Paylaş
Her devirde...
Dövülen siz oldunuz.
Sövülen siz oldunuz.
Öldürülen siz oldunuz.
*
Ama son devirde ekstradan bir “anlayışsızlık”, bir “sevgisizlik”, bir “merhametsizlik” duvarına çarpıyorsunuz.
“Alevilerin alayı bize düşman olsa oyumuz kaç azalır ki?” diyerek...
“Alevilerin bize karşı olması sayesinde bizim oylar konsolide oluyor” diyerek...
Sizi dışlıyorlar, sizi üzüyorlar, sizi kopuşa sürüklüyorlar.
*
Atılan her adımın, “bunun bizim oylara etkisi ne olur ki?” denilerek atıldığı günlerdeyiz.
Bütün bunlar bundandır.
*
Eskiden hiç değilse görüntüyü kurtarmak amacıyla ağızlar açıldığında söze “Alevi kardeşlerimiz” falan diye başlanırdı.
Artık onun bile ifade edilmemesinin ardında yatan temel etken budur.
*
Eskiden göstermelik de olsa “Alevilerin özgürlük sorunu”nun çözümü üzerine kafa patlatılırdı.
Artık bırakın kafa patlatmayı, sorunun kaynağı haline gelmelerinin ardında yatan temel etken budur.
Ey Alevi kardeşlerim.
Bunların gözünü “oy” bürümüş.
Bunların tek derdi seçmen konsolidasyonu.
Gere gere kazandıklarını fark ettikleri için germeye devam ediyorlar.
*
Ey Alevi kardeşlerim.
Bu oyunu bozmak gerek.
Oyunu bozmanın yolu şudur:
Koparmaya çalışanlara inat kopmamak, ayrıştıranlara inat ayrışmamak, yalnızlaştıranlara inat yalnızlaşmamak, çaresiz hissettirmeye kalkışanlara inat çaresiz hissetmemek, bu topraklara yabancılaştırmaya çalışanlara inat yabancılaşmamak, düşmanlaştırmaya inat dost kalmak.
*
Ey Alevi kardeşlerim.
Unutmayın:
Er ya da geç “yeni sandık zaferleri için kesintisiz düşmanlık üretimi”ne dayalı bu model, iflas edecek, bitecektir.
Bitmeyecek olan sizinle bizim aramızdaki sarsılmaz ve köklü bağdır.
Deprem olunca mırıldandıklarım
40 saniyelik sallantı anında ve sallantıdan hemen sonra mırıldandığım cümleleri takdim ediyorum:
Tansiyonum mu düştü ne?
Korkma, titre... Korkma, titre...
Olmuştur, geçmiştir.
Deprem olunca kilitlenmek telefonun fıtratında var mı acaba?
Ölüm de var.
Evden çıksam mı acaba? Boş bir alan yok ki çıkayım.
Şimdi kesin Gezi Parkı’nı kapatmışlardır.
Yetiş ey profesör Ahmet Ercan.
Bakalım bu sallantı ulusumuzu nasıl bölecek?
Aynştayn’ın karısı başörtülü olsaydı
ULUSAL Kanal’da bir program...
Konuklar: Prof. Oktay Sinanoğlu ve eşi Dilek Sinanoğlu...
*
Olay şu:
Programda Dilek Sinanoğlu’nun ağzından “inovasyon” kelimesi çıkıyor.
Türkçe konuşurken araya yabancı kelimelerin sıkıştırılmasına fena halde öfkelenen Oktay Sinanoğlu, eşini canlı yayında azarlıyor.
Ve azarlamakla yetinmiyor.
Eşine “boş kafalı” diyor.
Eşi de bu hakaret karşısında “peki, tamam” diyerek karşılık veriyor.
*
“Türk Aynştayn’ı” sıfatıyla göklere çıkarılan Oktay Sinanoğlu kimdir?
Nevi şahsına münhasır biridir.
Ama aynı zamanda laik, Kemalist ve ulusalcıdır.
Peki onun bu hoyrat tutumundan ve eşinin bu hoyrat tutum karşısındaki ezik tavrından yola çıkarak bir genelleme yapabilir miyiz?
Katiyen yapamayız.
Yapmamalıyız.
“Bütün laik, Kemalist ve ulusalcılar böyledir” dememeliyiz.
*
Ama dininize imanınıza doğru söyleyin:
Muhafazakâr bir profesör, başörtülü eşiyle televizyona çıksaydı...
Ekran önünde eşini azarlasaydı...
Hatta “boş kafalı” diyerek hakaret etseydi...
Yanındaki başörtülü eşi de “peki, tamam” diyerek sessizce başını öne eğseydi...
Ne yapardınız?
“Genelle babam genelle” yarışında ipi göğüsler miydiniz, göğüslemez miydiniz?
Söyleyin.
Söyleyin ama dininize, imanınıza doğru söyleyin.
Hep biz mi yenilmiş sayılacağız?
BİRİNCİ Dünya Savaşı’nda ne olmuştu?
Şu olmuştu:
Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayılmıştık.
*
Bu sefer durum farklı...
Başbakan Erdoğan’ın Köln seferiyle...
Buradaki cepheleşmenin aynısını Almanya’ya da taşımış olduk.
Yani artık Almanya’nın da bir cepheleşme sorunu var.
*
Almanya yenilince “yenilmiş” sayılan bir millet olarak...
Şimdi Almanya’ya, “Türkiye cepheleşince Almanya da cepheleşmiş sayıldı” duygusunu yaşatıyoruz.
*
“Hüllooğğğ” diye bağırabiliriz.
En az üç kere.
‘Tekmeci danışman’a yeni görev önerisi
GÖREVDEN almışlar “tekmeci danışman”ı...
Yeni bir göreve atayacaklarmış.
Bir yer arıyorlarmış.
Duyduklarımız bunlar.
*
Yeni görev yeri için benim bir önerim var.
O “danışman”ı...
Çevik Kuvvet’in başına getirsinler.
Paylaş