan bir iyilik yap / Bir çorba dağıt / Sevmek için mücadele ver / Bir dua et / Bir saçmalığa karşı çık / Bir dayanışma göster / İyilik hızını asla kesme / Bir yalanı toprağa göm / Bir hakikati yukarıya, en yukarıya kaldır / Bir yapıcı eleştiri yap / Bir çocuğu güldür / Bir şirretliğe tekmeyi bas / İyilikte tüm sınırları aş / Bir psikolojiyi düzelt.
SAMİMİYET VE SAMİMİYETSİZLİK
SAMİMİYETİN de samimiyetsizliğin de topluma çarpan etkisiyle yansıdığı bir dönemden geçiyoruz.
*
İşte bir örnek:
*
Orhan Pamuk’un New York Times’a yazdığı “Düşen betonun altında kalmış bir kız, ne yapacağını bilemeyen bir adam” başlıklı yazı.
*
Duygusal olmaya çabalayan ama duygunun kırıntısının bile olmadığı, lügat paralamaktan bitap düşmüş, takır tukur bir yazı.
Samimiyetsizliği çarpan etkisiyle yansıyor okura.
*
Kıssadan hisse:
*
Bugünlerde samimi olamayacaksan hiç çabalama boşuna. Zira çok ama çok belli oluyor.
NOT ETTİK
İKTİDARIYLA, muhalefetiyle şu “Not Ettik Dili ve Edebiyatı”ndan vazgeçebilir miyiz lütfen?
*
Öyle zamanlardan geçiyoruz ki...
Herhangi bir şeyi not etmeye bile vakit bulmak imkânsız.
*
Durum böyleyken...
Bu notlar hangi ara tutuluyor acaba?
TAAMMÜDEN ADAM ÖLDÜRME
- Kolon kesmek.
- Denetim yapmamak.
- Malzemeden çalmak.
- Zemin etüdü yapmadan bina dikmek.
- Kuralsız inşaat yapmak.
HERKES DİYE BİR ŞEY YOKTUR
BİR topluluğun içine giriyorum.
İşittiğim tüm cümleler aşağı yukarı şunlar:
*
Herkes bunlar gitsin istiyor. Herkesin öfkesi burnunda. Herkes, “Bu sefer kesin gidiciler” diyor. Herkes bunu konuşuyor. Herkes şunu konuşuyor. Herkesin dilinde şu var. Herkes Haluk Levent’i övüyor. Herkes... Herkes... Herkes...
*
Başka bir topluluğun içine giriyorum.
İşittiğim tüm cümleler aşağı yukarı şunlar:
*
Herkes metanet içinde. Herkes devletten memnun. Herkes devlete dua ediyor. Herkes sosyal medya yalanlarına öfkeli. Herkes İHH’yı övüyor. Herkes şunu konuşuyor. Herkes bunu konuşuyor. Herkes... Herkes... Herkes...
*
Çıkardığım sonuç:
*
Bizim gibi bölünmüş toplumlarda...
Herkes diye bir şey yoktur.
BÜLENT ARINÇ’IN GAZINA GELDİLER
Altılı masa liderleri, Bülent Arınç’ın çağrısını fazla ciddiye alıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şöyle düşündüğünü sandılar:
*
“Deprem oldu. Seçime gidersek kaybederiz. Ben ne yapıp edip seçimi ertelemeliyim. Bunun yollarını aramalıyım.”
Erdoğan’ı böyle okudukları için daha enkaz altında canlar kurtarılırken kendilerini ortaya atıp şöyle haykırdılar:
*
“Seçim asla ertelenmemeli. Seçimin ertelenmesine asla izin vermeyiz.”
*
Oysa gelen haberlere göre...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bırakın seçimin 18 Haziran’a ertelenmesini, 14 Mayıs’ta yapılmasını istiyormuş.
*
İster misiniz muhalefet, “Erdoğan böyle istiyorsa biz tersini istemeliyiz” diyerek...
“Seçim ertelenmeli” demeye başlasın?
Paylaş