Gülen’i yenmişiz Gül’ü de yeneriz

ŞU kesin: Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen’i yendi.

Haberin Devamı

*

İşte bu açık galibiyet...
Hem Erdoğan’ı hem de Erdoğan’ın çevresindeki savaşçıları müthiş bir özgüven sahibi kıldı.
Zafer sarhoşluğu içindeler.

*

Zafer sarhoşluğunun doğurduğu yeni pozisyonları şöyle bir şey:
“Erdoğan’ın önüne çıkma cüretini gösteren kim olursa olsun... Geçmişine, ideolojisine, imanına, eşinin başörtüsüne falan bakmadan Fethullah Gülen gibi yaparız.”

*

Yapıyorlar da nitekim.
Ellerindeki ağır propaganda makinesiyle...
Her durumda Erdoğan’ı haklı çıkaran konuşan kafalarıyla...
“Erdoğan ne derse o olur” demeyenin üzerine çullanan kalemleriyle...
Azıcık aykırı giden kim varsa...
Bir anda tıpkı “Fethullah Gülen ve cemaati”ne yaptıkları gibi yapıyorlar.
Şeytanlaştırıyorlar yani.

*

Alın size Haşim Kılıç...
Anayasa Mahkemesi üyesi olarak parti kapatma davalarında koyduğu şerefli şerhlere rağmen...
Ta Refah döneminden beri özgürlükçü bir tutum almasına rağmen...
Eşinin başında örtü olmasına rağmen...
Ulusalcıların “İBDA-C örgütüne mensuptu” türü suçlamalarına maruz kalmasına rağmen...
Sırf azıcık aykırı gitti diye...
Erdoğan ve çevresi tarafından bir anda “düşman” kategorisine sokulmadı mı?

*

Alın size Abdullah Gül...
AK Parti’nin iki önemli isminden biri olmasına rağmen...
“Noter” suçlamalarına maruz kalmayı göze almak pahasına uyuma önem vermesine rağmen...
Erdoğan’la arasında sarsılmaz bir “kardeşlik hukuku” olmasına rağmen...
Toplumda bir ağırlığı olmasına rağmen...
Bu zamana kadar Erdoğan’a açıktan muhalif bir tutum almamasına rağmen...
Sırf “Erdoğan ne isterse o olur” demeyip “Bu konuyu kendi aramızda görüşürüz” dediği için... Yani kesin ve net bir itaat çizgisine geçmediği için...
Eleştirilmeye başlandı bile...

*

“Zaten dış politikada Batı’ya göz kırpıyordu” diyorlar.
“Zaten iç politikada Erdoğan’dan daha özgürlükçü imajı çizmeye çalışıyordu” diyorlar.
“Zaten AK Parti karşıtı çevrelere hafiften sempatik gözükmeye çalışıyordu” diyorlar.
Diyorlar da diyorlar yani.
Neredeyse “Çankaya’daki de paralel çıktı Rıza Baba” demelerine bir parmak kaldı.

*

Ayet, hadis okumasına rağmen...
İslam davası gütmesine rağmen...
40 yıldır laik düzenin ceremesini çekmesine rağmen...
İslami bir lider, İslami bir grup olmasına rağmen...
Güçlü bir medyaya sahip olmasına rağmen...
Fethullah Gülen ve cemaatini yendiler ya...
Bu galibiyetin yol açtığı özgüvenle...
“Haşim Kılıç da kim oluyormuş?” diyorlar.
“Abdullah Gül de kim oluyormuş?” diyorlar.
Ardından ekliyorlar:
“Ezer geçeriz.”

*

Kısacası durum şudur:
Fethullah Gülen ve cemaati yenilince...
Abdullah Gül ve Haşim Kılıç’ı da şimdiden yenilmiş sayıyorlar.

Haberin Devamı


CHP’ye tavsiyemdir
Siz en iyisi bölünün

Haberin Devamı

CHP kimin partisi olacak?
Ulusalcı, laik, başörtüsü karşıtı, Kürt sorununda şahin Birgül Ayman Güler’lerin partisi mi olacak?
Diyarbakır Barosu Başkanlığı yapmış, Kürt sorununda çözümden yana, özgürlükçü Sezgin Tanrıkulu’ların partisi mi olacak?
CHP bir karar vermeli.

*

Diyebilirsiniz ki:
“Niye bölünsün kardeşim... Güler’in de, Tanrıkulu’nun da aynı parti çatısı altında yer alması o parti açısından bir zenginliktir...”

*

Hayır... Hayır...
Bir parti örgütlenmesindeki zenginlik, ancak aynı yöne yönelmiş ideallerin savunulmasında meydana gelebilecek üslup ve tarz farklılıkları açısından söz konusu olabilir.
Uçurumlar arasında değil.
Hiçbir parti bu denli büyük bir uçurumu kaldıramaz.

*

Hatta berbat bir sonuca neden olur böylesi bir uçurum:
Sezgin Tanrıkulu gibilerin de, Birgül Ayman Güler gibilerin de tam olarak benimsemediği, iki tarafın da kendinden bulmadığı bir parti.

*

Bu tür durumlarda ille de bütünlüğü koruyalım diye çırpınmak yerine bölünmeyi tercih etmek, küçülmeye değil daha gür bir çıkışa neden olabilir.

Haberin Devamı


Başkası olma kendin ol Ayşenur Hanım

MHP’li Meral Akşener’in Meclis’i idare etme tarzı, tamamen kendine özgü bir tarz.
Sahiciliğiyle...
Özgüveniyle...
Gerektiğinde posta koymasıyla...
Gerektiğinde şakacı bir üslup kullanmasıyla...
Tatlı sert bir yönetim sergiliyor.
Ve bu tarz ona fena halde yakışıyor.

*

Geçen baktım:
AK Partili Meclis Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı da Meral Akşener’e öykünüyor.
Onun gibi sert olmaya çalışmalar, onun gibi şakalar yapmaya kalkışmalar, onun gibi posta koymaya çabalamalar falan.
Resmen tutan dizilerin benzerini yapmak gibi bir şey.
Doğalı taklit etmek dünyanın en olmaz işidir.
Ayşenur Hanım da bu olmazı olur kılmaya çalışıyor.
Halbuki Tarkan biraderimize azıcık kulak verse...
Başkası olmayıp da kendi olmanın insanı daha güzel kıldığını anlayıverecek.

Haberin Devamı


Çankaya’nın atlıları

ÇANKAYA’daki atlı tören kıtasından hiç hazzetmedim.
Nedenlerini sıralıyorum:
Bu işler aniden olmaz, bir geleneğe yaslanmalıdır.
Gösteriye duyulan merakı anlıyorum ama merak yetmez, altyapı da olmalı.
Tarihte kurulmuş Türk devletlerinin temsil edilmesi tamam da... Hani biz sadece “Osmanlı” geçmişimize özeniyorduk?

Yazarın Tüm Yazıları