Paylaş
Başbakan’ın eşi Emine Erdoğan da davete icabet edip bir konuşma yapmış.
Davet eden ortada...
Davete icabet eden ortada...
Bu durumda “Emine Erdoğan hangi sıfatla orada konuşuyor” demek kadar anlamsız bir şey olabilir mi?
Sana ne kardeşim?
Sen ne hakla Japonların resepsiyonlarına kimi davet edeceklerine karışıyorsun ki?
*
Hadi diyelim ki sen mantıksız bir adamsın...
Ve bunu sorgulamak istiyorsun.
Peki bunu sorgulamanın yolu resepsiyonda çirkinleşip olay çıkarmak mıdır?
Saygıyı, edebi, terbiyeyi falan bir tarafa bırakarak, en basit nezaket kurallarını ihlal ederek mi yapacaksın o sorgulamayı?
*
Ama kabahat sende değil kardeşim...
Kabahat, senin gibi “terbiyesizlik yapmak” ile “muhalefet yapmak” arasında fark görmeyen senin gibi biriyle Meclis’te çalışmayı içlerine sindirebilenlerde...
Kamer’in ayıklığı ya da sarhoşluğu
BAŞTA Enerji Bakanı olmak üzere bazı AK Partililer, Kamer Genç’in yaptığı terbiyesizliği şuna bağladılar:
“Buldu bedava içkiyi... Çekti kafayı... Ve yaptı terbiyesizliği.”
Ve böylece hem toplumsal mesaj vermiş oldular, hem de yaptıkları alkol düzenlemesinin ne kadar da doğru bir düzenleme olduğuna dair bir kanıt sunmuş oldular.
*
İyi de çok değerli Bakan ve çok değerli AK Partililer...
Biz Kamer Genç’in ayık halini de bilmez miyiz?
Kamer Genç hiç alkol almamışken, yani kafası hiç kıyak değilken bir ahlak abidesi, bir edep timsali, bir salon centilmeni mi kesiliyor?
İçkileri hüpletmeden çıktığı Meclis kürsüsünde de edep ve adap sınırlarını zorlayıcı çıkışlar yapmıyor mu bu adam?
Melih Gökçek’e tavsiyeler
ADAY olmuş gidiyormuşsun.
Hadi hayırlı olsun bakalım.
*
GEZİ’de sergilediğin üstün performans sayesinde...
“En son ve en kerhen açıklanan aday” olmaktan kurtulup “en önce ve en keyifle açıklanan” aday oldun.
Ye, iç, yat ve “Gezi’ci” çocuklara dua et.
Sayelerinde kaptın adaylığı.
*
Yangına o kadar körükle gittin, o kadar insana laf soktun, o kadar cepheleştirdin, ortalığı o kadar tarumar ettin ki...
Ne yap et, mutlaka seçil.
Var ya... Eğer bi’ durum olur da kazanamazsan seni ham yapar bu “Gezi’ciler”.
Mavranın, şamatanın bini bir para olur.
Ona göre.
*
Al sana bir tavsiye daha:
20 yıldır söylediğin “Karayalçın’ın borçları/Galdıramıyom golları” türküsü var ya...
Bu sefer iş yapmaz.
Karayalçın’lı türkü yerine başka bir türkü bul.
“Kocaoğlu’lu bir zeybek” patlatsan bile olur, o derece yani.
Erdal abi n’apıyorsun?
SABAH Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak yazıyor:
“Biz gazete olarak dershaneler konusunda hükümetin attığı adıma tam destek veriyoruz.”
Olabilir.
Bir gazete böyle bir yayın çizgisini benimseyebilir.
*
Erdal Şafak, neden böyle bir çizgiyi benimsediklerini maddeler halinde anlatıyor.
Biri hariç yazdığı maddelerin tümü eğitimle ilgili...
Eğitimle ilgili yazdığı maddelerin hiçbirinde sorun yok.
*
Fakat Erdal Şafak’ın “Neden dershaneler konusunda hükümeti destekliyoruz” başlığı altında yazdığı bir madde var ki orada durmak lazım.
