BUHAR HALİ: "Camia" mutlu olsun diye şu ana kadar tek bir vurgu bile yapmadı. Sadece adaylığını açıkladığı basın toplantısında, fazla altını çizmeden, "Allah mahcup etmesin" şeklinde bir temennide bulundu, o kadar... Sanırım, "Benim cumhurbaşkanı olmam camia için bir zaferdir, ekstra mesaja lüzum yok" diye düşündü...
KATI HALİ: Milletvekili seçilince hapisten çıkan DTP’li milletvekilinin, bir biçimde cumhurbaşkanlığı adaylığı falan söz konusu olduğunu düşünelim. Acaba o milletvekili, "Anayasa’ya bağlı kalacağım" cümlesini Abdullah Gül’ün yaptığı gibi tam 11 kez ifade etmeye gerek duyar mıydı? Hiç sanmıyorum... Neyse... Çok görmeyelim, "Yeni bir muhtıra kazası" ile karşılaşmamak arzusu adama böyle yaptırıyor demek ki...
SU HALİ: Laikliğe bağlı kalacağı vurgusuyla Cumhuriyet mitingi ahalisine, "kimseye küskün değilim" vurgusuyla muhalif köşe yazarı milletine, "herkesle iyi geçineceğim" vurgusuyla CHP’ye bir demet çiçek uzatarak durumu sağlama aldı... Bu şekilde en akışkan kısmı ortaya çıkmış oldu.
ŞEKER HALİ: En alttan alıcı üslup ile en şahane tebessümleri karıştırın... Üzerine "Göreceksiniz, acayip tarafsız olacağım" şeklinde kuvvetli yeminleri ilave edin... Can sıkıcı sorularda bile soğukkanlılığı elden bırakmama gayreti ile bir hoşgörü anıtı gibi yükselme çabasını birleştirip servis edin... Sofraya gelen Gül’ün şeker halidir.
E.G. Şair oluyor
Hıncal Uluç ile seviyeli bir birliktelik kurarak, literatüre "kültürel flört" diye bir tabir armağan eden E.G. adlı manken kız, şimdi de bir şiir kitabı çıkarmaya karar vermiş...
"Attım mı bacağımı Hıncal’ımın üzerine / Yaparım pi-ar çalışmamı" tarzında dadaist ve ironik şiirler mi yazacak, yoksa "Yedinci Yeni" diye yeni bir şiir akımına mı yol açacak, kitap çıkmadığı için bilemiyoruz.
Ancak bildiğimiz bir şey var:
Hıncal Uluç, E.G. için "Kitap çıkmadan önce yapman gereken 10 şey" şeklinde bir liste hazırlamış...
Uluç’un hazırlayacağı listedeki öneriler ile Rilke’nin "Genç bir şaire mektuplar" adlı kitabında ortaya koyduğu öneriler arasında bir ilişki olmamasını doğal karşılıyoruz.
Çünkü ne yazık ki Uluç’u artık tanıyoruz.
Bu nedenle...
Uluç’un "manken kız"a, "Gece aleminden bir süre uzak duracaksın / Entel dantel yerlere gitmeye çalışacaksın / Klarnet yerine klasik müziğe merak saracaksın / Spinoza ya da Heiddegger kitapları taşıyacaksın" şeklinde önerilerde bulunmasını yadırgamıyoruz.
Ancak...
Yadırgadığımız şu iki şeydir:
Şiir yazma iddiasıyla ortaya çıkan manken kızdaki cüret ve kızcağızın biraz entel takılmak suretiyle "şair" kimliğine bürüneceğini düşünen Hıncal Uluç’daki aşırı iyimserlik.
Rahatlama kılavuzu
EĞER...
"Atatürkçülüğü kuşkulu, cumhuriyete bağlılığı şüpheli biri Köşk’e çıkıyor... Yetiş ey atam" diyenlerdenseniz...
Size şunu söyleyebilirim:
Abdullah Gül, üzerindeki kuşku bulutunu dağıtmak için bazen "Sezer tipi kararlar" bile alabilir.
Ayrıca Köşk’e çıktığı ilk gün, "Devletin derinlikleri"nden alacağı brifingin, ne kadar etkili olabileceğini düşünün...
Bu açıdan...
Üzerinde kuşku bulutu bulunmayan liberal bir AKP’linin cumhurbaşkanı olmasındansa, belki de Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması evladır.
* * *
Eğer...
"Çankaya Köşkü türbana teslim ediliyor! Aman Tanrım! Olamaz, bugünleri de mi görecektik" diye feryat edenlerdenseniz...
Mekteplere alınmayan türbanlı kızların yaşadığı bir memlekette, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne giren türbanlı eş meselesindeki garabeti fark eden Abdullah Gül, özellikle ilk altı ay eşini görünmez kılacak önlemler alabilir.
Altı ayda ortaya çıkan uygulama da bir temayül oluşturur...
Böylece...
Çankaya Köşkü’nden sizi rahatsız edecek türban fotoğraflarına maruz kalmazsınız.
Ayrıca...
Hayrünisa Hanım’ın bütün kadın arkadaşlarının "türbansız" olduğunu düşünüp, bilmem biraz rahatlamanız mümkün olabilir mi?