Paylaş
- Eskiden: “Bunlar üç vakte kadar kadınların başını örtecekler” diye korkulurdu. Şimdi: “Kafalarımızın içini örterek teslim almaya çalışıyorlar” diye korkuluyor.
- Eskiden: “İran mı olacağız?” diye korkulurdu. Şimdi: “Diktatörlük mü olacağız?” diye korkuluyor.
- Eskiden: “Hayat tarzımız tehlike altında” diye korkulurdu. Şimdi: “Her şey serbest ama sıkıysa uygula” mantığından korkuluyor.
- Eskiden: “Yoksa şeriat mı gelecek?” diye korkulurdu. Şimdi: “Var mı bana yan bakan?” tavrından korkuluyor.
- Eskiden: “Her yer türbanla doldu” diye korkulurdu. Şimdi: “Türbansız yer bulamayacağız” diye korkuluyor.
- Eskiden: Korkudan zulmedilirdi. Şimdi: Zulümden korkuluyor.
- Eskiden: Korkudan “Recep Tayyip’siz bir Türkiye” hayali kurulurdu. Şimdi: “Recep Tayyip’siz bir Türkiye” hayali kuramamaktan korkuluyor.
- Eskiden: Recep Tayyip’i eleştirmemekten korkulurdu. Şimdi: Recep Tayyip’i eleştirmekten korkuluyor.
- Eskiden: Mahalle baskısından korkulurdu. Şimdi: “Tek adam” baskısından korkuluyor.
Kekremsi duygu
28 ŞUBAT’ta görkemli bir direniş sergilenemedi.
Birkaç cılız Beyazıt gösterisi, 30 kişilik bir grubun yaptığı “MGK tehdidi/Yıldıramaz bizleri” pankartlı korsan eylem ve küçük kafa tutmalar.
Geçen pazar İstanbul’da Taksim’deki dev gösteriyi görünce, “Vay be... Meğer ne de çok darbe karşıtı varmış” dedim.
Çevik Bir’e meydan okumalar, darbe tehdidine karşı efelenmeler, “Asker kışlaya...” diye slogan atmalar falan...
“Helal olsun” dedim.
Ama “Sizleri 28 Şubat günlerinde de meydanlarda görmek isterdik” demekten de kendimi alamadım.
Git bunları Avrupa’da anlat
AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış’a, Habertürk’te sorulmuş:
“Başbakan’ın medya patronlarına ‘Kov şu yazarları’ çağrısı hakkında ne düşünüyorsunuz?”
Şöyle demiş Bağış:
“Sayın Başbakanımızın da sizin gibi bireysel ifade özgürlüğünü kullanmak hakkıdır. Kimseye şunu yapın deme gibi şeyi yoktur. Haksızlığa uğramış bir insan. Bazı köşe yazarlarının kargaşa yaratmak için iftiraları, yanlış bilgileri köşelerinde temcit pilavı gibi sunmaları halinde insani bir tepki sunmuştur.”
Egemen Bey’e şunları söylemek isterim:
Böyle bir açıklamayı Türkiye’de yapmak marifet değildir Egemen Bey, herhangi bir Avrupa ülkesinde yapmak marifettir.
Sınıfla kaynaşan Yavuz Bingöl
ÇİÇEK Arif’i, Tarık Akan’ı, Rutkay Aziz’i Ankara’da Tekel işçilerinin eyleminde görünce gönlüm bir hoş oldu.
“Nihayet sınıfla kaynaşmayı akıl ettiler” dedim.
Ama “sınıfla kaynaşma” işinde bayrağı Yavuz Bingöl aldı ele.
CNN Türk’te “haber toplantısı”na katılan Yavuz, o toplantıda “fabrikalarda işçiler için çalıp söyleme” kararı aldı ve bu kararını uygulamaya soktu.
“Helal olsun” diyorum.
Bu arada Yavuz’un “Kül” adlı yeni CD’si de bir şahane...
Son günlerde Kül’deki şarkılara vurdum kendimi...
İsimli aforizmalar
- Kabalık ile dobralık arasındaki kalın çizgiyi fark edemezsen DEMET AKALIN gibi olursun.
- Avukatını TARKAN’a yollamayan sanatçının merhamet damarlarından birkaçı kopmuş gibidir.
- NAZLI ILICAK’ın Mevlana’dan alıntı yapıyorum diye Can Dündar’dan alıntı yapmasından daha büyük bir gaf, yapılan “alıntı”nın böyle bir hataya değmemesidir.
- Bu zamana kadar yapılan hiçbir ELİF ŞAFAK eleştirisi, Ece Vahapoğlu’nun “İkimiz de aynı yayınevinin yazarıyız” açıklamasından daha etkili olamamıştır.
- Bir televizyon programında uyuyan kadar uyutan da mühimdir.
Paylaş