Erdoğan ‘İsrail yarın bize saldıracak’ mı dedi

“Vaat edilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır.”

*

CHP Lideri Özgür Özel, bu sözleri şöyle anlıyor:

*

“İsrail, hemen yarın Türkiye’ye saldıracak.”

*

Özgür Özel, Erdoğan’ın sözlerinin geçerliliği olmadığını kanıtlamak için de Namık Tan’ı referans alıyor:

*

“Mesela Namık Tan. İsrail Büyükelçiliği yaptı. Onun söylediği açık: İsrail’in Türkiye’ye saldırması olasılık bile değil.”

Ne yani?

İsrailli yetkililer, Namık Tan’ın kulağına...

“Namık Bey, bizim gözümüz sizin topraklarınızda. Size saldırmayı düşünüyoruz” falan diye mi fısıldayacaktı?

*

Erdoğan’ın o çok tartışılan sözlerinin anlamı nedir?

Ben o sözlerden “İsrail, hemen yarın Türkiye’ye füzeleriyle saldıracak” diye bir sonuç çıkarmadım.

*

Erdoğan, o açıklamasında bugün İsrail’i yönetenlerin tamamen dini fanatizmle hareket ettiklerini söylüyor.

Esas vurgusu buna. Esas altını çizmek istediği bu.

İyi de yalan mı bu?

İsrail’in varoluşunun dinsel yönü yok mu? İsrail dinsel bir fanatizm izlemiyor mu? Netanyahu’nun Gazze’ye saldırırken Tevrat’tan ayetler okuduğu yalan mı? “Vaat edilmiş topraklar” diye bir şey tamamen uyduruk bir şey mi? İsrail’in işgal politikalarında dinin hiç mi etkisi yok?

*

Tamam, anlıyorum.

Erdoğan’ın sözleri, gündelik politikanın polemik konusu olmaya elverişli.

Tamam, polemik falan yapılır tabii.

Ama bunu yaparken İsrail’i yönetenlerin dinsel fanatizmden gözü dönmüş tipler olduğu gerçeğini ıskalamamak gerekir.

BUNLARDAN EMPATİ BEKLENEMEZ

7 Ekim’in yıldönümünde...

- TRUMP: İsrail’in 7 Ekim kurbanlarını anmak için ABD’deki bir havraya gitti. Orada Yahudilerle bir araya geldi. Başına kipa taktı. Dualar etti. Ayinlere katıldı. Neredeyse gözyaşlarına boğulacaktı.

- BİDEN: Bir Yahudi din adamını Beyaz Saray’da konuk etti. Eşiyle birlikte Yahudi din adamının yaptığı İbranice duaya eşlik etti. Masa başındaki mumu yaktı. 7 Ekim’de İsrail’de öldürülenleri andı.

- KAMALA: Yahudi eşi Emhoff ile rezidansının önündeki bahçeye 7 Ekim kurbanları için nar ağacı dikti. “Bu nar ağacı, sadece 7 Ekim’in dehşetini değil, Yahudi halkının gücünü ve dayanıklılığını da hatırlatacak” dedi.

*

Tam da “Bunlar empatiyi sadece İsrail’in kurbanları için yapıyorlar. Gazze’nin kurbanları için empati kurmuyorlar” falan diyeceğim.

Hemen aklıma bunların İsrail’e, “Hadi koçum, saldır Gazze’ye, daha fazla çoluk çocuk katlet” diye gönderdiği füzeler, bombalar geliyor.

*

Bunlar İsrail’in suç ortakları.

Bunlardan Filistin’de katledilen kurbanlar için mum yakmaları, dua etmeleri, ağaç dikmeleri beklenemez.

Netanyahu’dan Gazze’ye empati beklemediğimiz gibi bunlardan da beklemiyoruz.

DEVLET BAHÇELİ’YE ÖVGÜ

ŞÖYLE dedi MHP Lideri Devlet Bahçeli:

*

“Özgür Özel’in özel hayatıyla ilgili servis edilen iddia ve iftiraların hiçbiri, siyasetimizin konusu olmaz, olamaz, olmayacaktır. Şerefsiz hamlelerin, provokatif sosyal medya ifşalarının tamamıyla karşısındayız. Biz CHP’nin siyasetiyle ilgiliyiz. Bunun dışında ne söylenirse söylensin kulaklarımızı kapatmış haldeyiz. Bel altı vuruşlar bizim gündemimize girmez.”

*

Şerefsiz hamleler peşinde koşan alçakları, eşelendikleri çukura gömecek yaklaşım, işte tam olarak budur.

Bahçeli’nin bu sözleri, kalleşçe ve namussuzca iftiralarla siyaseti kirletenlere karşı atılmış çok esaslı bir tokattır.

*

Bu tutumundan dolayı Devlet Bahçeli’yi övüyorum.

Hem de gürül gürül. Hem de en coşkulu biçimde.

İÇ CEPHEYİ PEKİŞTİRME HAMLESİ

- Önce Bahçeli, DEM Parti sıralarına giderek DEM Parti yetkilileriyle el sıkıştı. Ardından da uzattığı elin ne anlama geldiğini şöyle açıkladı: “Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin teklifidir.”

*

- Dün de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli’nin açıklamalarına tam destek vererek şöyle dedi: “MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamalarını takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği adına çok kıymetli buluyoruz. Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından anlaşılmasını ümit ediyoruz.”

*

Peki ne oluyor? Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor? Yeni bir açılım politikasına mı girişilecek?

Hayır. Hayır. Denenmişin yeniden deneneceğine dair bir işaret yok burada.

*

Peki nedir olup biten?

Bölgesel kaosun alabildiğine yükseldiği şu ortamda...

Cumhur İttifakı, iç cepheyi pekiştirmeye çalışıyor.

MEĞER SEN NE MASUM BİR ŞEYMİŞSİN BE HEY ‘ABAZAN’LIK

ESKİDEN cinsel münasebet kurma arzusuyla yanıp tutuşan çaresiz mahalle gençlerine “abazan” derdik.

Alaycı ve küçümseyici gülüşler eşliğinde.

Ve fakat acı gerçek de şuydu: Aslında hepimizde az çok vardı bu abazanlık.

*

Artık “abazan” yok.

Yerini daha Amerikan, daha modern, daha internetle uyumlu bir niteleme almış durumda:

“Involuntary celibate.”

Kısaltması: INCEL.

Anlamı şu: İstemsiz bekar.

Yani istemesine rağmen romantik veya cinsel partner bulamayan erkek.

*

Buradan bir akım çıkmış.

Kadın düşmanı, kadınlardan nefret eden bir akım.

Aslına bakarsanız karşımızdaki alelade bir internet alt kültürü.

Olay şu:

Azılı ve tehlikeli bir sosyopatlar gürûhu var. Bunlar, kuramadıkları ilişkilerin sorumluluğunu kadınlara yüklüyorlar. Saklandıkları internet köşelerinden abuk sabuk filozofik saçmalamalar kusuyorlar, tehditler savuruyorlar.

*

Incel denilen bu sapkınlığın küstahlığını, pervasızlığını, azgınlığını görünce...

Abazanlık denilen olgu, ne kadar da masum ve gariban kalıyor.