Hiç utanmadan üstleniyorlar

Yangınlar çıktı.

Haberin Devamı

- Börtü böcek, kurt kuş yandı.

- Ağaçlar kavruldu, yeşiller gri oldu.

- Doğayı simsiyah bir duman kapladı.

- Evler, ocaklar söndü.

*

“Ateşin Çocukları” adlı PKK’nın alçaklar sürüsü...

Hiç utanmadan üstleniyorlar

İşte bunu sahiplendi, sahiplenebildi.

*

Tepiniyorlar bunun üstünde.

- “Biz yaktık” diyorlar.

- “Ateş ne güzel” diyorlar.

- “Yaktık, yine yakacağız” diyorlar.

Eğleniyorlar yahu eğleniyorlar.

*

Normalde yapsan bile...

Utanır, sıkılır “Ben yapmadım abi” falan diye yan çizersin.

*

Bakıyorsun:

Bunlar gururla sahipleniyorlar.

*

Yangınları bunların çıkardıklarına dair somut bir sonuç, henüz tam olarak ortaya çıkmadı.

Konu, henüz tam bir netliğe kavuşmuş değil.

Polis, savcılık soruşturması sürüyor.

Haberin Devamı

Oralardan çıkacak sonuçlarla konu bir netlik kazanacak.

*

Ama net olan bir şey var:

*

Dökülen gözyaşlarının üzerine kahkaha savurdukları, börtü böceğin yok oluşundan büyük bir zevk çıkardıkları, yeşilin yerini alan griyi alkışlarla karşıladıkları, alçaklığı bir marifet gibi algıladıkları...

Çok net!

*

Bu konuda en küçük bir kuşku yok.

Açın bakın adamların sosyal medya hesaplarına...

Hiç utanmadan üstleniyorlar

Kül olmuş tavşanların karşısında göbek atıyorlar.

*

Yaktılar mı, yakmadılar mı?

Henüz bilmiyorum.

Ama bildiğim bir şey var:

*

Yapılan alçaklıktan gurur çıkaran bir karakter bozukluğu var karşımızda.


BU KONU HALK OYUNA SUNULAMAZ MIYDI?

İSTANBUL’da yol kenarlarında yeşile dayalı peyzajlar yer alıyordu.

Şahsen benim hoşuma gidiyordu o peyzaj çalışmaları.

*

Belediye yönetimi, bu peyzaj çalışmalarını yüksek maliyetli bularak terk etmeye karar verdi.

Hatta dün itibarıyla peyzajlar sökülmeye başladı.

Hiç utanmadan üstleniyorlar

*

Peki yerine ne gelecek?

Yapılan açıklamalara göre...

Gri duvarlar, sanatçıların tuvaline dönüştürülecekmiş ve çeşitli çizimler yer alacakmış.

Bunun bir örneğini de yayınlamışlar.

Baktım:

Haberin Devamı

Bir tür grafiti gibi bir şey!

*

Şahsen peyzaj yerine getirilmek isteneni hiç beğenmedim.

İstanbul’un kimliğine, ruhuna, kişiliğine hiç uygun değil.

Bu tür duvar boyamaları, daha çok ruhsuz şehirlere ruh katmak için yapılan çalışmalar.

İstanbul gibi kadim bir şehrin böyle bir şeye ihtiyacı yok ki.

*

Bunlar benim şahsi fikirlerim.

İstanbul halkı ne der, ne düşünür, nasıl bir yaklaşım sergiler?

Bilmiyorum.

*

Keşke belediye yönetimi, bu konuyu halk oyuna sunsaydı...

Ve kararı ondan sonra verseydi.

*

Ama artık her türlü mevzuya öyle partizanca yaklaşıyoruz ki...

Böyle bir halk oylamasından doğru dürüst bir netice çıkar mı emin değilim.

*

Çünkü şunu adım gibi biliyorum:

*

Haberin Devamı

- Eski peyzajdan çok hoşlanan hükümet muhalifleri, halk oylamasında peyzaj karşıtı tutum alacaklardır.

*

- Getirilmek istenen duvar resimlerini pek seven hükümet taraftarları, peyzaj yanlısı tutum alacaklardır.

*

Bana “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir? Beş maddelik bir liste yapar mısın?” deseler...

Listenin en başına işte bu aşırı partizanlık meselesini koyarım.


BEN DE ‘SAVAŞA HAYIR’ BİLDİRİSİ HAZIRLADIM

ÇOK sayıda yazar, şair, akademisyenin de aralarında bulunduğu bir grup yurttaş, bir bildiri yayınlamış.

Savaşa, nefrete, düşmanlığa hayır. Barışa evet” başlıklı bildiriyi açtım okudum.

*

Bildiride şu iki noktanın altı çiziliyor:

- BİR: Savaş iyi bir şey değil.

Haberin Devamı

- İKİ: Karabağ’daki çatışmalar durmalı.

Başka?

Pek bir şey demiyorlar.

Çok şey diyorlar demesine ama...

Barışın nasıl sağlanacağına dair bir şey demiyorlar.

*

Bunun üzerine...

Ben de bir “Savaşa hayır, barışa evet” bildirisi hazırlamaya karar verdim.

*

Çok kısa, çok basit, lafı hiç uzatmayan bir bildiri benimki.

Şöyle bir bildiri:

*

“Savaş kötüdür.

Barış iyidir.

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaş hemen bitmelidir.

Barış hemen gelmelidir.

Bunun için atılması gereken minnacık bir adım vardır:

Ermenistan, işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmelidir.”

*

Hiç zorlanmadım bu bildiriyi hazırlarken.

Çünkü...

Hakkaniyetli bir barış bildirisi hazırlamak, öyle marifet isteyen bir iş değildir.

Haberin Devamı

Bunun için eli vicdana koymak yeter de artar bile.

*

Elini vicdanına koyan her dünya vatandaşı, benim yazdığım türde bir bildiriyi hemencecik yazar.

Hatta benden daha iyi yazar.

*

Yani demem o ki...

Bu işin şairlikle, yazarlıkla, akademisyenlikle falan bir ilgisi yoktur.

Bu işin vicdanlı ve adil olmakla ilgisi vardır.

Yazarın Tüm Yazıları