Paylaş
Ben Filistin / İsrail konusunu, dinsel bir sorun olarak görmeye yatkın değilim.
Bu konuyu ela alırken kullanılması gereken kavramların şunlar olması gerektiğine inanırım:
*
Uluslararası hukuk, BM kararları, insan hakları, sivil can kayıpları, çocuk katliamları, terör eylemleri vs.
*
Ancak konu, daha çok dinsel bir sorun olarak algılanıyor, tartışılıyor, ele alınıyor.
*
Bunun tek sorumlusu Filistin mi?
Bunun tek nedeni Hamas’ın dinsel söylemleri kullanması mı?
Bunun tek sorumlusu cihat kavramı mı?
Tabii ki değil.
*
Hamas, mücadelesinde İslami kavramları temel alırken İsrail ne yapıyor?
İşte görüyorsunuz:
İsrail Başbakanı Netanyahu, günlerdir...
Tevrat’tan ayetler okuyor, Yeşaya’nın kehanetinin gerçekleşeceğini söylüyor, Yahudilerin Mısır’dan çıkarılışına atıfta bulunuyor, Tevrat’tan fetih ve zafer müjdesi çıkarıyor falan.
*
Hamas’ın İslami kavramları kullanmasını dikkate alanların hiçbiri, Netanyahu’nun Yahudi kavramlarını referans almasını sorun etmiyor.
“Hamas din mücadelesi verirken Netanyahu da din mücadelesi veriyor. Aralarında pek fark yok” diyen yok.
*
Hepsini geçtim.
Tevrat’tan alıntılarla Gazze’ye bombalar yağdırıp çoluk çocuğu katleden Netanyahu’ya şunu hatırlatan bile yok:
*
Ey Netanyahu! 10 Emir’i iyi bilirsin. Ne diyor o 10 Emir’de? “Öldürmeyeceksin” diyor. “Katletmeyeceksin” diyor. Peki sen ne yapıyorsun? Katliama zirve yaptırıyorsun. Öldürmenin şahını yapıyorsun. Gerçek Yahudilik bu değil. Kendine gel.
HALEVA İSRAİL TEMSİLCİSİ DEĞİL TÜRK VATANDAŞI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhuriyet Bayramı tebriklerini kabul ediyor.
Tebrik edenler arasında Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva da var.
*
Görüntüleri izledim:
Haleva, Erdoğan’a büyük bir coşkuyla sevgi gösterisi yapıyor. Omuzuna dokunuyor, mesafeli de olsa bir kucaklama çabası içine giriyor. Erdoğan ise kendi kişisel tarzına uygun biçimde bir karşılık veriyor. Aralarında nasıl bir konuşma geçiyor, bilmiyoruz.
*
Sosyal medyada bu durumu iki açıdan da yorumlayanlar çıkmış:
*
- BİR: Bu ne samimiyet!
- İKİ: Erdoğan, Haleva’ya yüz vermedi!
*
Bu tür yorumlarda bulunanlara sesleniyorum:
*
Kendinize gelin.
Haleva, İsrail Devleti’nin özel temsilcisi falan değildir. Netanyahu’nun politikalarının sorumlusu da değildir.
Haleva, bu topraklarda yüzlerce yıldır yaşayan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan Yahudi yurttaşlarımızın dini temsilcisidir.
POLAT’LAR ÖZELEŞTİRİ VERDİ
Dilan ve Engin Polat çifti, uzun bir metinle ilk kez özeleştiri yapmışlar.
*
Metin uzun, vakti olmayanlar için özetleyeyim:
*
- Etiğe ilişkin aşırılıklarımız oldu.
- Edebe ilişkin şımarıklarımız oldu.
- Gösteriş yaptık.
- Düşüncesizlikler, nezaketsizlikler yaptık.
- Kabuğumuza çekildik.
- Muhasebe yapıyoruz.
- Özür diliyoruz.
- Bundan sonra aşırı gitmeyeceğiz.
*
Güzel bir özeleştiri diyeceğim ama pek diyemiyorum.
*
Çünkü çok geç kaldılar, çünkü hiçbir nasihati dikkate almadılar, çünkü son ana kadar aşırılıklarını sürdürdüler, çünkü ancak mallarına el konununca akılları başına geldi, çünkü asıl dertlerinin mahkeme süreci olduğu o kadar belli ki.
