Gökçek ayıp ediyor

GEÇEN akşam Tarafsız Bölge’de Melih Gökçek, rakibi Murat Karayalçın’a ağzına geleni söyledi...

"Beceriksiz" dedi...

"Güreşe doymayan pehlivan" dedi...

"Ankara’ya hiçbir şey yapmadı" dedi...

Dedi oğlu dedi...

Sessizce dinledim...

Sonuçta rakibine "olağan sınırlar içinde" çakıyordu...

Ancak...

Ne zaman ki Murat Karayalçın’a "Terör örgütü yandaşı" dedi...

İşte o noktada "Dur bakalım" dedim...

Neden?

"Murat Karayalçın yandaşı" olduğumdan mı?

Hayır... Tabii ki hayır...

Murat Karayalçın kazansa ne olur, Melih Gökçek kazansa ne olur?

Umurumda bile değil...

Bana ne?

"Dur bakalım" dedim, çünkü haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmak istemedim...

Vicdanım "Hadi oğlum Ahmet... Geçit verme bu haksızlığa" dedi...

Ekrandaki tartışmamızın temel motivasyon kaynağı budur...

* * *

Aslında pekálá Melih Gökçek de biliyor ki...

Murat Karayalçın "terör örgütü destekçisi" diye anılacak biri değil...

Ama bir "malzeme" yakalamış, acımasızca vuruyor...

Mantığı şöyle işliyor Gökçek’in:

"Karayalçın, geçen seçimlerde DEHAP’la ittifak yaptı... DEHAP/DTP terörist partilerdir... Karayalçın da terörist destekçisidir..."

Soruyoruz:

DEHAP/DTP terörist parti ise...

Senin partinin genel başkan yardımcısı bu partinin ileri gelenleriyle gizlice buluşup yemek yemedi mi?

Şimdi ona da "Teröristlerle gizlice buluşup yemek yiyen adam" mı diyeceğiz?

Başka sorular da var tabii...

Mesela...

"Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı seçiminde DTP’nin kapısını çalmıştı... Ona da teröristlerden destek istedi mi diyeceğiz?" sorusu gibi...

Mesela...

"Köksal Toptan Meclis Başkanlığı için DTP’nin kapısını çalmıştı... Ona da teröristlerden destek istedi mi diyeceğiz?" gibi...

* * *

Bugün DTP’nin terörle, şiddetle arasına mesafe koymadığı bir gerçek...

Bu nedenle en ağır şekilde eleştirilmeyi hak ediyor...

Ama durum budur diye...

Bir zamanlar bu partiyle bir biçimde ittifak kurmuş, kendi ilkelerini koruyarak yakınlaşmış siyasetçilere vebalı muamelesi mi yapılacak?

Benim Melih Gökçek’e samimi tavsiyem şudur:

İcraatınla, vaatlerinle, projelerinle yarış... Belden aşağı vuruşlarla değil...

Ajda neden büyüktür

ŞUNDAN dolayı:

Ahmet Kaya’nın Kürtçe klip çekeceğim demesi üzerine...

Kudurup üzerine çatal bıçak fırlatan, linç etmeye çalışan güruhun çıkardığı olayları anımsayalım...

O magazin gecesinde en "Ahmet Kaya’cı" tavrı Ajda Pekkan koymuştu...

Ahmet Kaya, o gece "Başıma sıkar giderim" şarkısını söylerken...

Serdar Ortaç’lar falan homur homur homurdanıyordu...

Ajda ise en içten ve eh havalı haliyle şarkıya eşlik ediyordu...

Kimseyi takmadan... Kimseye aldırmadan...

Zor zamanda sınavı başarıyla geçmiş olan Ajda, kolay zamanda mı sınavdan çakacak?

İşte herkeslerin Kürtçe’ye meyil ettiği bir dönemde Aynur Doğan’la birlikte "Keçe Kurdan" türküsünü söyleyiverdi...Kısacası benim hükmüm şudur:

Bu "diva" aslan yürekli bir "diva"dır...

Fehmi Koru’nun buruk sevinci

YAZDIĞI 30 yazının 20’sinde "Hürriyet/ Aydın Doğan/ Ertuğrul Özkök" konusuna değinen...

Yazdığı yazılarda sürekli "Aydın Doğan iyi/ Çevresi kötü" şeklinde özetleyeceğimiz türden "şark usulü" mesajlar sarkıtan...

Bu tuhaf durum karşısında "Ne oluyor Fehmi Abi? Patrona mektup mu yazıyorsun?" deyince de...

"Gözüm varsa gözüm çıksın" diye yazan Fehmi Koru, Tayyip Erdoğan’ın uçağına binememenin acısını Cumhurbaşkanı Gül’ün uçağına binerek çıkarmaya çalıştı...

Fakat... Ne yazık ki...

"Buruk bir sevinç" idi bu...

Çünkü...

Gül’le Tahran’a giden gazetecilerden biri de Fehmi Koru’nun kanlısı Cengiz Çandar idi...
Yazarın Tüm Yazıları