Paylaş
İSRAİL’in durumuna şöyle bir bakalım:
*
- Hamas’ın 7 Ekim saldırısında öyle bir güvenlik açığı verdi ki tüm dünya şaştı kaldı. “İsrail’in beton gibi güvenliği var” cümlesi yerle yeksan oldu.
*
- Hamas saldırısına Gazze’de sivil katliamlarıyla yanıt vererek tüm dünyada “çoluk çocuk katili” diye nefretle anıldı.
*
- Gazze’ye hastane, okul falan demeden günlerce bomba yağdırmasına rağmen Hamas’ı bitiremedi.
*
- Arkasına ABD ve Avrupa’nın tam desteğini almasına ve hiçbir ilke tanımamasına rağmen zafer ilan edemedi.
*
- Bir buçuk ayın sonunda öyle ya da böyle masaya oturmak ve geçici de olsa ateşkese razı olmak zorunda kaldı.
*
HAMAS KAZANÇLI ÇIKTI
HAMAS’ın durumuna şöyle bir bakalım:
*
- İsrail’in karizmasını fena çizdi.
*
- Filistin sorununu tüm dünyanın gündemine resmen kazıdı.
*
- İsrail’in yıllardır sürdürdüğü işgal politikalarının tüm dünyada tartışılmasını sağladı.
*
- Kendisinden pek de beklenmeyen çapta bir direniş sergiledi.
*
- Filistin’in temsilinde çok önemli bir kazanım elde etti.
*
- Propaganda savaşında İsrail’in gerisine düşmedi.
*
- İsrail’i masaya oturtmak zorunda bıraktı.
*
- Filistin sokaklarının efsanesi haline geldi.
NASIL DA OLMAMIŞ
“İSTANBUL için son çağrı” diye bir film.
Başrolde Türkiye’nin en iyi iki oyuncusu var: Beren Saat ile Kıvanç Tatlıtuğ.
*
Hevesle açıp izlemeye başladım.
Sonuç?
Tabii ki hiç sekmez. Yine hayal kırıklığı.
*
Sözümü hiç sakınmadan filmle ilgili genel yorumlarımı yazıyorum:
*
- Senaryo: İlkokul müsameresinin bir tık üzerinde.
- Oyunculuklar: Yapmacıklıktan tel tel dökülüyor.
- Karakterler: Yüzeysellik gani, derinlik hiç yok.
- Hikâye: Çok ünlü bir filmden aparma.
- Çekimler: Eh işte. Fena değil. New York sokakları falan.
- Akış: Ne akışı abi. Akmıyor. İttire kaktıra gidiyor.
- Mukayese: Orta halli bir Hint filminden daha beter.
*
Gitti. Gitti. Gitti yine benim bir buçuk saatim.
BANKADAKİ MÜDÜR DOLANDIRICILIK YAPARSA
BANKACILIĞIN yazılı olup olmadığını bilmediğim üç ilkesini yazıyorum:
*
- BİR: Banka, bir itimat müessesidir.
*
- İKİ: Bir bankanın sınırları içinde yapılan her işlem, o bankanın teminatı altındadır.
*
- ÜÇ: Bir banka, bir kişiyi “müdür” diye şubesine atıyorsa... “Banka olarak bu kişiye ben kefilim” demek istiyordur.
*
Son günlerde gündemden bir türlü düşmeyen Seçil Erzan olayına bankacılığın bu üç ilkesi açısından baktığımızda felaket bir durum ortaya çıkıyor.
*
Bankanın şube müdürü Seçil Erzan, bankanın sınırları içinde resmen saadet zinciri kurmuş.
Elden para alıyor, kafasına göre faiz veriyor. Kayıt kuyut yok.
*
Sonuçta milyon dolarlar uçmuş gitmiş. Şube müdürü Seçil Erzan hapiste. Hakkındaki iddialar ayyuka çıkmış.
*
Ve tüm bunlar olup biterken...
Seçil Erzan’ın şube müdürlüğünü yaptığı Denizbank’ın herhangi bir sorumluluğu olmadığını söylemek mümkün olabilir mi?
EYÜP’TE BİR CEVELAN
“GALERİ / Eyüpsultan”, Eyüp’te belediyenin yeni açtığı bir sanat galerisi.
*
Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken’in davetlisi olarak gittim bu sanat galerisine.
Feshane’nin tam karşısında açılan bu şık ve zarif galeride Bedri Rahmi, Balkan Naci, Burhan Doğançay, Devrim Erbil gibi büyük sanatçıların eserleri sergileniyordu.
Hepsine uzun uzun baktım. Anlarmış gibi.
*
Sonra Başkan Deniz Köken ile Eyüp sokaklarında biraz dolaştık.
Kendisine sordum: “Sizin ailede solculuk var mı? Adınızın Deniz olmasından yola çıkarak soruyorum bu soruyu.”
Gülümsedi ve şöyle dedi:
“Bana hep sorarlar bunu. Solculukla alakası yok. Annem Denizli’yi pek beğenmiş. Denizli’ye gönderme yapmak için Deniz koymuş adımı.”
*
Sokakta gezerken aniden karşımıza bir oyuncakçı çıktı.
Ahşaptan el yapımı oyuncaklar. Tahta arabalar, topaçlar falan.
Başkan Köken’e “Nedir bu?” dedim. “Bilmiyor musunuz, bizim Eyüpsultan oyuncak tarihinin merkezidir” dedi.
*
Büyük bir şaşkınlıkla olayın tarihi geçmişini öğrendim.
*
Meğer taaaa 1565 senesinde Eyüp’te eli marangozluğa yatkın Hasan Efendi isimli bir zat, torunlarına tahtadan oyuncak bir at arabası yapmış.
Torunlar, oyuncak at arabasını çok sevince Hasan Efendi, gayrete gelmiş, birbirinden güzel 30’dan fazla oyuncak tasarlamış.
Bakmış güzel gidiyor.
“Ben bu sanatı neden başkalarına da öğretmiyorum ki” diyerek Eyüp’te oyuncak sektörünün oluşumuna büyük babalık yapmış.
Sonra iş büyümüş. 1600’lü yılların ortasında Eyüp’teki oyuncak dükkânının sayısı yüzü aşmış.
*
Başkan Köken’e “Böyle muhteşem bir tarihin hakkını verilmeli” dedim.
“Mutlaka” diyerek şunları söyledi:
“Bizden önceki dönemlerde Eyüp oyuncaklarıyla ilgili önemli adımlar atıldı. Biz bu adımları sonuçlandırıyoruz. Tarihi mirasımıza sahip çıkacağız.”
Paylaş