Epeydir unutulan siyasi gerçekleri hatırlayalım

- İYİ Parti de CHP’ye seçim kazandırmakla mükellef değil.

*

- DEM Parti, İmamoğlu İstanbul’da kazansın diye hareket eden bir parti olamaz.

*

- Partilerin “kazandırmak” ya da “kaybettirmek” diye bir misyonları yok.

*

- Kazanmanın ya da kaybetmenin sorumluluğu başka partilere yüklenemez.

*

- Partiler arasında “ebedi dostluklar” ya da “ebedi düşmanlıklar” olamaz.

*

- İttifak yapmanın da yapmamanın da riskleri vardır. Kararı veren riski alır.

BÖYLE ŞEYLERE ZAAFIM VAR

Bir haber ilişti gözüme:

*

Ekrem İmamoğlu ile Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız yan yana bir açılışta. İmamoğlu yönetiminin Beyoğlu’nda yapımını tamamladığı bir otoparkın açılışı bu. Tören sahibi CHP’li İmamoğlu, AK Partili Haydar Ali Yıldız konuk.

*

Törende yapılan konuşmalara şöyle bir baktım: İmamoğlu da Haydar Ali Yıldız da son derece centilmence bir tutum almışlar.

*

Benim bu tür görüntülere, haberlere, yaklaşımlara karşı derin bir zaafım var. Çünkü ben siyasetin düşmanlık değil rekabet olduğuna kalpten inanıyorum.

Siyasetteki gerilimin azalması, tansiyonun düşmesi, normalleşmenin sağlanması ancak bu tür zarif tutumlarla gerçekleşebilir.

MURAT KURUM’A YOLUN ORTASINDA ÜÇ TAVSİYE

- TAVSİYE BİR: Seçimde tansiyonun yükselmesi, gerilimin artması sizin aleyhinize. Elinizden geldiğince tansiyonu düşürün, gerilimi azaltın.

*

- TAVSİYE İKİ: Kutuplaşma, safları sıklaştırma size hiç ama hiç yaramaz. Kutuplaşmayı darmadağın edin, safları gevşetin.

*

- TAVSİYE ÜÇ: Konunun projelerden, trafik sorunundan, depremden uzaklaşması sizin için çok tehlikeli. Konuyu hep bu noktalarda tutun.

ALPER’İN NESİ VARMIŞ

Çankaya’nın seçim sonuçlarına şöyle bir baktım:

*

- 2015’te CHP’nin oyu: Yüzde 56

*

- 2019’da CHP’nin oyu: Yüzde 74

*

Çankaya’da partinin oyunu yüzde 56’dan yüzde 74’e çıkarmış olan Alper Taşdelen’i yeniden aday yapmamak için çırpınıp duruyor CHP yönetimi.

*

Akrep akrebe yapamaz CHP’nin CHP’ye yaptığını.

GERÇEĞİ, SADECE GERÇEĞİ, BÜTÜN GERÇEĞİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay’da söylediği ve muhalefetin tepkisi çeken cümle tam olarak şöyle:

*

“Merkezi yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi?”

*

Fakat durun bir dakika! Bu cümlenin bir öncesi var.

Erdoğan’ın bir önceki cümlesi tam olarak şöyle:

*

“Hatay, kamu yatırımlarını noksansız alsa da maalesef yereldeki vizyon eksikliği nedeniyle potansiyelini açığa çıkarmakta zorlanan bir şehrimiz.”

*

Sadece ilk cümleyi alırsak:

Erdoğan, muhalefete oy veren Hatay’a kamu yatırımı yapılmadığını söylemiş oluyor.

*

Ama ikinci cümleye bakacak olursak:

Hatay’a kamu yatırımlarının noksansız biçimde verildiğini söylemiş oluyor.

*

Birinciyi alıp ikinciyi es geçenlere de... İkincisi alıp birinciyi es geçenlere de... Şunu söylemek isterim:

*

Anglosakson mahkemelerinde tanıklara “Gerçeği, bütün gerçeği, sadece gerçeği söyleyeceğime” diye yemin ettirilir.

*

Yani yalan söylemeyeceksiniz, gerçeği söyleyeceksiniz. Yetmez! Gerçeğin bir kısmını değil, bütün gerçeği söyleyeceksiniz. Yetmez! Araya yalan katmayacaksınız, sadece gerçeği söyleyeceksiniz.

UNUTTURAMAZ BANA KİMSE

Deprem bölgesinden gelen seçim sonuçlarını görünce...

- “Yardımı biz yaptık, onlar oylarını başkalarına verdi” diyen zevzekleri.

- “Elim kırılsaydı da yardım yollamasaydım” diyen şartlı yardımseverleri.

-“Bunlar cellatlarına aşık olmuşlar” diye lügat paralayanları.

- “Cahil bunlar cahil” diye yıllardır tekrarladıkları hakaretleri yeniden sürüme sokanları.

- “O çadırlarda belki aklınız başınıza gelir” diye yazılıp çizilenleri.

- “Artık sizi kaderinizle baş başa bırakıyoruz” diyen siyasetin insanlıktan çıkardıklarını.

Unutturamaz bana kimse.