*
Tek dileğim şudur: Mahkeme, bu özeleştiriyi zerre kadar dikkate almasın ve sadece adaletin gerçekleşmesine odaklansın.
HER BİRİ VEFAYI SONSUZ HAK EDİYOR
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin “Vefa Ödülleri” bölümüne şöyle bir baktım.
Vefa gösterilen isimler şunlar:
*
Attila İlhan ki ne kadar vefa gösterilse az. Barış Manço ki zaten vefanın konusu. İsmail Hakkı Uzunçarşılı ki hocaların hocası. Samiha Ayverdi ki zarif üslubu yeter. Muhsin Ertuğrul ki Türk tiyatrosunun babası, anası, atası, yani her şeyidir.
KUTLAMALARIN UNUTULMAZLARI
- MARŞLAR: Yüzüncü yıl için yapılan marşlarla inledi ortalık. Tarkan’lar, Norm Ender’ler, Kocatepe’ler... Hepsi muhteşemdi. İletişim Başkanlığı’nın yarışmasının birincisi olan Yüzüncü Yıl Marşı da her yerdeydi. Hiçbirini unutmayacağız.
*
- IŞIK GÖSTERİLERİ: İstanbul Boğazı’nda İletişim Başkanlığı’nın düzenlediği ışık ve dron gösterisi, resmen nefes kesti. Halkın büyük bir ilgiyle izlediği bu gösteri de unutulmaz oldu.
İstanbul’da 2 bin 23 adet dronla yapılan gösteri büyük beğeni topladı.Kız Kulesi’nde yapılan ışık gösterisi görsel şölen oluşturdu.
*
- YÜRÜYÜŞLER: Belediyelerin düzenlediği yürüyüşlere ayrı bir yer açmak lazım. Ben Şişli Belediyesi’nin düzenlediği yürüyüşe tanık oldum. Kalabalık muazzamdı. Coşku görülmemiş orandaydı. Unutulmaz bir yürüyüştü bu.
*
- ANITKABİR: Hep rekor kırar bu tür günlerde Anıtkabir ziyaretçi sayısı. Ancak bu kez rekorun rekoru geldi. Muazzam bir kalabalık ziyaret etti Anıtkabir’i. Yüz yıl önce Cumhuriyet’i kuran Atatürk’e, yüz yıl sonra gösterilen bu müthiş ilgi unutulmayacak.
29 Ekim Cumhurıyet Bayramı dolayısıyla Anıtkabir’i 1 milyon 182 bin 425 kişi ziyaret etti.
*
- DEVLET / MİLLET: Valilikler de kutladı, belediyeler de. Devlet de kutladı, millet de kutladı. Milletin kutlaması ile devletin kutlaması arasında ayrışma olmadı. Temalar aynıydı, vurgular aynıydı, coşku aynıydı. Unutulmayacak, hep referans olacak bu.
Binlerce kişi kutlamalar için meydanlara koştu.
*
- DONANMA: Türk Donanması’nın Boğaz’da yaptığı büyük gösterinin görüntüleri hem etkileyici hem de büyüleyiciydi. Devasa gemilerin Boğaz’dan geçişleri, düşmanlarda nasıl bir duygu uyandırdı bilmem ama dostlara güven verdiği kesin.
100 gemiden oluşan Türk donanması, İstanbul Boğazı’nda Cumhuriyet tarihinin en büyük geçit törenini gerçekleştirdi.
*
- BAYRAK: Melih Cevdet’in “Şinanay” şiirinde ada vapuru şöyle tanımlanır: “Bayraklar donanmış cafcaflı.” Tüm Türkiye, Melih Cevdet’in tarif ettiği ada vapuru gibiydi. Bayraklar donanmış cafcaflıydı yani. Unutulmaz, unutulmaz.
*
- TOGG: Türkiye’nin yerli otomobili TOGG’a sahip olan sürücüler, örgütlenmişler ve TOGG’larıyla Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçmişler. Gazetede gördüm fotoğrafını. Yüzüncü Yıl’ın kıvanç görüntüsü çıkmış ortaya. O da unutulmaz.
Türkiye’nin dört bir tarafından gelen TOGG sahipleri Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden konvoy halinde geçti.
Paylaş