Paylaş
Ne olacak ki? Nasıl bir zararı olacak ki? Bu devirde bu nasıl bir anlayış?
*
- Sen Erzurum’sun. Zaten AK Parti’nin ezip geçtiği, silip süpürdüğü kentsin. Ne diye İmamoğlu’nun konuşmasından huzursuzluk duyuyorsun ki?
*
-Erzurumlunun işi değil, bir avuç provokatörün işi deniliyor. Tabii ki öyledir. Tabii ki koca şehir suçlanamaz. Temel soru şu: Koca bir şehirde bir avuç provokatörün bu kadar rahat at oynatabilmesi nasıl mümkün olabiliyor?
*
- Yok İmamoğlu kışkırtmış... Yok miting için izin alınmamış... Yok taş oradan değil de buradan atılmış... Yok şöyle olmuş... Yok böyle olmuş... Bütün bunlar doğru olsa bile... Yaşanan şiddeti mazur gösterir mi Allah aşkına?
*
- Ne olmuş olursa olsun, orada bir kişinin bile saçının teline zarar gelmemeliydi.
*
- Neden bu tür olaylarda sağduyu hemen ve derhal devreye girmez? Neden kentin yöneticileri, “Şiddete geçit yok” diyerek kararlılıkla harekete geçmez?
*
- Erzurum’da yaşananlar, AK Parti’nin işine yarar mı? Nesine yarayacak yahu, nesine yarayacak?
*
- Adamlar, büyük bir İstanbul Mitingi yapmışlar. Tabanları coşmuş. Moral bulmuş. Gündem AK Parti mitingi olacakken Erzurum oluveriyor. Bunun nesi AK Parti’ye yarar?
*
- Daha dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, “tatlı rekabet” demişken, “Husumet olmaz, olmamalı” demişken, “Bu seçimde hiç kimse kaybetmeyecek” demişken... Ertesi gün bunun mu yaşanması gerekiyordu?
*
-Ömer Çelik tepki gösterdi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, sorumluların gözaltına alındığını söyledi. Çirkin bir paylaşım yapan Kızılay’ın bir yöneticisi görevden alındı. Bunlar iyi. Ama yetmez. AK Parti yönetimi, bu olaya en büyük, en sert, en tavizsiz tepkiyi göstermek zorunda.
ŞİDDETİN MAZERETİ: HALKIMIZIN HASSASİYETİ
Trabzon’da HÜDA PAR standına bir saldırı oluyor. İçinde şiddet middet de var.
Yemeksepeti’nin kurucusu Nevzat Aydın’ın buna tepkisi şöyle oluyor:
*
“Bugün Cumhur İttifakı’nın kalesi Trabzon’da HÜDA PAR standında ciddi olaylar çıktı ve halk tepki gösterdi. Bu demek ki halkta HÜDA PAR’a karşı bir hassasiyet hâlâ var.”
Nevzat Aydın
*
Aynı Nevzat Aydın, bu sefer Erzurum’da Ekrem İmamoğlu’na yönelik saldırıyı ele almış. Tabii “İmamoğlu’na karşı halkta bir hassasiyet var” demeden:
*
“Erzurum mitinginde sevgili Ekrem İmamoğlu’na yapılan saldırı onun şahsına değil, demokrasiye ve demokrasiye inanan herkese yapılmıştır. Bu ülke bu kadar tahammülsüz hiç olmadı. Ayrıştıran dilin değil, birleştiren dilin kazanması dileğiyle.”
*
Şu tutuma bakar mısınız?
*
HÜDA PAR’a yönelik şiddet olduğunda... Halkımızın hassasiyeti...
İmamoğlu’na yönelik şiddet konusunda... Demokrasiye saldırı...
*
“Halkımızın hassasiyeti” sözüyle şiddete mazeret bulmaya kalkışanlara ifrit olduğum kadar kimseye ifrit olmuyorum.
KEMAL DERVİŞ
Temsil ettiği şeyden, yapıp ettiklerinden, Türkiye’ye geliş biçiminden falan bağımsız biçimde söylüyorum:
Kibar, nazik, ılımlı, janti bir insandı.
Hasta olduğunu bilmiyordum. Vefat ettiğini öğrenince çok şaşırdım.
Rahmet diliyorum kendisine.
MİTİNGLER, KALABALIKLAR VE İSTANBUL
- 2018’de Muharrem İnce’nin Maltepe Meydanı’nda yaptığı İstanbul mitingi, tarihin gördüğü en görkemli CHP mitingiydi. Seçimden sonra ise şöyle bir saptama yapıldı: İstanbul’daki bu miting, İnce’nin aleyhine oldu. Çünkü miting, AK Parti seçmenini ürküttü ve sandıkta birleştirdi.
*
-Kılıçdaroğlu’nun son İstanbul mitingi, İnce’nin 2018’deki mitingine göre biraz zayıf kalınca... Bazı CHP’liler, “İyi ki böyle oldu. İnce’nin başına gelen Kılıçdaroğlu’nun başına gelmeyecek” yorumunu yaptılar. Kılıçdaroğlu’nun mitingi, İnce’nin mitingini geçseydi yine de böyle derler miydi? Çok emin olamıyorum.
*
-Erdoğan’ın İstanbul mitingine gelince... Katılımcı sayısıyla ilgili spekülasyonlara girmeden şunu söylemek isterim: Kalabalık büyüktü. Başka şehirlerden taşıma yoktu. Katılımcıların coşkusu fazlaydı. AK Parti açısından büyük moral oldu bu miting. Taban acayip gaza geldi.
*
-Bu durumda soralım: Kılıçdaroğlu’nun mitingi devasa olunca sorun oluyor da Erdoğan’ın mitingi devasa olunca niye sorun olmuyor?
*
- Bunun nedeni şu: Erdoğan sadece muhafazakâr ve milliyetçi kitleyi konsolide ettiğinde seçimi kazanacak bir noktaya gelebiliyor. Buna karşılık Kılıçdaroğlu’nun sadece kendi kitlesini konsolide etmesi, sayısal olarak kazanmasına yetmiyor. İşte tam da bu nedenle... Erdoğan’ın çok görkemli mitingler yapması, lehine oluyor. Kılıçdaroğlu’nun ise çok görkemli mitingler yapmaması ya da yapamaması, lehine oluyor.
*
-Yani mesele tamamen hitap ettikleri kitlelerin sayısal durumuyla ilgili. Başka bir şey değil.
Paylaş