Paylaş
“12 ağaç...”
*
Ona cevap verenler ise itiraz ediyorlar:
“Hayır, 12 ağaç değil, parka yapılacak olan AVM...”
*
İkisi de yanlış.
Gezi patlamasının nedeni ne ağaçlardır, ne de AVM.
Ağaç, park, AVM, rezidans falan...
Gezi’nin yan temalarıdır.
*
Gezi patlamasının asıl nedeni şudur:
Parkı ve ağaçları korumak için harekete geçmiş bir avuç insana karşı sergilenen büyük hoyratlık, süper anlayışsızlık, küçümseyici kabalık ve zalim zorbalık.
*
Gezi patlaması, bir şafak vakti sergilenen hoyratlık, anlayışsızlık, kabalık ve zorbalığa karşı “artık yeter” çığlığıdır.
Spontanedir, örgütsüzdür, kendiliğindendir.
Bir reflekstir Gezi.
İnsani bir refleks...
Bir haysiyet refleksi...
*
Eğer memlekette uzunca bir süredir estirilen hoyratlık, kabalık, anlayışsızlık ve zorbalık rüzgârları olmasaydı...
Gezi de o kadar büyük, o kadar sarsıcı, o kadar geniş katılımlı olmazdı.
Biriken birikmişti.
Bardak taşmıştı.
*
Eğer hükümet gerçekten de “Yeni Gezi’ler olmasın” diye endişeleniyorsa...
Yapması gereken tek şey şudur:
Doğru teşhis.
Unutulmasın:
Teşhis doğru değilse, tedavi de doğru olmaz.
Maskelilere dair 7 şey
- BİR: Ne zaman ki barışçıl bir protesto gösterisinin ortasına “eli molotoflu ve silahlı maskeliler” karışıyorsa... En büyük darbeyi barışçıl protesto gösterisi yapan masum vatandaşlar yer.
*
- İKİ: Herhangi bir olaya maskeyle katılan adama sormamız gereken ilk ve tek soru şudur: “Kimsin sen?”
*
- ÜÇ: Maskeyi takan kişiler aslında polisten saklanan kişiler değildir... Toplumdan saklanan kişilerdir... Dolayısıyla maskelilerle mücadele polisten çok toplumun görevidir.
*
- DÖRT: Bir insan niye maske takar? Yaptığından onur duyan bir insan neden maske takar? Maskeliyi tutup sarsalım: “Yaptığından onur duymuyorsan defol git buradan.”
*
- BEŞ: Maskeler takılıyor ve devlet o maskelere yaslanarak maskeyle ilgisi olmayan herkese “Sizi gidi maskeliler sizi” diyorsa... Maske ile devlet arasında sarsılmaz bir bağ olduğunu düşünmek helal olur.
*
- ALTI: Maskeliler yakalanmıyorsa... Ya da yakalandıkları halde maskeleri devlet tarafından indirilmiyorsa... Maskelilerin kime hizmet ettiklerine dair doğan kuşkular sonuna kadar haklı olur.
*
- YEDİ: Haklı bir davanın haksız duruma düşürülmesinin en kolay ve pratik yolu maskelilerdir. Maskeye ve maskelilere hayır demeyenin haksız duruma düşmesi kaçınılmazdır.
Elbisenle bin yaşa İSKİ Genel Müdürü
BEDENİNE çok büyük gelen bu takım elbise nedeniyle sosyal medyada alay ediyorlar İSKİ Genel Müdürü Atilla Atalay’la.
Küçümsemeler, aşağılamalar falan...
Gırla. Oysa ben İSKİ Genel Müdürü’nün bu kuraldışılığını, bu kayıtsızlığını, bu “sallamama” halini pek tuttum.
*
Üzerlerinden hiç çıkarmadıkları şekilsiz kazaklarıyla devlet yöneten Güney Amerika’nın solcu devlet başkanları nasıl iyi geldiyse...
Öyle iyi geldi.
*
Sanki keramet cekette/pantolondaymış gibi davranan şekilci beyzadelere yapılan görkemli bir nanik gibi değerlendirdim
o kocaman elbiseyi.
Biraz da bu yüzden iyi geldi.
*
İSKİ Genel Müdürü isteseydi...
- Kurumunun imkânlarıyla gayet İtalyan bir gardırop düzebilirdi.
- Verdiği ihalelerden küçük paylar kapıp fena halde janti olabilirdi.
- Bilmem kaç trilyonluk hediye kol saatiyle şık şıkırdım olabilirdi.
Bunlara tenezzül etmedi ya...
Belki de bu yüzden iyi geldi.
*
Aldırma İSKİ Genel Müdürü!
Bırak alay etsinler, bırak küçümsesinler, “Bu nasıl takım elbise” desinler.
Harama bulaşmış haysiyetsiz bir şıklığın karşısında helalinden giyilmiş bu devasa elbise bir madalya gibidir.
Gururla taşı üstünde.
Ağaoğlu iki günlük yas ilan etmiş
ALİ Ağaoğlu’nun “Maslak 1453” adlı konut projesinde bir kaza olmuş ve bir işçi hayatını kaybetmiş.
*
Normalde olması gereken nedir?
Şudur:
İşçi güvenliğiyle ilgili denetim elemanlarının yıldırım hızıyla olay yerine intikal etmesi... O işçinin ölümüyle ilgili kazanın araştırılması... İhmal araştırmasının yapılması... Sorumluların yakasına yapışılması...
*
Fakat ne oluyor?
Şu oluyor:
Ali Ağaoğlu inşaat alanında iki günlük yas ilan ediyor.
Bayraklar yarıya iniyor mu, bilmiyorum.
*
Neden böyle oluyor?
Neden olacak...
Ali ağamız, devletini örnek alıyor da ondan oluyor.
İki kere diyelim: Adap ya hu
- BİR: Maden faciasında kaybettiğimiz işçilerimizin daha toprakları soğumamışken... Başbakan’ı maden işçilerinin arasında resmetmek, o resmi parti toplantısında Başbakan’a hediye etmek ve bu resmi güle oynaya kabul etmek... En hafif ama en hafif tabirle adaba aykırılıktır...
- İKİ: Maden faciasında kaybettiğimiz işçilerin aileleri için yapılması planlanan konutlara Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam tarafından “301 Evler” adının uygun görülmesi... Bakan Hanım’ın bu isimde pek bir sorun görmemesi... En hafif ama en hafif tabirle adaba aykırılıktır.
Paylaş