Şöyle diyor o maddede Erdal Şafak:
“Bitaraf olan bertaraf olur deyişini veya kuralını hiçbir zaman unutmuyoruz. Asla!”
*
Başbakan Erdoğan’ın kritik zamanlarda söylemekten çekinmediği “Bitaraf olan bertaraf olur” cümlesinin anlamı nedir?
Şudur:
“Tarafsız kalırsan yok olursun.”
*
Abi... Erdal Abi...
Ne yapıyorsun Erdal Abi...
Dost var, düşman var...
Olmaz ki...
Olay bu kadar da açık edilmez ki?
Kendine gel lütfen.
Bir yalanınız daha battı
28 Şubat’ta Erbakan Hoca ile ilgili ortaya atılmış yalanların yıkılmasına özel ilgi gösteriyorum.
Merhum’a rahmet olması temennisiyle...
*
İşte bakın, “bir Erbakan yalanı” daha yıkıldı:
28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu’nda Hoca’nın boncuk boncuk terlediği manşetlere çekilmişti.
İşte bakın, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Çörekçi, 28 Şubat Davası’nda verdiği ifadede ne diyor:
“Sayın Erbakan boncuk boncuk terlemedi, böyle bir şey olmadı.”
Ne çok benziyor
“8 yıllık kesintisiz eğitim” adı altında imam hatiplerin orta kısımlarını kapatmaya kalktıklarında şanlı bir mücadele vermiştik Kanal 7’de...
-“Bu okulları halk kurdu, kapatamazsınız” demiştik.
-İmam hatip camiasına uzak duran ama imam hatiplerin orta kısımlarının kapatılmasına karşı çıkan uzmanları konuşturmuştuk.
-İmam hatiplerin tarihini anlatan belgeseller yapmıştık.
-Ece Ayhan’ın “Meçhul Öğrenci Anıtı” şiirinden klip hazırlamıştık.
-“İmam hatip de imam hatip” diye tutturmuştuk.
-“İmam hatipler yüzünden meslek liselerini öldürüyorsunuz” demiştik.
Kısacası...
Yapmadığımızı bırakmamıştık.
*
“Dershaneler” konusunda Cemaat’in çabalarını gördükçe...
“Bizim imam hatip direnişine amma da benziyor” demekten kendimi alamıyorum.
Çünkü Cemaat de...
-“Dershaneleri halk kurdu, kapatamazsınız” diyor.
-Cemaat’le bağlantısı olmayan ama dershanelerin kapatılmasına karşı çıkan eğitim uzmanlarını konuşturuyor.
-Televizyon dizilerinde dershane konusunu işliyor.
-Dershaneler konusunda aşırı duygusal yayınlar yapıyor.
-“Dershane de dershane” diye tutturuyor.
-“Yüzde 25’lik Cemaat dershaneleri yüzünden yüzde 75’lik Cemaat’le ilgisi olmayan dershaneleri kapatıyorsunuz” diyor.
Kısacası... Yapmadığını bırakmıyor Cemaat.
*
Her şey o kadar benziyor ki birbirine...
Biz imam hatip direnişi yaparken devlet ve devletin aydınları bize nasıl itiraz ediyorlarsa...
Bugün de dershane direnişinde devlet ve devletin aydınları Cemaat’e aynı yollarla itiraz ediyorlar.
*
Bir şey söyleyeyim mi?
Ben fena halde bıktım bu birbirine çok benzeyen süreçlerden...
Akit’in nasıl bir şey olduğunu anladık
BAZI Cemaat mensuplarından mesajlar geliyor.
Diyorlar ki:
“Akit gazetesinin yayın çizgisini eleştiriyordunuz. Ne kadar haklı olduğunuzu bu gazetenin dershane tartışmasındaki üslubunu görünce anladık.”
*
Bizde adet böyledir:
Bir fenalığın fenalık olduğunu ancak başımıza gelince anlarız.
Paylaş