İki bakan arasındaki öfke farkı

ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım'ın oğlu Erkan Yıldırım hakkında CHP bir iddia ortaya attı.

İddia şu:

"Ulaştırma Bakanı'nın oğlu Erkan Yıldırım, Nemus İnşaat Turizm ve Elektronik Sanayi A.Ş. adlı bir şirketin ortağıdır. Bu şirket, devletten 7.2 trilyon liralık KDV istisnalı vergi almıştır."

İşte bu iddia, Bakan Yıldırım'ı çileden çıkardı.

Bakan'ın iddiaya tepkisi çok sert oldu:

"Yalanın da haysiyeti olur"
dedi.

"Bizi hortumcu gibi göstermek şerefsizliktir" dedi.

"Dava açacağım" dedi.

Şimdi akla gelen soru şudur:

Neden bazı bakanlar, haklarında ortaya atılan vahim iddialar karşısında bu denli öfkeye kapılmayıp birkaç beylik lafla işi geçiştirirken Bakan Yıldırım böylesine ağır konuşabiliyor?

Bu sorunun yanıtını bulmak için...

Bakan Yıldırım'ın açıklamalarının tamamına bakmamız gerekir.

***

İddiayı yeniden anımsayalım:

"Bakan'ın oğlunun şirketi devletten trilyonlarca liralık istisnalı vergi aldı."

Ulaştırma Bakanı, bu iddia için öncelikle "Bu yalandır" diyor.

Ama Bakan Yıldırım, sadece "Bu yalandır" demekle yetinmiyor, iddianın doğru olmadığını herkesi tatmin edecek tarzda kanıtlıyor.

Şöyle diyor:

"Araştırdım. O şirketin ortakları arasında Erkan Yıldırım diye bir isim var. Ancak o Erkan Yıldırım, benim oğlum değildir. Bir isim benzerliği söz konusudur. Şirket ortağı olarak adı geçen Erkan Yıldırım'ın baba adı Nedim, anne adı Rihan. Doğum yeri Diyarbakır. Şirketi kuranlar arasında Yıldırım soyadlı başka isimler de var. Onların da bizimle uzaktan yakından ilgisi yoktur."

Bitti mi?

Bitti.

Açıklama tatmin edici mi?

Tatmin edici.

Bu kadar yalın bir açıklamanın ardından Bakan'ın meydan okumaya hakkı var mı?

Var.

***

Şimdi soru şudur:

Neden Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da oğlu hakkında ortaya atılan iddialarla ilgili olarak bu denli net ve tartışmasız açıklamalar yapmaz?

Neden şeffaf bir şekilde iddia sahipleriyle hesaplaşma yoluna gitmez.

Neden çıkıp herkesi tatmin edecek bir açıklama yapmaz?

Bu bir "strateji hatası" mı?

Yoksa Bakan Yıldırım'ın elindeki net ve tatmin edici malzeme, Unakıtan'ın elinde yok mu?

Aldırma Seray

ÜZÜLME, gevşeme.

Öyle menajerinin kapısına dayanıp, "Beni rezil ettin" diye maraza çıkarma.

Unutma ki:

Bu memlekette sesi güzel olmayıp da "Sahnelerin hanımefendi sanatçısı" unvanını almaya heves eden ne ilk, ne de tek kadın sensin.

Şu "Türk magazin tarihi", biraz da "güzel olduğu için doğuştan süper yetenek muamelesi gören kadınların tarihi" değil midir?

Söyle bakalım:

Petek Dinçöz, içli sesiyle mi, yoksa icra gücüyle mi alemin tozunu attırmaktadır?

Daha karikatürize bir örnek olarak Banu Alkan, hangi mesnede sığınarak kaset çıkarmıştır?

Ayşe Hatun Önal bile "Kırcan mı belimi" diyerek "Alternatif müzik insanı" muamelesi görmedi mi?

Hadi anımsa:

Seren Serengil 17 yaşında "İşte Türk Müziği'nin yeni açılımı" sloganıyla Maksim'de sahneye çıkarıldığında, repertuarında kaç eser vardı?

Şimdi seni "Güzelliğim para ediyor, Çelik de arkamda. O halde neden parsayı toplamayayım" diyerek yola çıktığın için ayıplıyorlar.

Sanki bu alemde "musikinin gücü" dışında başka bir motivasyon aracı hiç geçerli olmamış gibi.

Sanki müzikten çakmadığı halde şarkıcı olma hevesine kapılan bir tek sensin.

Aldırma Seray!

Bu memleket "kiminin sesi, kiminin görüntüsü" anlayışını, eğlence sektörü için düstur edinmiştir.

Bizde bazıları dinlenir, bazılarına bakılır.

O halde sen neden "bakılanlar" arasında yer almayasın ki?

Banu Alkan'a bile "bakan" ulus, sana mı bakmayacak?

Sen en iyisi sesinle dalga geçenlere "Beni bırakın da etrafınızı dikizleyin" de ve geç.

Unutma: Bahtın açıktır. Yürüyeceksin, ulus yürüyecek arkandan.
Yazarın Tüm Yazıları