Paylaş
Sanki yürüyen bir kültür mekanizması. Sanki hümanizmanın yeryüzü temsilcisi. Sanki incelikli zevklerin adamı. Sanki müziğin maneviyatına kendini adamış bir derviş.
Ayhan Sicimoğlu’ndan söz ediyorum.
Videosunu gördüm ve beynimden vurulmuşa döndüm:
Teknesinde çalıştırdığı 19 yaşındaki denizci bir çocuğu darp ediyordu resmen.
- Kültür adamının yerini yumruk sallayan adam almıştı.
- İncelikli zevklerin adamı magandalık yapıyordu.
- Müziğin maneviyatı gitmiş yumruğun maddiyatı gelmişti.
Çocuk “Beni çalıştırdın, paramı vermedin” diyor.
Ayhan Sicimoğlu da işte buna sinirleniyordu.
Teknesi var. Parası var. Sponsorları var.
Bedavaya yiyip gezip eğleniyor.
Ama sıra 19 yaşındaki çocuğun parasını vermeye gelince...
Aksileşiyor.
Çocuk parasını isteyince de darp ediyor.
Bütün güzel şeylerden soğuttu beni Ayhan Sicimoğlu.
Gurmelikten, gezginlikten, Küba müziğinden, ince zevklerden, stilli kıyafetlerden...
Hepsinden ama hepsinden soğudum vallahi.
TAM O SIRADA ARDA GÜLER NE YAPIYOR
Montella, Arda Güler’e zalimlik yapıyormuş.
Dışlıyormuş Arda Güler’i. Elinden gelse zincirlere vuracakmış çocuğu.
Mobbingin en fenası yapılmış. Sarı yeleğini elinden almışlar çocuğun.
O da mahzun kalmış. Bozulmuş.
Türkiye, bu duruma karşı çıkmalıymış. Arda Güler, Türkiye’nin evladıymış. Türkiye’nin evladına sahip çıkması gerekirmiş.
Hayatlarında herhangi bir takımın antrenmanını izlemeyen ne kadar boş beleş tip varsa hepsi...
Milli Takım’ın antrenmanından önlerine gelen bölük pörçük görüntülere bakıp işte bu sonuçlara vardılar.
Ve sosyal medyada büyük bir fırtına estirdiler.
“Evladına sahip çık Türkiye” diye ortalığı birbirine kattılar.
Tamam, Türkiye evladına sahip çıksın tabii ki.
Ama söz konusu evlat, sizin bu iddialarınızı var gücüyle yalanlıyor.
Onu ne yapacağız?
Arda Güler’in yaptıklarına bakın hele:
- Montella’nın kendisini alnından öpmesinin fotoğrafını paylaşıyor.
- Futbol Federasyonu’nun konuyla ilgili yalanlamasını sosyal medya hesabından yayınlıyor.
- “Şimdi kenetlenme zamanı. Hep birlikte Milli Takım’a destek olalım” diye bas bas bağırıyor.
Yani diyor ki: Ben iyiyim, bana zulmedilmiyor, saçmalamayın!
Ama dinleyen kim?
Sosyal medya artık gitgide daha çok provokasyon alanı haline dönüşmüş durumda.
Her türlü kışkırtma, her türlü yalan dolan, her türlü çarpıtma, her türlü fitne fesat orada.
İşin en kötüsü ise şu:
Nasıl başa çıkılacağı konusunda kimsenin bir fikri yok.
SEÇİL VE DİLAN AYNI KOĞUŞTA İYİ ANLAŞIR MI
Özge Eğrikar’ın özel haberi dünkü Hürriyet’in manşetindeydi: “Seçil ve Dilan aynı koğuşta”. Haber patlayınca herkesin aklına “İkisi aynı koğuşta iyi anlaşır mı” sorusu geldi. Bunu anlamak için önce Seçil ile Dilan arasındaki farklara odaklanmak gerekir.
İşte ikisi arasındaki farklar:
- Seçil sessiz ve derinden. Dilan ise alabildiğine dışavurumcu.
- Seçil seçkinler arasında takılıyor. Dilan ise TikTok ahalisiyle.
- Seçil “foncu geldi hanım” demez. Dilan ise “enercii” diye ortalığı ayağa kaldırır.
- Seçil kimseye “bana fon al” demez. Dilan ise Engin’den her şeyi almasını ister.
Ve sonuç:
Kişilikleri farklı. Mizaçları farklı. Yöntemleri farklı. İlgi alanları farklı. Motivasyonları farklı.
Ama koğuşları aynı.
Mahpus damında aynı koğuşta olmak çok önemli.
Farklılıklarına rağmen karışıp barışabilirler.
Yani iyi anlaşmaları olasılığı hayli yüksek.
ROKETTE DÜNYA BİRİNCİSİ OLAN İLİM YAYMA’CILAR
Karmaşık olmayan bir olguya karmaşık bir olgu muamelesi yapıldığında...
“Sonuçta bu iş roket bilim değil ki abi. Gayet basit bir iş” denir.
Yani roket bilim eşittir karmaşık bir iştir. Zihinlerimizdeki yeri budur roket bilimin.
İşte böyle bir alanda Türkiye’nin gençleri, dünya çapında büyük bir başarıya imza attılar.
İlim Yayma Vakfı Vefa Yurdu öğrencilerinin kurduğu İstanbul Teknik Üniversitesi Vefa Havacılık Takımı, ABD’den birincilikle döndü.
Dünyanın en büyük roket mühendisliği yarışması olan “Spaceport America Cup’24 – Üniversiteler Arası Roket Mühendisliği” yarışmasında Türkiye’yi temsil eden ve dünya şampiyonu olan İlim Yayma Vakfı’nın Vefa Yurdu öğrencilerine bin selam.
DOKUZ GÜN TATİLDEN SONRA MIRILDANMALAR
- Tatilde çok yoruldum, benim biraz dinlenmeye ihtiyacım var.
- Tatilden dönmek bir şey değil de bu sıcakta çalışmak çekilmez.
- Tatil dönüşü ilk pazartesi: Pazartesi sendromunu binle çarp.
- Bütün suratlar niye böyle asık? Herkes niye öfkeli?
- Herkesin her yerinin ağrıdığı bir tatil dönüşü.
- Şen şakrak ofise girene uzaylıya bakar gibi bakmak.
- Bodrum ve Çeşme rahat bir nefes almış mıdır acaba?
- En uyanık tutum: Bayram sonrasını izne bağlamak.
- Herkeste kendi kalesine gol atmış Samet tatsızlığı.
Paylaş